MISIR’IN CEVVAFESİ BURADA GUAVA OLMUŞ
Bangladeş aynen bizdeki gibi hızlı, renkli ama istikrarsız. Sürprizlere açık. Cox’s Bazar’a doğru giderken mihmandarımız envaî çeşit meyveler almış. Hem bize meyve gösterisi yaptı, hem de tattık. Bangladeş adeta meyve cenneti ve her yıl meyve dikim kampanyaları yapılıyor. Daha doğrusu seferberlik. Biz orada iken de aynı şeyler yaşanmıştı.
Mihmandarımız Ahmet Samir elindeki meyve çeşitlerini takdim ediyor. Litchi, Black Berry, Papaya gibi meyveler var. Biri var ki, bize tanıdık geliyor: Guava. Yani Mısır lisanıyla cevvafe. Mısır’da cevvafe olarak tanıdığımız meyve burada guava olmuş. Varsın olsun. Bilhassa çekirdeği bol olan cevvafeyi özlemle ve hasretle mideme indiriyorum. İnsanın içine serinlik veriyor. Mısır’da Türkiye’li öğrencilerin pek rağbet etmedikleri bir meyve idi.
Cox’s Bazar’a doğru yol alırken, Samir’i dinliyoruz. Bangladeş’te köklü bir Hind geleneğinin ve sosyal anlayışının hâlâ yaşadığını ve etkili olduğunu anlatıyor. İslâm yer yer bunlara sünger çekmiş, ama yine de derin kökleri devam ediyor. İslâm tevhid olarak Hindu paganizmini aşmış, ama sosyal değişiklikler bu kadar kolay olmamış. Rusça’da bir deyim var: “Bir Rus’u keselediğinizde altından Tatar çıkar.” Bangladeş kültürünü de eşelediğinizde altından Aryanlık ve Hinduluk çıkıyor.
Burada kimi yerlerde hâlâ kızlar başlık parası veriyor. Bundan dolayı, bazı erkekler ailesinden para getirmesi için eşlerine baskı yapıyorlarmış. Bu âdetten dolayı bazı fakir kız aileleri çok zor durumda kalabiliyorlarmış. Bu sosyal anlayış sebebiyle bazı damatlar eşlerini işkence ile öldürürken, bazen de baskı altında kalan hanımların intihar yolunu seçtiği ifade ediliyor. Burma veya Arakan Müslümanları arasında bu âdet olmadığından, kimi Bengalli kızların Burma asıllı eş tercih ettiği söyleniyor.
Hızlı jeepimiz güneye doğru hızla yol alırken, mihmandarımızla siyasî sohbetler de yapıyoruz. Bize, Müciburrahman’ın diktatörlükten dolayı öldürüldüğünü, şimdi ülkeyi yöneten Halide Begüm’ün öldürülen eşi Ziyaurrahman’ın ise dürüstlüğe kurban gittiğini söylüyor. Hazreti Ömer’in dediği gibi, ‘Nasılsanız öyle idare edilirsiniz...” Yolsuzluk yapıp, bunu Yeşil Kanununa göre başkalarıyla paylaşmamış. Oralarda da Yeşil Kanunu geçerli. Devlet çarkları arasında Yeşil Kanunu geçerliymiş. Hem yiyecek, hem de yedireceksin. Yemezsen, yedirmezsen vay haline! Yedirmek için de yemek lâzım. Yemeyen adamın da, yiyenlere engel olduğu için fiziken tasfiyesi gerekiyor. Ya paylaşacaksın, ya da Ziyaurrahman gibi kelleni vermeye hazır olacaksın.
