Yeni Bir Mesele Değil

Kur’ân’ın abdestli mi, abdestsiz mi okunacağı konusu yeni bir mesele değildir. Bin küsur yıldır Kelam-ı Kadim Müslümanlar tarafından abdestli okunur ve O’na abdestli dokunulur. Her ilmihal kitabında da bu böyledir. 

Dolayısıyla bu tartışmaları iyi niyetle tavsif etmemiz mümkün değildir. İki ihtimal vardır: Ya gerçekten bilmedikleri için soruyorlar. Bunlar başımızın üstündedir. Ya da bazı akl-ı evvellerin ifsadatları ile soruyorlar. Bunlara o akl-ı evvelleri dinlememelerini ve bir ilmihal kitabına bakmalarını tavsiye ederiz. 

Dinlerine oryantalist bakan kimselerin görüşlerine ihtiyaç yoktur. Bin sene önce içtihadı yapılmış ve halledilmiş bir meseleyi, bu gün bozarak yeni düşünce diye ortaya atanların bozuk fikirlerinden Allah’a sığınırız. 

Yorum heveslilerine Bediüzzaman hazretleri şöyle cevap veriyor: “İslâmiyetin nazariyât kısmında ve selefin içtihadât-ı sâfiyâne ve hâlisânesiyle bütün zamanların hâcâtına dar gelmeyen efkârları olduğu halde, onları bırakıp heveskârâne yeni içtihatlar yapmak, bid’akârâne bir hıyânettir.”1

Bu, Ter Temiz Kur’ân’dır

Biz ehl-i sünnete mensup olanlar, bin küsur senedir amel edildiği üzere, Kur’ân’a el sürmek için abdest alırız ve bunu farz biliriz. Çünkü Rabbimiz şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz bu, Kur’ân-ı Kerîm’dir. Levh-i Mahfuzda korunmuştur. Ona ter temiz olanlardan başkası dokunamaz. Âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.”2

Yorumlamaya ihtiyacı bile olmayan ve emri gayet net olan bu ayet, müçtehitlerin süzgecinden geçmiştir. Hani şimdikiler diyor ya, bu ayet meleklerden bahsediyor, bizim abdest almamızdan bahsetmiyor. Veya Müslüman olmayan birisi Kur’ân’a dokunmak için abdest mi alacak? Ya da Kur’ân’a herkesin ihtiyacı vardır, abdest gibi bir şart koymak doğru değil… Bilmeyenler için abdest almak zordur… Gibi cerbezeli sözlerle bozuk davalarını ileri sürüyorlar ya… 

Böyle değil. Bu ayet Müslümanların Kur’ân’a nasıl dokunacaklarını düzenliyor. Müslüman olmayanların nasıl dokunacaklarını değil!  

Bu ayeti dört mezhep imamı da Müslümanların Kur’ân’a dokunmak için abdest almalarının farz olduğu şeklinde yorumlamışlar ve bu yorumla son noktayı koymuşlardır. Bu yorum üzerine başka yorum yapılmaz. 

Kur’ân’a Dokunmak İçin

Kur’ân; bu ayetle, Kur’ân’a dokunabilme esaslarını belirliyor. Buna göre Kur’ân’a dokunabilmek için: 1-Küfür kirliliğinden, 2-Necâset kirliliğinden, 3-Hades kirliliğinden arınmış olmalıdır. 

Yani Müslüman olmalı, kan ve sâire kirliliklerden arınmış olmalı ve abdestsizlik halinden de sıyrılmış olmalı, yani abdestli olmalıdır. İslamiyet’in taharet tanımı budur.  

Bunu bu gün tartışıyor olmayı bile zait buluyorum. Çünkü su var, imkân var, sağlık sıhhat varsa, mesele yoktur! Eskiden abdest almak için ibrikler, leğenler, içi su dolu kaplar kullanılırken abdest almak mesele haline gelmemiştir. Şimdilerde evlerimizin içinde şakır şakır su akarken abdest almayı problem yapmanın izah edilir yanı yoktur.

Abdest kendi içinde maddî temizlik ile manevî temizliği birlikte barındıran; maddî temizliği sağlamakla beraber, Müslüman’a gönül huzuru ve manevî güç veren bir mahiyete sahip vazgeçilmez bir ibadet adımıdır. Müslüman, abdest almak suretiyle ruhen ve cismen kendisini ibadete hazırlamış olmaktadır. 

Abdest alan bir Müslüman, maddî kirlerden temizlendiği gibi, manevî kirlerden de arınmış ve temizlenmiş olur. Her yıkadığı abdest azası ile birlikte günahları dökülüp gittiği gibi, mahşer gününde abdest azalarının her birinin ayrı ayrı parlayacağı müjdelenmiştir.3

Dipnotlar:

1 Sözler, s. 544

2 Vâkıa Sûresi, 77,78,79, 80

3 Müslim, Tahâret, 32; Nesâî, Tahâret, 108; İbn-i Mâce, Tahâret, 6