ni, faziletini ve dehasını tesbit ve takdir eden Tahir Paşanın Bediüzzaman Hazretleriyle ilgili olarak, Sul-
tan Abdülhamit Han’a yazdığı bir mektubu bulunmaktadır. Bu mektup İstanbul Başvekalet Arşivinde
Sultan II. Abdülhamit’e ait Yıldız evrakındadır. Ayrıca Bediüzzaman Hazretlerinin Tahir Paşa ilgili hatıra-
ları Bediüzzaman Hazretlerinin yeğeni Abdurrahmanın yazdığı “Bediüzzaman’in Tarihçe-i Hayatı” isimli
kitapta yer almaktadır.
TaHİrî MuTlu (1900-1977):
Said Nursî Hazretlerinin sadık, has ve yakın talebelerindendir. 1943
yılınlda Denizli, 1948’de Afyon cezaevinde Bediüzzaman’la birlikte hapsedildi. Risale-i Nur’un yazılma-
sında, matbaalarda basılıp neşredilmesinde çok yoğun ve ciddî çalışmaları oldu. Üstadına ve Risale-i
Nur’a olan sadakatı sarsılmayan sebat ve azminden dolayı Bediüzzaman Hazretlerinin dualarına ve
övgüsüne mazhar oldu. 77 yaşında iken Hakkın rahmetine kavuştu.
TaHSİN BEY (TaHSİN uZEr):
1879 yılında Selânik’te dünyaya geldi. Van, Erzurum, Şam ve İzmir’de
valilik yaptı. 1. Dönem İzmir milletvekili seçildi. Risalelerde kendisinden daha çok Van valisi olarak bah-
sedilir. Bediüzzaman Hazretleri İzmir milletvekili olarak meclise giren Tahsin Bey tarafından Ankara’ya
davet edilmişti. Bu davet üzerine Ankara’ya gelen Bediüzzaman burada alkışlarla karşılandı. Bununla
ilgili olarak Bediüzzaman Hazretleri, “Mustafa Kemal iki defa şifre ile Van vilâyetinin eski valisi ve be-
nim dostum Tahsin Beyin vasıtasıyla beni, neşredilen Hutuvat-ıSitte’ye mükâfeten taltif için Ankara’ya
celp etti, gittim.” der.
TEVFİK:
Bakınız ŞAMLI HAFIZ TEVFİK.
TroçKİ (lEV) (1879 - 1940):
Asıl adı Leon Davidoviç Bronstein olan Yahudi asıllı Troçki, 1879 yılın-
da Güney Ukrayna’nın Yenovka köyünde doğdu. 1896’da Nikolayev’de sosyalist düşüncelerle tanıştı.
Okuduğu marksist klasiklerin etkisiyle bir süre sonra kendisini “Sosyal Demokrat” olarak ilân etti.
1897’de Rusya İşçi Birliği adlı gizli örgütü kurdu. Çar polisince tutuklanıp Sibirya’ya sürgüne gönderildi.
1902 yılında Troçki takma adını kullandığı sahte pasaportla Viyana’ya, oradan da Londra’ya kaçtı. 1905
devriminde St. Petersburg’a dönüp İşçi Sovyeti başkanlığına seçildi. Devrimin yenilgiye uğramasıyla tu-
tuklanıp 1907’de Doğu Sibirya’ya sürüldü. Londra’ya kaçtı. 1917 devriminde Rusya’ya döndü ve geçici
hükümete karşı Bolşevik Parti’ye yakın bir tutum aldı. Lenin’in ölümüne kadar geçen sürede Sovyet
devrimine önemli etkiler yaptı. Dışişleri Komiserliği, ardından da Savaş Komiserliği’ni üstlenip Başku-
mandan sıfatıyla Kızıl Ordu’yu kurdu. 1924’te Lenin’in ölümünden sonra Stalin’le giriştiği iktidar
mücadelesini kaybetti. 1926’da Politbüro’dan çıkartıldı. 1928’de Alma Ata’ya, bir yıl sonra da Türkiye’ye
sürüldü. 1933’te Fransa’ya, sonra Oslo’ya geçti. 1937’de Meksika’ya yerleşti. 1940 yılında (Stalin’in em-
riyle) bir İspanyol komünisti olan Ramon Mercader tarafından başına kazmayla vurularak öldürüldü.
TÜBBa:
Yemendeki Hımyerî krallarından biridir. Tabi olanların çokluğundan dolayı kendisine Tüb-
ba denilmiştir. İslâmiyet’ten yedi yada dokuz asır önce yaşadığı, isminin Es’ad Ebû Kerib olduğu rivayet
edilmektedir. Tübba, âlimlerden âhir zamanda bir peygamber geleceğini, O’nun peygamberlerin so-
nuncusu olacağını öğrenmiş ve Peygamber Efendimizi (asm) şiiriyle övmüştür. Kur’ân’ı Kerim’de Duhan
Suresinin 37. ve Kaf Suresinin 14. ayetlerinde kendisinden bahsedilmektedir. Peygamber Efendimiz
(asm) vahye mazhar olmadan önce Tübba hakkında “Tübba mel’un mu bilmiyorum” demiş, ancak da-
ha sonra Tübba aleyhinde konuşanlara “Tübba’a kötü söz söylemeyin, çünkü o, ehl-i tevhiddir.”
buyurmuşlardır. Ayrıca Tübba hakkında Hz. Aişe (r.anha) “Tübba salih bir adamdı”, Kâ’b ise “Yüce Allah
onun kavmini kınadı, kendisini kınamadı” demiştir.
Ş
ahıS
B
ilgileri
| 1288 | Şualar