araFaT (araFaT DaĞı):
Mekke şehrinin 21 km doğusunda, Taif dağ yolu üstünde bulunan ova
görünümündeki düz alana Arafat Meydanı denilmektedir. Arafat meydanı yaklaşık 13 km
2
lik
büyüklükte geniş bir alandır. Uzunluğu doğudan batıya yaklaşık 6,5 km, kuzeyden güneye 12 km’dir.
Meydan, doğu, kuzey ve güney istikametinde bulunan dağlar tarafından bir yay şeklinde kuşatılmıştır.
Meydanın doğusunda Arafat Dağı, kuzeyinde ise Cebel-i Rahme bulunmaktadır. Arafat kelimesi,
manası “tanıma, bilme, anlama, güzel koku” olan Arapça bir kelimeden türemiştir. Ayrıca kaynaklarda
Hz. Adem ile Havva’nın cennetten çıkarılıp dünyaya gönderildikten sonra Arafat’ta buluştukları; Hz.
Cebrail’in Hz. İbrahim’e Hac ibadetini nerelerde ve nasıl yapılacağını öğretirken Arafat’a geldiklerinde ona
“anladın mı?” manasına gelen “arefte” diyerek sorması, Hz. İbrahim’in de ona “areftü” şeklinde cevap
vermesinden dolayı buraya Arafat ya da Arefe denildiği belirtilmektedir. Arafat, dünyanın dört bir
yanından gelen hacıların, Kurban Bayramı arefesinde hac gereği olarak toplanıp vakfeye durdukları,
birbirleriyle tanıştıkları ve günahları için Cenab-ı Haktan af ve mağfiret diledikleri mübarek bir mekândır.
Hacc ibadetinde Arafat’ın yeri ve önemi hakkında peygamberimiz “Hac Arafat’tır” buyurmaktadır.
aSYa:
Dünyayı teşkil eden beş kıt’anın en büyüğü olan Asya kıt’ası, aynı zamanda insanlık
tarihinin de başladığı yerdir. Bu eski kıt’ada medeniyetler kurulmuş, medeniyetler yıkılmıştır. En
önemli yönü ise bütün dinlerin bu kıt’ada ortaya çıkmasıdır. Mukaddes mekânların ve şehirlerin yer
aldığı ülkelerin hemen hemen hepsi Asya’da bulunmaktadır.
aVruPa:
Beş kıt’anın yüzölçümü bakımından en küçüğü. Ancak fikir, kültür, siyaset ve
medeniyet mefhumları açısından en önde gelenidir. Özellikle yeni Türkiye Cumhuriyetinin fikir, kültür,
siyaset ve ekonomisi bakımından çok önemlidir. 1900’ların ortalarından itibaren Türk insanı Avrupa’ya
adım atmış ve giderek varlığını gösterir hale gelmiştir. Şu anda Müslümanlık, Avrupa’nın pek çok
ülkesinde resmî din olarak tanınmakta; pek çok Avrupa kuruluşu ve önemli kişileri de İslâmiyetle
yakından ilgilenmektedir. Bediüzzaman’ın, “Avrupa İslâma hamiledir” ifadesi de yerini bulmaktadır.
aVuSTurYa:
Denize kıyısı olmayan bir Avrupa ülkesidir. Federal cumhuriyet rejimi ile yönetilen
ülkenin başşehri Viyana’dır. 2. Dünya Savaşında Hitler tarafından Almanya’ya katılan Avusturya, ABD,
Rusya, İngiltere ve Fransa güçleriyle işgal edilmiş,1955 yılında hiç bir devletle birlik yapmama şartıyla
bağımsızlığı tanınmıştır. Son sayımlara göre 8.150.835 kişi olan ülke nüfusunun çoğu Almanca
konuşmaktadır. Dini Katolik olan Avusturya’da 1979 resmî din olarak kabul edilen İslâmiyet hızla
yayılmaktadır. Avusturya’da yıllık sıcaklık farkının fazla olduğu karasal bir iklimi vardır. Ülkenin %
40’nın ormanlarla kaplıdır. Alp Dağları batıdan doğuya üç sıra halinde uzanmaktadır.
aYaSoFYa CaMİİ:
Mimarisi, ihtişamı, büyüklüğü ve işlevselliği yönünden ilk ve son ünik
uygulama olarak görülen Ayasofya; Osmanlı camilerine fikir bazında da olsa esin kaynağı olan,
doğu-batı sentezinin bir ürünüdür. Bu eser dünya mimarlık tarihinin günümüze kadar ayakta kalmış
en önemli anıtları arasında yer almaktadır. Bu nedenle, Ayasofya, tarihî geçmişinin yanı sıra, mimarisi,
mozaikleri ve Türk çağı yapıları ile yüzyıllar boyunca tüm insanlığın ilgisini çekmiştir. Ayasofya 916 yıl
kilise, 481 yıl cami olmuştur; 1935’den bu yana müze olarak tarihî işlevini sürdürmektedir.
- B -
BaĞDaT:
Irak’ın başkentidir. Şehir Dicle Irmağının iki yakasında yer alır. Tarihte, Babiller ve
Sasaniler gibi pek çok medeniyete başkentlik yaptı. İklimin mutedil ve ticarî yolların üzerinde olması
şehri her zaman cazip kılmıştır. Bağdat Harun Reşit döneminde refahın doruğuna ulaştı. 1534 yılında
Kanunî Sultan Süleyman tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. 1. Dünya Şavaşında İngilizlerin
işgaline uğrayan Bağdat 1921’de kurulan bağımsız Irak Krallığının başkenti oldu. Krallığın 1958’de
yıkılmasından sonra kurulan Irak Cumhuriyetinin de başkentliği devam etmektedir.
Şualar | 1295 |
Y
er
B
ilgileri