"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Körfez Mektupları’na elveda!

Suna DURMAZ
09 Ekim 2014, Perşembe
“Ya Rabbi, göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin bağını çöz. Ta ki sözümü anlasınlar.” (Tâhâ Sûresi, 25. âyet)
Doğrusu, sözün neresinden başlayacağımı bilemiyorum. Ama yukarıdaki âyetten istimdat ederek siz değerli okuyucularıma arzuhâl edeceğim.
Yazarı olmakla şeref duyduğum Yeni Asya Gazetesi ve Bizim Aile Dergisini tam 30 yıl önce eşim  sayesinde tanıdım. Evlendikten 2 yıl sonra Kuveyt’e yerleşince, gazeteyi günlük olarak takip etme imkânını kaybettik. O yıllarda Kuveyt Posta Hizmetleri çok kötü olduğu için, posta ile gönderilen gazeteler ancak 1 ay sonra elimize ulaşıyordu. Buna rağmen, Yeni Asya ve Bizim Aile ile olan gönül bağımız devam etti.
Yazıya Bizim Aile sayfalarında başladım. Hiç unutmuyorum; ilk yazı tecrübem 1987 yılında olmuştu. Kuveyt Üniversitesine bağlı olan “Merkez el-Luğât’da (Dil Merkezi)” okurken, sonradan Müslüman olmuş olan sınıf arkadaşım Amerikalı Catherine ile bir röportaj yapmıştım. Bilgisayar ve daktilom olmadığı için el yazısıyla yazdığım röportajı Türkiye’ye giden bir arkadaşın eline verip, Bizim Aile’ye postalamasını rica etmiştim. Röportajım yayınlandığında, ne kadar çok sevinmiştim bilemezsiniz! İlk röportajın peşine, yine bir Amerikalı Zeyba Hanım ile röportaj yaptım; o da yayınlanınca, bunun yazı yoluyla hizmet yapmam için hem Rabbimden, hem de gazeteden bir teşvik işareti olduğunu anladım!
Şu bir hakikat ki: Amatör yazarlara destek vermede Yeni Aasya’nın üzerine yoktur.
Doksanlı yılların başlarında Mısırlı bir doktor hanımın yapmış olduğu “Sahabe Hanımlar” derslerine katılıyordum. Derslerden çok etkilenince, konuyla ilgili Arapça kitaplar satın alıp okudum ve bu okuduklarımı yazıya döküp Bizim Aile Dergisi’ne gönderdim. Dergide yayınlanan yazılar; daha sonra, Yeni Asya Neşriyat tarafından “Örnek Hanımlar” başlığı altında kitap olarak basıldı. Bu arada şunu mutlaka söylemem gerekiyor: “Örnek Hanımlar” yazıları bir kitap projesi için değil, öğrendiği dersi iki üç sayfayı geçmeyecek şekilde özetleyip, “Bizim Aile” okurlarıyla paylaşmak isteyen bir talebenin gönlünden dökülen kusurlu, ama samimî yazılardı. Bu yüzden, kusurlarının affı rica olunur.
«««  
1997-2000 yılları arasında, Türkiye’deki bir haber ajansına eşim ile beraber Kuveyt’ten günlük haberler geçtim. Haber geçmek için, erkenden bir kaç Arapça gazete okuyup, Kuveyt veya Körfez ülkelerini ilgilendiren mahalli kaynaklı en az 3 haberi sabah 11’den önce ajansa geçmem gerekiyordu. Muhâbirlik, hakikaten zor ve mesuliyetli bir işti. Ancak; 3 yıl boyunca yapmış olduğum muhâbirlik, bana güncel olayları takip edip yazıya dökebilme kabiliyeti kazandırmıştı. Bu arada da, internet üzerinden Yeni Asya gazetesini takip etmeye başlamıştım. Avusturya’dan “Avusturya Mektubu” başlığıyla yazan Mikail Yaprak’ın yazıları çok hoşuma gidiyordu. Kendi kendime “Ben de hizmet amaçlı olarak gazeteye yazı gönderebilirim” dedim. Sanırım 1999 yılı idi. Kuveyt Parlamento seçimlerini işlediğim “Kuveyt’te Cümbüş Var” adlı ilk makalemi “Kuveyt Mektubu” üst başlığıyla Yeni Asya’ya gönderdim. Yaz tatilinde gazeteye uğradığımda, sağolsun Kâzım Güleçyüz beni yazıya teşvik ederek “Yazının devamını bekliyoruz. Seçimin sonunda ne oldu onu da yaz” dedi. Mehmet Kutlular Ağabey ise, “Teşvik mi istiyorsun? Ben seni teşvik ediyorum işte, daha ne istiyorsun!?” dedi. Allah onlardan razı olsun, Kâzım Beyin ve Kutlular Ağabeyin bu sözleri üzerine, aralıklı olarak gazeteye göndermeye başladığım yazılar “Körfez Mektubu” başlığı altında yayınlanmaya başladı. 2007 yılına kadar, Arap âlemini ilgilendiren sosyal, siyasî ve kültürel içerikli yazdığım bir çok makalemin yanısıra, 29 gün süren “Kudüs Dosyası” adlı tarih yazı dizisi ve Müslüman olan yabancı hanımlarla Kuveyt’te yapmış olduğum röportaj dizisi “Tesettürü Seçen Batılı Hanımlar” başlığı altında gazetede yayınlandı. 2008 yılından itibaren de yazılarıma haftalık olarak devam ettim.
 Zaman sel gibi akıp geçiyor… “Körfez Mektubu” köşesinde yazmaya başlayalı tam 15 yıl olmuş. Bu zaman zarfında; bir çok Arap ülkesinden insanları barındırdığından küçük bir Ortadoğu hükmünde olan Kuveyt’ten Türkiye’ye âcizâne bir pencere açmaya çalıştım. Ve okucularımın, bu pencere aralığından uzanıp Arap âlemine bakmalarını arzuladım. Ortadoğu’da yaşanan acıların pek yakınında olduğumuz için, yazılarımda objektif olmaya çalışsam da, hislerimin karıştığı da oldu tabiî olarak.
Irak işgali (2003) gibi çok önemli olayla iç içeydik. Irak’a giden tankları ve ağır silâhları gözlerimle gördüm. Asker taşıyan büyük uçakların çıkardığı şiddetli uğultuyu ve tehlike habercisi siren seslerini kulaklarımla duydum. Kimyasal silâhlarla saldırılma korkusunu bizzat yaşadım ve bu psikoloji ile yazılar yazdım.
Diktatörler yüzünden yıllardır gurbette yaşamak zorunda kalan; ülkelerindeki geri kalmışlık, rüşvet, yolsuzluk ve şiddetli istihbarattan bunalan; hürriyete susamış Yemenli, Mısırlı, Tunuslu, Suriyeli, Cezayirli, Sudanlı ve Iraklı komşularım, dost ve arkadaşlarım oldu. Onların acılarını dinledim ve ortak oldum. Zaman zaman, bu acıları kelimelere döküp yazılarımın arasına serpiştirdim.  
«««
Duha Sûresi 11. ayette “Ve Rabbinin nimetini minnet ve şükranla an” diye emredildiği üzere, Yeni Asya vesilesiyle nâil olduğum yazarlık serüvenimden bahsettikten sonra gelelim son sözümüze:
Evet muhterem okuyucularım: Çok zevkli olmakla beraber, gayet stresli de olan makale yazmayı bırakıp, önceden başlamış olduğum kitap tercümesi çalışmalarına odaklanma zamanının geldiğini iki yıldır düşünüyordum. Ancak; hadi bir yazı daha, bir yazı daha derken, karar vermem uzadı. Artık karar vermiş durumdayım. Bu satırlar “Körfez Mektubu” köşesinin son satırlarıdır inşaallah. Yazı yazdığım zaman zarfında duâlarınızı hep yanımda hissettim. Sizleri “Annemin doğurmadığı kardeşlerim!” olarak bildim. Allah hepinizden razı olsun. Mail ve yorumlarınız aracılığıyla bana vermiş olduğunuz destekten dolayı çok çok teşekkür ederim.
Son olarak, teşviklerinden dolayı başta Mehmet Kutlular Ağabey olmak üzere, özelde Kâzım Güleçyüz, Faruk Çakır ve Abdullah Eraçıkbaş Beylere, genelde de bütün Yeni Asya Medya Grup’a binlerce defa teşekkür ederim. Allah cümlesinden ebeden ve dâimen razı olsun.
Duâlarınıza daima muhtaç olan Suna Durmaz.  
Okunma Sayısı: 4667
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • A. Zararsız

    9.10.2014 11:22:00

    Suna kardeşim, eline kalemine sağlık. Zaman zaman yayınlanan yazılarını okumaya çalıştık. istifade ettik. Sağ olun var olun. Kitap çalışmalarında başarılar dilerim. Yine de ara sıra yazın, ya da oradan yazacak bir kardeşimizi bulup ona bu görevinizi devredin. Selam ve dualar.

  • guvenc sassin

    9.10.2014 09:14:00

    Tesekkurler uzaklardaki Ablamiz

  • Süleyman Bayşu

    9.10.2014 08:54:00

    Suna abla,
    Kitap çalışmaları ve tercüme yapacak olmanız haftalık ya da on beş gün de bir makale göndermenize mani teşkil etmemelidir. Şayet sizin, sizin şahsınızda şahsı manevimizin bünyesinde bulunan gayyur, fedakar, kalem ehli olupta kendini setr edenlerin sayısı arttığında düşünün meydanın/medyanın kimlere kalacağını! Yarın sizler ve bizler mahşer yerine gelmeyecek miyiz. orada bir din kardeşimiz sizlerin yazdığı bir cümleden, kelimeden etkilenip namaza başlamış olsa ya da sizler ve bizler ilayi kelimetullahı yaymadığımız, tebliğ vazifesini aksattığımız için bizden davacı olurlarsa işte o vakit ne yaparız acaba? Abla takdir sizin. Selam ve dua ile Allaha emanet olun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı