Elazığ’dan Yılmaz Sekin: “Halk arasında bazı Müslümanların günahlarını çekmek için önce Cehenneme gidecekleri, günahlarını çektikten sonra mühürlü olarak Cennete dönecekleri söylenir. Bu ne derece doğrudur? Cennet de Cehennem de ebedî değil mi?”
EMSALSİZ BİR MÜJDE
Cennet ve Cehennem ebedî olmakla beraber, Cennet’e ve Cehennem’e girenler de ebedîdirler. Cennet’e girenler bir daha Cennet’ten çıkmazlar. Cehennem’e girenlerin ise, günahları kadar ceza çekince Allah’ın rahmeti gereği Cehennem’den çıkarılacakları ve Cennet’e girdirilecekleri konusunda sahih rivayetler mevcuttur. Bu emsalsiz bir müjdedir. Kâfir olanlar ise Cehennem’de ebedî kalacaklardır.
Mahşerden sonra Cehennem’e gidenlerden, Cenâb-ı Allah’ın sonsuz rahmeti ve şefkati neticesinde kurtulanlar arasında, en son, hiçbir hayır işlememiş olanların da bulunduğunu müjdeleyen uzun bir hadis-i şerif vardır.
Hadis-i şerifin ilgili kısmını buraya alıyoruz:
“Aziz ve Celil olan Allah: “-Melekler şefaat ettiler. Peygamberler şefaat ettiler, mü’minler de şefaat ettiler. Şefaat etmedik bir Erhamü’r-Râhimîn kaldı!” buyurur. Bundan sonra ateşten bir topluluğu toplar ve dünyada iken hiçbir hayır işlemeyip de
Cehennemde kömüre dönmüş birçok kimseleri çıkarır. Ve Cennetin yolları üzerinde olup hayat nehri adı verilen bir nehre onları daldırır. Bunlar selde çıkan yabanî reyhan tohumları gibi birden gürbüzleşirler… Artık hayat nehrinden boyunlarında halkalar olduğu halde inci gibi güzel olarak çıkarlar. Cennet ahalisi onları o alâmetle tanırlar. İşlenmiş hiçbir amelleri, önden gönderdikleri hiçbir hayırları olmadığı halde Allah’ın Cennete aldığı azatlıkları işte bunlardır.”
Burada belirtilen halkalar –hâşâ- utanç halkaları değil; “günahlarından arınmış olanların inci gibi güzelleşmiş vücutlarına takılan rahmet halkalarıdır”, yani şeref ve süs halkalarıdır. Yani Cehennemden azat eden Rab’leri katında değerli olduklarını belgeleyen birer ziynet ve onur halkalarıdır.
BUNDAN SONRA SİZE GAZAP ETMEM!
Sonra Hak Teâlâ onlara:
“-Cennete giriniz! Gözünüzün görebildiği her ne varsa sizindir!” buyurur. Onlar:
“-Ey Rabb’imiz! Sen âlemlerden hiçbir kimseye vermediğini bize ihsan ettin!” derler.
Kendilerine: “-Size bundan daha güzel bir hediyem var!” buyurulur.
Onlar: “-Ey Rabb’imiz! Bundan efdal ne vardır ki?” derler. Allah Teâlâ:
“-Benim rızam! Artık bundan sonra ebediyen size gazap etmem!” buyurur.1
NİCE MASUM VE MAZLÛM AFFEDİLİR
Bu hadisten şu neticeleri çıkarmamız mümkündür:
1- Cenâb-ı Hak, şirk, küfür ve inkâr bataklığına bulaşmamış, fakat kalbinde zerre kadar iman ve hayır da bulunmayan kimselerden dilediklerini affeder.
Buyuruyor ki
“De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.2
2- Cenâb-ı Hak, Peygamber göndermediği kavimleri veya kendisine Peygamber tebliği ulaşmamış kimseleri kalbinde zerre kadar iman ve hayır bulunmasa da affeder, azapta bırakmaz. Kendisine Peygamber tebliği ulaştığı halde inanmamış, Allah’ın âyetleri ve dâveti kendisine bildirildiği halde yalanlamış ve inkâr etmiş kimseleri ise Cenâb-ı Allah azaplandırır. Buyuruyor ki:
“Biz, bir Peygamber göndermedikçe kimseye azap edici değiliz.”3
Bedîüzzaman Hazretleri, semavî afetlerden ve beşerin zalim kısmının cinayetlerinin neticesi olarak gelen felâketlerden ölen veya perişan kalanlardan on beş yaşına kadar olanların hangi dinde olurlarsa olsunlar şehit hükmünde olduklarını bildiriyor. On beş yaşından yukarıda olanlardan “masum ve mazlûm” olanların ise mükâfatlarının büyük olduğunu müjdeleyen Said Nursî Hazretleri, böyle masum kişilerin uğradıkları afet ve musîbetlerle Cehennem’den kurtulabileceklerini kaydeder.4
Demek fetret devirlerinde kendilerine Peygamber dâveti ulaşmadığı için makbul bir iman getirmemiş olan, semavî musîbetlerle günahlarından da arınan mazlûmlar ve masumlar, hangi dinde olurlarsa olsunlar, “Biz, bir Peygamber göndermedikçe kimseye azap edici değiliz.”5 Âyetinin şemsiyesi altına girmeye ve Cenâb-ı Hakk’ın şefkat ve merhametiyle Cehennem’den kurtulmaya namzettirler. Doğrusunu Allah bilir.
Dipnotlar:
1- Müslim, Îmân, 301.
2- Zümer Sûresi: 53.
3- İsrâ Sûresi: 15.
4- Kastamonu Lâhikası, s. 79.
5- İsrâ Sûresi: 15.
Cehennem azabında tecelli eden adalet
“Cehennemde Allah’ın sonsuz azabının hikmeti nedir?”
Konuyla ilgili yazıyı okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/gundem/cehennem-azabinda-tecelli-eden-adalet_373326
Risale-i Nur'dan Önemli Satırlar
Birçok insanın cevabını ve hakikatini ve izahını merak ettiği son derece önemli 3 kapsamlı soruya Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi'nin Kur'an-ı Hakim'in hakikatli ve nurlu bir tefsiri olan Risale-i Nur Külliyatı'ndan İşaratü'l-İ'caz adlı eserde verdii cevapları okumak için tıklayınız;
http://www.yeniasya.com.tr/risaleinur/isaratulicaz/#132
İşte 3 mühim sual:
''Bir kâfirin mâsiyet-i küfriyesi, mahduttur, kısa bir zamanı işgal ediyor. Ebedî ve gayr-ı mütenahi bir ceza ile tecziyesi adalet-i İlâhiyeye uygun olmadığı gibi, hikmet-i ezeliyeye de muvâfık değildir; merhamet-i İlâhiye müsaade etmez.''
''Kâfirin o cezasının adalete uygun olduğunu teslim ettik. Fakat azapları intaç eden şerlerden hikmet-i ezelîyenin ganî olduğuna ne diyorsun?''
''Pekâlâ, o ebedî ceza hikmete muvafıktır; kabul ettik. Amma merhamet ve şefkat-i İlâhiyeye ne diyorsun?''
Risale-i Nur gözüyle Cehennem
http://www.yeniasya.com.tr/ahmet-demirdogmez/risale-i-nur-gozuyle-cehennem_349954
İbadeti terk etmek, kâinatla kavga etmektir
http://www.yeniasya.com.tr/gundem/ibadeti-terk-etmek-kainatla-kavga-etmektir_356587
O zâlim münkirlere Cehennem öyle öfkeleniyor ki…
http://www.yeniasya.com.tr/risale-i-nur-dan/o-zalim-munkirlere-cehennem-oyle-ofkeleniyor-ki_217030
İman etmemiş ama iyilikte hissesi ziyade olan kimse 'Cennet'e gidebilir mi?
http://www.yeniasya.com.tr/gundem/iman-etmemis-ama-iyilikte-hissesi-ziyade-olan-kimse-cennet-e-gidebilir-mi_357999