Neden bakıyorsun öyle, yorgun ve hüzünlü?
Ağır mı geldi üzerindeki yükün?
Ey İzmir, dinle beni de hafiflesin o ağır yükün
Her yerin muhabbet, uhuvvet ve kardeşlikle dolsun.
O zaman gel anlatayım biraz şehrinin güzelliklerini, neler olup bittiğini.
Ahirzaman şartları bütün şiddetiyle hüküm sürerken, yapılan programların Nuruyla Nurlanıp Nurlandırmaya geldik sana.
Neler mi yaptık? Bak anlatayım tek tek.
Geldiğimiz günden birkaç gün sonra büyük bir heyecanla Urla'ya gittik.
O serin ve temiz havası ile birlikte taptaze ikram edilen türlü türlü sebzeler meyveler ve daha nice nice nimetler.
O nimetlerin içerisinde de en ulvîsi hizmete adanmış bir ev, Nurlu bir mekân.
Hem de bütün muhabbeti, bütün kardeşliği içinde barındıran ve kedilerin de bu zikir halkasına dahil olduğu bir mekân.
Öyle bir yer ki içinde sabah akşam dersler, kavram çalışmaları, ezberler, fihrist ve tabiî bütün kampların vazgeçilmezi çay saatleri...
Çay saati demişken bizde çayın demini muhabbetler harlar. Çayları deminden, bizleri ise sohbetinden ayırmak mümkün olmaz.
Dört günün sonunda bu güzel yerden ayrılacağımız an gelmişti. Bir yandan üzülüyor, diğer yandan Alaçatı'ya gideceğimize de seviniyorduk.
Ve Alaçatı...
Bütün renklerin aynı anda ahenkle raks ettiği, kulağa bir musıkî edasıyla yavaşça çarpan rüzgârın minik uğultusu ve buna eşlik eden Rabbimin bir çok esmasını gösteren küçük ve san’atlı kuşların zikri...
Bu güzel yeri de tefekkür ettikten sonra asıl kalacağımız yere geldik.
Bir yandan yerleşmeye çalıştık, bir yandan da programa ayak uydurmaya.
Uyanır uyanmaz midelerimizden önce, ruhlarımızı doyurmak üzere derslere gittik.
Bol istifadeli, bol feyizli derslerin ardından kaldığımız evlere dağıldık. Akşam olduğunda da tekrar buluşup dersler yaptık.
Bir akşam Süleyman Kösmene Abinin şeriat konulu seminerini, başka bir akşamda Kenan Taştan Abinin sosyal medya konulu seminerini dinledik.
Her Salı günleri de Hasan Şen Abinin bürosuna gidip aklımıza takılan bütün suallere cevap aradık teker teker.
"Birimiz şarkta, birimiz garpta, birimiz cenupta, birimiz şimalde, birimiz ahirette birimiz dünyada da yine bir ve beraber" olduğumuzu bildik.
Ve ayrılık vakti... Kalıplarımız gidiyor lâkin kalpler hep bir.
İlk başta anlaşamamaktan korktuğumuz, tanıdıkça "Kardeşim"deyip duâlarına dahil olduğumuz kardeşlerimi ve tatillerinden feragat edip sırf Rıza-i İlâhî için yanımızda duran birbirinden kıymetli ablalarımız...
Bize ev sahipliği yapan, şevkiyle hepimize şevk katan bütün İzmir Cemaati. Rabbim hepsinden ebeden razı olur inşallah.
İşte böyle İzmir...
Bir ayı da seninle dolu dolu geçirdik.
Sen kalbini gönlünü, ruhunu rahat tut. Böyle hizmetler devam ederken, böyle insanlar varken, hüzne, yeise yer yok...