Tarihçe-i Hayat - page 177

O muharebede yirmi talebe kadar k›ymettar ve
‹flara-
’
l-‹
’
caz
tefsirinin kâtibi olan Molla Habip, ‹ran cephe-
sinde kumandan Halil Pafla ile mühim bir muhabere va-
zifesini temin ettikten sonra Vastan’da flehit düfler.
O muharebeler esnas›nda, Ermeni fedaîleri baz› yer-
lerde çoluk çocu¤u kesiyorlard›. Buna karfl› Ermenilerin
çocuklar› da bazen öldürülüyordu. Bediüzzaman’›n bu-
lundu¤u nahiyeye binlerle Ermeni çocu¤u toplanm›flt›.
Molla Said askerlere, “Bunlara iliflmeyiniz!” diye emret-
ti. Daha sonra bu Ermeni çoluk çocu¤unu serbest b›rak-
t›; onlar da, Ruslar›n içerisindeki ailelerinin yan›na dön-
düler. Bu hareket Ermeniler için büyük bir ibret dersi
olup, Müslümanlar›n ahlâk›na hayran kalm›fllard›. Bu hâ-
dise üzerine, Ruslar bizi istilâ ettiklerinde, fedaî komite-
lerin reisleri Müslüman çoluk çocu¤unu kesmek âdetini
b›rak›p, “Madem Molla Said bizim çoluk çocuklar›m›z›
kesmedi, bize teslim etti; biz de bundan sonra Müslü-
manlar›n çocuklar›n› kesmeyece¤iz” diye ahdettiler. Mol-
la Said, bu suretle o havalideki binlerle masumlar›n felâ-
ketten kurtulmas›n› temin etmifl oldu.
Bir müddet sonra, Ruslar, Van ve Mufl taraf›n› istilâ
edip, üç f›rka ile Bitlis’e hücum etti¤i s›rada, Bitlis Valisi
Memduh Bey ile Kel Ali, Bediüzzaman’a, “Elimizde bir
tabur asker ve iki bin kadar gönüllünüz var; biz geri çe-
kilmeye mecburuz,” dediler.
Bediüzzaman onlara, “Etraftan kaç›p gelen ahalinin
ve hem de Bitlis halk›n›n mallar›, çoluk ve çocuklar›
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 177
‹
LK
H
AYATI
bir fleyin devam etti¤i zaman par-
ças›.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
nahiye:
civar, çevre, havali.
reis:
bafl, baflkan.
suret:
tarz, yol, flekil.
flehit:
Allah’›n ve yüce dininin u¤-
runda can›n› feda ederek savaflta
ölen Müslüman.
tabur:
dört bölükten meydana
gelen, bölük veya bataryadan
büyük, alaydan küçük askerî bir-
lik.
talebe:
ö¤renciler, tahsil görenler.
tefsir:
Kur’ân’› aç›klamak ve yo-
rumlamak maksad›yla yaz›lan ki-
tap.
temin etmek:
sa¤lamak.
vali:
bir ili idare eden en büyük
memur.
vazife:
ödev, bir kimsenin yap-
mak zorunda bulundu¤u ifl.
âdet:
usul, al›flkanl›k.
ahali:
halk.
ahit:
söz verme.
ahlâk:
insan›n yarat›l›fltan ge-
len hususiyetleri ile Kur’ân-›
Kerîm ve sünnet-i flerifte s›-
n›rlar› çizilen kaidelerin haya-
ta geçirilmesiyle kazan›lan iyi
ve güzel davran›fllar›n bütü-
nü.
cephe:
savafl alan›, savafl ya-
p›lan yer.
esna:
s›ra, zaman, bir iflin ya-
p›ld›¤› an.
fedaî:
can›n› esirgemeyen,
de¤er verdi¤i bir fley u¤runda
herfleyini gözden ç›karan, her
fleyini veren.
felâket:
büyük dert, belâ.
f›rka:
tümen.
hâdise:
olay.
havali:
bölge.
hayran:
çok takdir eden, çok
be¤enen.
hücûm:
sald›rma, hamle ile
ileri at›lmak.
ibret:
ders verici olay, ifl.
istilâ etmek:
iflgal etmek.
kâtip:
yazan, yaz›c›.
k›ymettar:
k›ymetli, de¤erli.
komite:
kötü bir maksat için
toplanm›fl gizli cemiyet.
kumandan:
komutan.
masum:
suçsuz, kabahatsiz,
günahs›z.
mecbur:
icbar edilmifl, zorla
bir ifle giriflmifl, bir ifli yapmak
zorunda kalm›fl.
muhabere:
haberleflme.
muharebe:
savaflma, vurufl-
ma, savafl, cenk, harp.
müddet:
vakit, zaman, süre,
1...,167,168,169,170,171,172,173,174,175,176 178,179,180,181,182,183,184,185,186,187,...1390
Powered by FlippingBook