"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İslâm birliği için ilk adım ve Selâhaddin Eyyubî

Sami CEBECİ
15 Eylül 2024, Pazar
Kürt kardeşlerimizin iftihar vesilesi olan Selâhaddin Eyyubî, Irak’ın Tikrit şehrinde doğdu.

Babası Necmettin Eyyubî idi. Zengi Devletinin bir komutanı iken, onların dağılması ile birlikte 1171 yılında Eyyubîler Devletini kurdu. Kendisi sağlam bir Sünnî ve Şafiî bir Müslümandı. Mısırda bulunan Şiî Fatımîler devletini ortadan kaldırdı. Mensupları da çeşitli memleketlere dağıtıldı. Selâhaddin Eyyubî çok cesur bir komutandı. Kısa bir zaman içerisinde başta Mısır olmak üzere Filistin, Lübnan, Ürdün, Suriye, Kuzey Irak, Hicaz, Libya, Yemen, Güney Anadolu toprakları gibi çok geniş bir coğrafyayı fethederek devlet sınırları içine kattı.

Haçlılar tarafından 1099 yılında Kudüs’ün alınmasından seksen sekiz yıl sonra, 1187 yılında yaptığı meşhur Hıttin Savaşı’nı kazanarak, Kudüs’ü Hristiyanların elinden kurtarıp fethetti. Bu hadise İslâm dünyası için çok büyük bir gelişmeydi.

Kudüs’ün fethedilmesi, Müslümanlar için ne kadar kutsal bir fetih ise, Hristiyanlar için de o kadar önemli ve üzücü bir olaydı. Zira Kudüs, hem Müslümanlar, hem Hristiyanlar, hem de Yahudîler için de çok kutsal bir şehir idi.

Bahsi geçen ve üç semavî din için kutsal olan Kudüs’ün kaybedilmesi Hristiyan dünyasını harekete geçirdi. 1189 yılında 3. Papanın öncülüğünde başlayan Kudüs’ü Müslümanlardan geri alma seferine karşı, Selâhaddin Eyyubî ilk defa İslâm Birliğini kurarak, o zamanki İslâm devletlerine dâvetler yaptı.

Her ne kadar yeterli katılım olmasa da, kurulan birlik sayesinde, Haçlı seferini bozguna uğratarak Kudüs’ün Haçlıların eline geçmesine engel oldu ve Haçlıları bir daha belini doğrultamayacak bir hâle getirdi. Yalnız Kudüs için bile olsa, ilk defa İslâm Birliğini kurmak Selâhaddin Eyyubî’ye nasip oldu. Bu birlik, koskoca Haçlı ordularını mağlup etmeye yetti. 04 Mart 1193 tarihinde Selâhaddin Eyyubî vefat ettiğinde, İslâm dünyasının efsane bir kahramanı olarak tarihteki yerini aldı.

Birlikten kuvvet doğar prensibiyle, bu zamanda da İslâm Birliğini kurmaya şiddetle ihtiyaç olduğu görülüyor. Çünkü, dört yüz yıl boyunca Osmanlı Devleti’nin toprakları içinde huzur ile hayatını sürdüren Orta Doğu devletleri ve toplamdaki elli yedi İslâm devletinin birlik içinde olamayışından dolayı, Başta Amerika olmak üzere, Batılı devletler İslâm ülkeleri üzerinde istediği gibi oyun oynuyor ve onların elinde bulunan başta enerji kaynakları olmak üzere, her türlü yer üstü ve yer altı zenginliklerini sömürüyor. İslâm ülkelerini birbirine kırdırıyor ve var olan maddi ve manevi kuvvetlerini zayıf düşürüyor.

Şimdi bu hazin ve üzücü durumdan kurtulmanın vakti çoktan geldi. Türkiye, nasıl Azerbaycan ve Katar ile üçlü bir savunma iş birliği yaparak, “Birimize yapılan bir saldırı, hepimize yapılmış kabul edilir.” diyerek güç birliği yapması nasıl ki çok kıymetli bir teşebbüstür. Aynen bunun gibi, Arap Liginin en güçlü devleti olan Mısır ile birlikte, Suudi Arabistan, Pakistan ve Irak ile yapılacak savunma iş birlikleri, İslâm Birliğinin temelini oluşturacaktır. Bunun arkasına Türk Devletler Teşkilâtının ilâve edilmesi, birliğe daha da kuvvet kazandıracaktır. Avrupa Birliğine girmek için sıra bekleyen devletler gibi, geri kalan İslâm devletleri de, İslâm Birliğine girmek için mutlaka sıraya gireceklerdir.

Elli yedi İslâm ülkesinin iki büyük ve rakip değil refik, devleti olan Türkiye ile Mısır devletinin, İslâm Birliğine öncülük etmeleri, diğer İslâm devletlerinin de bu birliğe katılmalarını hızlandıracaktır. Büyük devletler tarafından bilerek küçük lokmalar hâline getirilen İslâm devletleri, bu İslâm bloku karşısında dize geleceklerdir. Bu sayede yutulmaktan kurtulan İslâm devletleri, Filistin de dahil huzur içinde kendi sınırları içinde yaşamaya devam edeceklerdir.

Böyle bir kurulmuş İslâm Birliği, dengeleri bozulmuş dünyanın genel barışına da hizmet edeceği açık bir gerçektir. Bediüzzaman Hazretlerinin “Sulh-u umumî dairesine bir saadet-i beşeriyeyi rahmet-i İlâhiden bekleyebilirsiniz.” müjdesi de bu hakikatten ileri geliyor. Cenab-ı Hak’tan, en kısa bir zamanda İslâm Birliğinin kurulmasını ve onun için sebepler yaratmasını niyaz ediyoruz.

Okunma Sayısı: 1719
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hasan Doğan

    15.9.2024 14:06:47

    Sayın abim galiba siz son mısır cumhurbaşkanı sisi ile görüşmeyi islam birliğine bir vesile görüyorsunuz. Ancak mısır bir darbe hükümeti ile yönetilmekte ve hem orada hem de bizde tek adam hakimiyetinin olduğu bir yönetimden ittihad ı islama bir nüve teşkilini beklemek tekeden şut sağmayı beklemek g8bidir.Keza biz de rota AKMHP koalisyonu ile kızıl elma tarafına dümen kırılmış için çok yüksek hayaller peşindesiniz galiba....

  • Yusuf Karaali

    15.9.2024 10:58:28

    Allah Müslümanlara ferasat ve hak yolda kullanacakları bir irade versin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı