24 Haziran seçimlerinin tarihi bir seçim olduğunu vurgulayan Saadet Partisi Diyarbakır Milletvekili adayı Fesih Bozan,
“Yeni bir siyaset anlayışına ihtiyaç var” dedi.
Saadet Partisi Diyarbakır Milletvekili adayı Fesih Bozan ile Millet İttifakı ve seçim çalışmalarını konuştuk.
Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanlığı yapıyordunuz. 24 Haziran seçimlerine ise milletvekili adayı olarak giriyorsunuz bu kararı vermenizin nedeni nedir?
Dünyaya geliş amacımız imtihandır, temel görevimiz ise toplumda adaletin, hakkın, iyinin, doğrunun, faydalı olanın hakim olması; zulmün haksızlığın, zararlı olanın toplumda olmaması için çalışmaktır. Diğer bir değişle iyiliği emretmek kötülükten men etmek farziyetinin gereğini yerine getirmektir. Bazı görevler bireysel yapılabilirken bazı görevler ise devletin imkanlarıyla yapılabilmektedir. Bundan dolayı milletimize daha faydalı olabilmem için siyaset alanında yer almak istedim ve aday oldum.
Neden Millet İttifakı?
Bilindiği gibi 1980 Darbesi sonrası yüzde 10 barajı getirilmişti. Maalesef bu baraj, her gelen iktidar faydasını gördüğü için günümüze kadar uygulanmaya devam etmiştir. AKP iktidarının yetkileri, “Başkanlık sistemi referandum” öncesi, yürütme organı meclisin dışından kurulacağı ve güvenoyuna gerek kalmayacağı için yüzde 10 barajının kaldırılacağını ifade edilmiş, milletten boş kağıda imza alınmıştı. Bugünkü şartlar onların lehinde göründüğü için yüzde 10 barajının kalması kararı aldılar. Tabii bu ciddi bir haksızlıktır. Çünkü milletin iradesinin ciddi bir oranının mecliste temsil edilmesine engel olmaktır.
Millet İttifak’ı matematiksel bir seçim işbirliği
AKP ve MHP’nin hazırlamış olduğu ittifak yasasıyla MHP’nin baraj altında kalmaması hedeflenmiştir. Biz SP olarak ülkemizde anayasal çerçevede kurulmuş olan tüm partilerle diyalog içinde olmanın gerekliliğine inanıyoruz. Ülkemizde sürdürülmekte olan kutuplaştırıcı ve ötekileştirici dilin iç barış, birlik ve beraberliğimize ciddi zarar verdiğine inanıyoruz. Bundan dolayı birbirimizi dinleme ve anlamaya, ortak ilkelerde beraber çalışabilme konumuna gelmemiz gerekir. Bu bağlamda ittifak sürecinde tüm partilerle görüştük. Millet İttifakı’nda ise adalet, hukuk, insan hakları, üretim gibi temel ilkelerde ve kendi adaylarımız kendi partimizle ve “0” barajla seçime girme imkânı oluştuğu için kabul ettik. Bundan dolayı Millet İttifakı’nda yer aldık, bu ittifak matematiksel bir seçim işbirliğidir. AKP ile MHP arasındaki bütünleşme ve her alanda beraber hareket etme gibi bir ittifak değildir.
Saadet Partisinin yeniden harekete geçmesi ve SP’nin misyonun yeniden mecliste temsil edilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bilindiği üzere bugüne kadar AKP iktidarının karşısında ciddi bir muhalefet yoktu. İcraatlardan ziyade polemikler üzerinde sürdürülen tartışmalarla meclisin gündemi geçiyor. Saadet Partisi’nin meclise girmesiyle meclise bir kalite, nezaket ve çalışmada devamlılık ve kalite gelmiş olacak. Çünkü Saadet Partisi ülkemizin huzur ve selameti için milletimizin faydası için ne gerekiyorsa onu yapacaktır. Bu konuda hiç kimseye karşı ön yargımız veya kinimiz yoktur. Başkan kim olursa olsun ölçümüz ülkemiz ve milletimiz için onun faydalı olup olmamasıdır.
Daha iyi bir Türkiye için projelerinizi anlatır mısınız?
Türkiye’nin önü tıkanmış, siyasette tıkanmış, ahlak tıkanmış, ekonomi tıkanmış, dış politika tıkanmış, tıkanmış tıkanmış. İşte bu tıkanan yerleri yeniden inşa için Türkiye’nin yeni bir sese, yeni bir söze, yeni bir siyaset anlayışına ihtiyacı vardır. Evvela kardeşçe yaşanılan bir Türkiye kuracağız, adaleti sağlayacağız. İttihad-ı milliyi esas alacağız. İttihat deyince ilk akla Bediüzzaman hazretleri geliyor, diyor ki: “Yaşasın ittihad-ı millî! Ölsün ihtilâf! Yaşasın muhabbet-i millî!.. Gebersin ağrâz-ı şahsiye ve fikr-i intikam!” Bediüzzaman bu sözleriyle, ittihada alkış tutmakta; ihtilafa da nefret yağdırmaktadır.
Her gün ağlayan annelerin gözyaşlarıyla karşı karşıyayız
“Devlet küfürle ayakta durur ama zulümle ayakta durmaz.” Devletin bekası da milletin refahı da ancak adalet ile mümkündür. Kuvvetler ayrılığı ilkesini uygulayacağız. Türkiye içinde 50 seneden beri sürdürüle gelen bir mesele var, her gün ağlayan annelerin, bacıların gözyaşları ile karşı karşıyayız. İşte bu bizim öncelikli projelerden birisi olacak, bunu da hak ve adalet ekseninde çözeceğiz. D-8 etkin hale getirileceğiz. Karadeniz havzasındaki ülkelerin ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi ve teşkilat (KEİB) içinde Türkiye’nin etkinliği arttırılması gibi önemli projelerimiz vardır.
Türkiye’nin şu anda içinde bulunduğu ekonomik durumu ve iktidarın izlediği dış politikayı değerlendirir misiniz?
Maalesef iktidarın ekonomik anlayışı toprağa beton dökmek şeklinde özetlenebilir. Yani üretim yerine hizmet sektörüne önem verilmektedir. Bu da ülkemizi güçlendirmiyor. Bilakis iş sahaları kapatılıyor, ürettim duruyor, tükettim artıyor. Komşularımızla ve hatta dünya ile barış içinde olmamız lazımken, maalesef o barışı göremiyoruz.
Seçimlere sayılı günler kala seçmenlerinize vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?
24 Haziran tarihi bir seçimdir, bu seçimlerde bizler sadece milletvekili, sadece cumhurbaşkanı seçmeyeceğiz. Vereceğimiz her bir oyla Türkiye’nin yönünü belirleyeceğiz, geleceğine karar vereceğiz. Tamam mı, devam mı diyeceğiz! Seçim sürecinin barış ve huzur içinde geçmesini milletimizin hür iradesinin sandıklara yansımasını diliyor tüm vatandaşlarımıza saygılar sunuyorum. Yeni Asya Gazetesinin haktan adaletten, uhuvvetten birlik ve beraberlikten yana olan yayın politikasını takdir ediyor bu imkanı bizlere sunduğu için teşekkür ediyorum.
RÖPORTAJ: RÜSTEM GARZANLI