Bangladeş’te Mustafa Kemal çok popüler. Mustafa Kemal’e olan yoğun ilgiyi daha Ankara’da iken keşfediyoruz. Bangladeşliler ve Hindliler Osmanlı’yı çok sevmişler. Hatta Endonezya’dan Fas’a kadar Osmanlı çok sevilmiş ve Osmanlı’nın modernleşme kıyafeti olan fes bile bundan dolayı Cakarta ile Rabat arasında yayılmış. Kahire, Lübnan ve diğer bölgelerde okumuş, yazmış adamların kıyafeti fes idi. Cumhuriyet kurulduktan sonra bizde fes gitmiş, ama Mısırlılar hâlâ kullanıyorlarmış. Cumhuriyetin ilk yıllarında, bir cumhuriyet balosunda veya resepsiyonunda Mısırlı sefir içeriye fesiyle girdiği için fesi başından alınmış ve bu bir diplomatik skandala sebep olmuş. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra ise, bu sevgiyi M. Kemal sevgisine çevirmişler. General Erşad ve Müşerref gibi liderler çeşitli alanlarda M. Kemal’e özenmişler. Bununla birlikte General Erşad’ın şahsî zaaflarına rağmen, yine de ulemaya karşı saygılı olduğu ifade edilmektedir. Mısır’da da yine bir Mustafa olan Mustafa Nuhas Paşa da Mustafa Kemal’e özendiği için, vaktiyle İhvan-ı Müslimin hareketiyle sürtüşmeye girmiş.
Banladeş, fakir bir ülke olması hasebiyle yabancı ülkelerin nüfuz ve etkisi var. Sözgelimi Bangladeş ve hatta Körfez ülkelerinde Hindistan’ın hem kültürel, hem siyasî, hem de sosyal bir nüfuzu bulunuyor.
Protom alo Cugantar ve Cono Konto gibi gazetelerin Hindistan lobicileri tarafından işletildikleri söylenmektedir. Hatta bir zamanlar Sadeddin Tantan’ı meşhur ettiği deyimle, bu nüfuz casusları arasında bazı siyaset cambazları ve hokkabazlarının da olduğu söylenmektedir. ABD’nin nüfuzu ise bariz. ABD’nin emperyalist bir ülke olarak ortaya çıkmasından sonra, büyükelçileri her yerde genel vali veya sömürge valisi profili çizmeye başladılar. Bundan dolayı, birçok ülkede gayr-ı resmî olarak istenmeyen adam ilân edildiler. Lübnan, Mısır gibi ülkelerin yanında Türkiye’de Eric Edelman bunlardan birisi idi. Bangladeş’te gazeteci cinayetleriyle alâkalı sabık ve lâhık (önceki ve sonraki) Amerikan büyükelçileri ülkenin içişlerine müdahale ediyorlar. Bangladeş’teki Amerikan Büyükelçisi Patricia A. Butenis gazeteci ölümleriyle alâkalı olarak yerel yetkilileri, yani hükümeti suçluyor. Harry Thomas da aynı dille konuşmuştur (Persecution of journalists ın a democracy, Dr. Abdullah O. Dewan, The Daily Star, 16 Haziran 2006). Hükümetten gazete cinayetleriyle alâkalı suçluların cezalandırılmasını istemişlerdir.
Bangladeş’te, yine kimi kesimler ülkenin Pakistan’dan koparılmasını Hindistan’ın faaliyetlerine ve Bangladeş siyasetindeki etkisine bağlıyorlar. Bu mânâda bağımsızlık hesaplaşması yeni ders kitaplarının üzerinden sürüyor. Hindistan yanlısı (Muciburrahman çizgisi) muhalefete göre yeni hazırlanan tarih kitabında Pakistan yanlısı olan ve bağımsızlığa karşı çıkan Cemaat-ı İslâmî’nin meş’um ve menhus rolü (abhorrent role) gözardı ediliyor. Muhalefete göre, gerçekler örtbas ediliyor ve halkın bağımsızlık istek ve mücadelesi Hindistan yanlısı bağımsızlıkçılarla Pakistan ordusu arasında askerî bir hesaplaşmaya indirgeniyor (People’b struggle depicted as military fighting-Bangladesh Observer, June 18-2006)...
— Devam Edecek —
|