—Dünden devam—
BİNBİR GECEDEN KALMA İSİMLER
Bu bölge isimleri, bana, meyveleri gibi oldum olası egzotik ve romantik gelmiştir. Kameruzzaman, Kitabullah, Ebu’l Beşer, İmdadü’l İslâm, Taculislâm, Hayatullah.
Bunların bir kısmında şer’i mahzurlar da olabilir. İslâmî hassasiyetle konulmuş, ama İslâma aykırı. Gulammehdi, Gulamnebi vesaire gibi. Bazı Arap Hıristiyanların Abdülmesih ismini taktıkları gibi.
Bangladeş’te tatil günü, Cuma günü. Ama okullar Perşembe öğleden sonrası itibarıyla tatile giriyor ve Cumartesi günü yeniden açılıyor. Bangladeş’te kıyafetler bir kokteyl. Frenk urbası giyenler olduğu gibi, Arap kıyafeti olan cellabiyeyi tercih edenler de var. Adeta ebemkuşağı. Ayrıca millî kıyafeti diyebileceğimiz eteği de var. Buna lonji diyorlar. İskoçlarla bir benzerlik arz ettiğini sanmıyorum. Ayrıca kamis ve serval de bilinen bir kıyafet. Ülke için de zaten meltem pot deniliyor. Yani büyük eritme ve kaynaştırma potası veya kabı. Amerika için de öyle söylerler.
SAİD PUR’DA KALABALIĞA HİTAP EDİYORUZ
Bangladeş tam bir melez kültür. Yer yer İslâma göre kapanmış kadınlar görüyoruz. Bunların sayısı oldukça sınırlı. Bir de gelenek ve adet üzerine kapananlar var. Kadınların geneli böyle. Bir de sırtları ve göbekleri açık kadınlar var. Bunlar da Hindu kültür mirasının habercisi. Lâkayd kapanmış kadınlar çoğunlukta.
Bazen de nehir ve göl kenarlarında ve çeltik tarlalarında çalışan adamları görüyoruz. Bunların sadece avret mahalleri kapalı. Sanki Avustralya yerlileri aborjinler veya Afrika yerlileri gibi giyinmiş erkekleri görüyorsunuz.
Bangladeş kültürler köprüsü. Hind geleneğinin izlerinin yanında İslâm-Moğol etkisini de görmek mümkün. Bütün bunlara bir de İngiliz sistemi ve etkisi eklenmiş. Tam bir karma ve karmaşa diyebiliriz.
Civarda gördüğümüz en derli toplu yerleşim merkezlerinden birisi Saidpur. Kuzey uçtan Dakka’ya dönüşte konaklamak için burasını kullanıyoruz. Öğle vakti bölgeye ulaştığımızda bir okulun çimenliğine bir kürsü dikmişler ve aşağıda dinleyiciler için de sandalyeler koymuşlar.
Ben platformda yerimi alıyorum. Okul müdürü ve diğer yetkililer de yerlerini almışlar. Önce ilâhî okuyan bir çocuk çıkıyor. Gerçekten de güzel bir sesle ve şirin Bengalce ile güzel bir ilâhî ziyafeti veriyor.
Sırasıyla konuşmacılar konuşuyor. Sıra bana geliyor ve iki ülke dostluğundan ve tarihî bağlardan ve bunun devam etmesi gerektiğinden söz ediyorum. Ardından mihmandarımız Mustafa Sarker sözü alıyor ve güzel bir konuşma yapıyor. Konuşmasını hem Bengalce, hem de Urduca dile getiriyor.
Çevreyi dolaşıyoruz ve bir iki medrese görüyoruz. Çocuklarla hasbihal ediyoruz. Ardından bize küçük çaplı bir ziyafet veriyorlar. Tuzlu, tatlı yiyecekler ve meyveler var.
Rangpur ve Saidpur gibi yerlerde dikkatimizi çeken bir husus oluyor. Baby taxi denilen araçların üzerine monte edilen devasa eşek kulağı mesabesinde bir hoparlör. Zaman zaman bu hoparlörden müzik çalınıyor. Ve onun ardından da reklâma geçiliyor. Seyyar reklâmcı. Bazen bir cenazenin kaldırılışı veya vefat haberi anons ediliyor, bazen de yeni çıkmış bir sabun çeşidi reklâm ediliyor.
Bangladeş siyasî olarak gergin bir ülke. Milliyetçi Parti ile Avami Lig arasında kıyasıya rekabet var ve bu grevlere konu olduğu gibi, karşılıklı gösterilere de sebep oluyor.
Grevden sonra bu defa da hükümet destekçileri ve taraftarları sokaklara dökülmüşler ve grevciler aleyhinde sloganlar atıyor ve gösteriler yapıyorlar.
Siyaset bir kamplaşma görüntüsü almış. Grev yüzünden iki gün yola çıkamamıştık. Bu defa da gösteriler yüzünden yollarımız kesiliyor. Bu karşı nümayişlere Cemaat-ı İslâmî’den de katılanlar varmış. Zira Cemaat hükümet ortağı.
Yine bu bölgede otobüslerin üzerine de yolcu bindirildiğine şahit olduk. Ama Allah var, Bangladeşliler Pakistanlılar gibi otobüsleri süslemiyorlar. Lâkin Bangladeşlilerin de onları aratmayan bir huyları, rikşaları süslemeleri.
Yol sohbetleri sırasında ehl-i hadisin durumunu soruyorum. Var olduğunu söylüyorlar. Ancak Hindistan’daki kadar güçlü olduklarını sanmıyorum. Suud tarafından desteklenen grup, liderlik konusunda bölünmüş. Esadullah Galip liderleri imiş, ama liderliği sarsılmış.
Cemaat-ı İslâmî mensupları Tebliğ Cemaatinden ve Diyobendi ekolünden, siyasî noktada onlardan şikâyetçiler. Kendilerini desteklemek yerine, laik partileri tercih etmelerinden yakınıyorlar. Türkiye’de de bir zamanlar Millî Görüş hareketi ile geleneksel cemaatlar arasında benzeri sürtüşme veya tartışmalar yaşanmıştı.
Diyobendiler de hükümeti desteklemelerine rağmen, bu destek karşılığında herhangi bir bakanlık elde edememişler. Hükümette temsil edilmiyorlar. Oysa Cemaat-ı İslâmî’nin iki bakanı var.
— Devam Edecek —
|