"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Günahlarda gizlilik esastır

Süleyman KÖSMENE
02 Ağustos 2024, Cuma
Mustafa Bey: “İşlenen bir haramı anlatmak dînimizce câiz midir? Günahların örtülmesi için kişi böyle bir suçunu gizlemesi mi gerekir? Yani kul kendi vicdânında mı tövbeye sarılmalıdır? Yoksa kul, ‘Ben şöye bir suç işledim. (Belki istemeyerek) cezâsını bana uygulayın.’ Diyebilecek güvenilir bir kimseyi mi aramalıdır? Doğru olan hangisidir?”

VİCDANDA TEMİZ OLMAK YETERLİDİR

Günahlar, kulun Rabbi ile iletişimine sınır koyan parazitlerdir. Kulun, Yüce Yaradanı ile görüşmesinin sağlıklılığı, bu parazitleri hayatından temizlemesine bağlıdır.  

Bir yakınınızla telefon görüşmesi yaptığınızı farz edelim. Araya bir parazit girdiğinde, nasıl görüşmeden bir şey anlamıyorsunuz ve görüşmeyi yarıda kesip önce parazitin giderilmesine çalışıyorsunuz 

İşte mânevî âlemin parazitleri de günahlardır ve haramlardır. Günahlar, haramlar ve Allah’ın yasakladığı davranışlar konusunda bize ilk hesap soran vicdanımızdır. Vicdanımızın sorgusu karşısında temize çıkabilmek ise tövbenin tâ kendisidir. Temize çıkmadığımız sürece vicdanımız bize baskı yapmaya ve bizi kınamaya devam eder. 

Kulun tövbekâr sayılması için kendi vicdanında, yani kendi özünde ve içinde günahlarına karşı pişmanlığa ve tövbeye sarılması en önemli şarttır ve yeterlidir. Günahlarını başka bir kurumun veya kişinin önünde sayıp dökmeye gerek olmadığı gibi, böyle bir davranış tevhid inancı ile de bağdaşmaz. Çünkü Allah’tan başka hiç kimse günahlara tövbeyi kabul veya red konusunda ya da günahlara cezâ takdir etmek hususunda yetki sahibi değildir. 

GÜNAHLARDA GİZLİLİK 

Kul hakkını içeriyor olmadıkça günahlar şahsîdir ve kul ile Rabbi arasındadır. Kul hakkını içeriyor olması halinde ise günah, yalnız hakkı zedelenen kul ile hakka geçen şahıs arasında bir meseledir ve üçüncü şahıslar açısından yine gizlilik taşır. 

Yani günahları; 1-Kul, 2-Allah, 3-Hakkı çiğnenen kuldan başka diğer şahısların bilmesine gerek yoktur. Günahların özünde “gizlilik” esası vardır ve bu korunmalıdır. Allah’ın “Settâru’l-uyûb” ismi günahların gizlenmesini ister. Af yolunun açık kalması için günahların gizli kalmasına şiddetle ihtiyaç vardır. 

İnsanın kusur ve günah işlemeye kabiliyetli bir fıtratı bulunduğunu1  beyan eden Saîd Nursî Hazretleri, Cenab-ı Hakkın Settâr ve Ğaffâr isimlerinin kusurlar ve günahlara karşı bir siper hükmünde bulunduğunu; yalnız Kendisine sığınıldığında Cenab-ı Hakkın günahları örttüğünü, gizlediğini ve bağışladığını kaydeder.2

Âdil mahkemeler kamuyu ilgilendirmeyen suç ve günahların peşine düşmezler. Günah veya suç bir veya birden fazla kişinin hakkı ve hukûku ile ilgili bir alanda işlenmiş ise mahkemeler elbette suçluyu yargılamak ve mâsumları korumak için harekete geçerler. Adâletin sağlanması için bu gereklidir ve bu ayrı bir meseledir.  

Fakat, kişi başkasını ilgilendirmeyen günahlarını gizlemeli, günahlarını yaymaktan kaçınmalı ve günahlarına kendi vicdanında tövbe etmelidir. Günahları ile övünmek ise haramdır. 

SÖZ RESULULLAH’INDIR

Sözü, Resûl-i Ekrem Efendimize (asm) bırakalım: 

Günahı açıktan işlemekten sıkılmayanlar hariç bütün ümmetim bağışlanmıştır. Geceleyin bir günah işleyip, Allah da yaptığı bu günahı örtmüşken sabahleyin kalkıp, “Akşam şöyle şöyle yaptım.” Diyen kişi, açıkça günah işlemekten sıkılmayan kimselerdendir. Rabbi geceleyin suçunu örtmüşken, sabahleyin kalkıp Allah’ın örttüğü bu örtüyü kaldırıyor.”3

“Bir kul dünyada bir kulun ayıbını örterse, Allah da kıyâmet gününde onun ayıbını örter.”4

“İnsanların gizli yanlarını araştırmayın. Ayıplarını öğrenmeye çalışmayın.”5

“Günah işlediğinde hemen tevbe et. Gizli işlediğin günaha gizlice, açıktan işlediğin günaha da açıktan tevbe et.”6

“Günah gizli kaldıkça sadece sahibine zarar verir. Ortaya çıktığında ise düzeltilmezse, topluma zarar verir.”7

“Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “Ben dünyada Müslüman bir kulumun örttüğüm bir kusurunu, âhirette ortaya çıkarıp onu rezil ve rüsvay etmeyecek kadar büyük kerem ve af sahibiyim.”8

Dipnotlar:

1- Mektûbât, s. 47,  2- Lem’alar, s. 59; Mesnevî-i Nûriye, s. 113 3- Riyâzu’s-Sâlihîn, 24; Câmiü’s-Sağîr, 3000, 4- Riyâzu’s-Sâlihîn, 240 5- Câmiü’s-Sağîr, 1576, 6- Câmiü’s-Sağîr, 419, 7-  Câmiü’s-Sağîr, 332 8- Câmiü’s-Sağîr, 2893

Okunma Sayısı: 2043
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÇeşitcioğlu

    2.8.2024 10:11:31

    Allah razı olsun teşekkürler..

  • Pelin Kurukahveci

    2.8.2024 05:55:15

    Allah razı olsun hocam.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı