“Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir.”
(Tirmizî, İlm: 14)
Hayra vesile olabilmek… Hayır cinsinden ameller işleyebilmek… Hayır söyleyip, hayırla susmak… Kalbini hayra yöneltmek, ruhunu hayırla doldurmak… Gayemizdir, hedefimizdir. Müslümanlığı tamamlayan özelliklerdir.
Davranışlarımızda hayrı gözettiğimiz zaman, kulların hoşnutluğuna ve Allah’ın rızasına ulaşabiliriz. Dillerimizde hayırdan söz ettiğimiz zaman insanlara kendimizi dinlettirebiliriz… Bunları yapamazsak bile hayır nev'înden iyiliklere, güzelliklere vesile olduğumuz zaman, hayır yapmış gibi kabul ediliriz.
Düşünün bir. Yapmadığınız halde, sadece vesile olmanız sayesinde bile o güzel işi yapmış hükmüne geçiyorsunuz İslâm sayesinde... Öyle bir din ki, sadece düşündüğün bir iyilik bile, sevap kazanmanı sağlayabiliyor… Hangi din böylesine açık, istikametli, mükemmel olabilir.
O zaman biz de elimizden geldiğince hayrı, güzeli, iyiyi isteyelim. Onu bulalım. Gerekirse ardından koşalım.. Hayır kapılarını aralamak, hayır cinsinden ameller kazanmak bizim elimizde. İslâmiyet en başta hayırlarla dolu bir dinken, bizim hayra vesile olmamamız mümkün mü?
Hayırlı işler sayesinde güzel ahlâka ulaşırız. Tam bir kâmil Müslüman olma sıfatını bu sayede kazanırız. Yine çevremizdeki insanların, arkadaşlarımızın, dostlarımızın ebedî saadeti kazanmalarına vesile olarak hayrı gözetmiş oluruz. İnsanları doğruluğa, dürüstlüğe çağırdığımız ve Rabbimiz sayesinde bu konuda muvaffak olduğumuz vakit, bu hadisin sırrını gerçekleştirmiş oluruz. Çünkü yaptığımız iyilikler, bu konuda açtığımız çığır sayesinde sevabına da ortak oluruz. Kötülük yapar ve başkalarını da bu kötülüğe ortak edersek bunun günahına da aynı şekilde ortak olacağız. O halde hayrı dileyen kullardan olalım… İyilik ve doğruluktan ayrılmayalım…
Hayra vesile olan kullardan olmak duâsıyla…
|