“Merhamet edene Allah da merhamet eder; yerdekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin.” (Hadis-i Şerif, Ebû Dâvûd, Edeb: 58)
Birbirine merhamet tavsiye etmek ve merhametli olmak Beled Suresinin 17-18 ayetlerinde müminlerin vasfı olarak zikredilir.
Hasta, gaddar ve zalim asrın merhametsiz insanı Rabbini tanımamaktan gelen bir vahşilikle hakimiyetini elinin uzattığı her yere kurmaya çalışıyor. Ailede eşine ve çocuklarına, sokakta hayvanlara, dünyada ülkesinde menfaatini tehdit olarak gördüğü her varlığa…
İnsana merhamet etmeyen hayvana merhamet eder mi? Ne yazık ki hayvanlara yapılan zulümler ülke gündeminin ilk sıralarında. Hukuki alt yapısı oluşturulmaya çalışılıyor.
RABBİMİZ NE İSTER?
Alemi eşsiz bir saray gibi donatan ve insanoğluna sunan Rabbimiz bizden fiyat olarak şükür, ibadet, zikir, güzel ahlâk ve merhamet istiyor. Ezeli kelamında ve elçisi olan Efendimiz (asm) vesilesiyle de bunun nasıl yapılacağını bir “hüsnü misal” olarak bize gösteriyor.
ANKEBUT-NEML-BAKARA-NAHL-FİL
Kur’an’da hayvan isimleri taşıyan bir çok sure bulunmakta, Rabbimizin şükür istediği nimetler olarak bize anlatılmaktadır.
Hz. Davut’un (as) kuşlarla birlikte Rabbini zikrettiği, Hz. Süleyman(ın (as) hayvanların dilinden anladığı, Peygamberimizin (asm) hayvanlarla konuştuğu ve onların hukuku üzerine Sahabelerini ikaz ettiği şüphe duyulmayan bir gerçek. Zaten fıtratımızdaki vicdan duygusu da hayvanlara merhamete tüm insanları yönlendirmekte.. Onların hayat hakkını ellerinden almak varlık alemindeki dengeyi bozduğu gibi iç dünyamızdaki ahengi de etkilemekte.
İLAHİ ADALET
Tarih kitaplarından okuduğumuz kadarıyla Osmanlı’da sokak hayvanlarına bakan vakıflar vardı. Cami önlerinde, hayvanlara özel peksimet dağıtılırdı. Evlerin önünde su ve mama kabı, doğum yapacak hayvanlar içinse samandan yataklar bulundurulurdu. Sadece sokak hayvanlarını değil, kışta aç kalan yabanî hayvanları beslemek için, dağ başına yiyecek bırakılırdı.
İstanbul’da Beşiktaş’ta kuş hastanesi, Üsküdar’da kedi hastanesi, Bursa’da Gurabahane-i Laklakan isimli bir leylek sığınma evi kurulmuştu. “Kuş evi” ya da “kuş sarayı” denilen insan yapımı kuş evleriyse mimarlık tarihimizin yüz akıydı.
Tarihimizde sokak hayvanlarına merhamet edilmediği her dönemde savaş, deprem, kıtlık gibi ağır musibetlere uğramıştır. Halk arasında Hayırsız ada olarak anılan İstanbul adalarından Sivriada zaman zaman sokak hayvanlarının toplanıp hapsedildiği açlıktan öldüğü bir mekan olmuş akabinde yangın ve salgın hastalık musibetleri gelmiştir.
HÜLASA
Zayıflara merhamet ve hukukuna riayet etmek kendimize, ailemize, çocuklarımıza yapacağımız en büyük iyiliktir. Bize iyi gelen şifalı bir sevinçtir.
Merhametli olmak ve merhameti tavsiye etmek müminlerin vasfıdır.