NUH (
AS
):
Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen peygamberlerden olan Hz. Nuh, insanlığın ikinci atasıdır. Kırk
yaşına gelince sapıklığı had safhaya gelmiş olan kavmini imana davetle görevlendirilmiştir. Ancak kav-
minden çok az kimse iman etmiştir. Kavminin çoğunluğunun kendini dinlememesi ve sapıklıklarının
daha da artması üzerine Nuh Tufanı olarak bilinen hâdise meydana gelmiş, dünyayı kaplayan bu su
tufanı ile Hz Nuh’a iman etmeyenler helâk olmuştur. İman edenler ise Hz. Nuh’un Allah’ın emriyle yap-
mış olduğu gemiye binerek kurtulmuşlardır. Hz. Nuh, ayrıca gemiye, yeryüzündeki hayvanlardan da
birer çift almıştır. Hz. Nuh’un 1050 sene yaşadığı ve 950 sene peygamberlik yaptığı rivayet edilmekte-
dir.
— Ö —
ÖMER
(
RA
)
:
Müslümanların ikinci halifesidir. Sahabenin en büyüklerinden olan Hz. Ömer, Aşere-i Mü-
beşşere’dendir, yani hayatlarında iken cennetle müjdelenen Sahabelerdendir. Hz. Muhammed, kırkıncı
kişi olarak İslâma giren Hz. Ömer’e, hak ile bâtılı birbirinden ayırt eden manasına gelen “Faruk” ünva-
nını verdi. Hz. Ömer, Allah ve Resulullah sevgisinde, cömertlikte, tevazuda, idarecilikte, ilimde, ibadette,
hulâsa bütün güzel hasletlerde zirvede olan bir Sahabedir. İslâmın ikinci halifesi olan Hz. Ömer devrin-
de İslâm toprakları bir hayli genişlemiştir. Irak, Suriye, Mısır ve İran toprakları bir baştan bir başa
fethedildi. Medine’de temeli atılan küçük İslâm devleti onun devrinde büyük bir devlet oldu. Hz. Ömer
idaresinin temelinde adalet vardı. Memurlarını ve valilerini halktan soruştururdu. Halkın içinde dolaşa-
rak ihtiyaç sahiplerini araştırırdı. Gayrimüslimlerin hakkını korurdu. Devletin malına karşı hassastı.
Yaklaşık on bir sene halifelik yapan Hz. Ömer, altmış üç yaşında iken şehit edildi.
ÖMER HAYYAM:
İsminin tamamı Gıyaseddin Ebu’l-Feth b. Ibrahim el-Hayyam’dır. İranlı olan Ömer
Hayyam 1048 yılında Horasan’da doğdu 1122 yılında öldü. Selçuklu hükümdarı Melikşah zamanında
yaşadı. Daha çok şair olarak bilinen Ömer Hayyam aynı zamanda büyük bir filozof, matamatikçi ve as-
tronomi bilginiydi. Yaşadığı dönemde ve ülkesinde yaptığı bilimsel çalışmalarla ün yapmışsa da daha
çok rubaileriyle meşhur olmuştur. Şiirlerini farsça yazmıştır. Şiirlerinde genellikle insanın tabiat karşı-
sındaki acizliği, hayatın ve ölümün manası gibi felsefi konuları işleyen Ömer Hayyam aşk, şarap ve
kadın tasvirlerine de sıkça yer vermiştir. Dünyanın fani güzelliklerinin keyfinin çıkarılmasını ve nefsa-
ni arzuların tatminini öneren Hayyam Hedonizm olarak bilinen ‘haz felsefesi’ ne sahipti.
— R —
RÜSTEM-İ SİSTANÎ:
Zaloğlu Rüstem diye de bilinen, savaşlarda gösterdiği cesaret, güçlülük ve yiğit-
lik özellikleriyle efsaneleştirilen bir kahramandır. Tarihî vak’a olarak, gerçekten böyle bir şahsın yaşayıp
yaşamadığı bilinmemektedir. İran edebiyatındaki mübalâğa unsurunun ortaya çıkardığı ve bir toplu-
luğun kahramanlıklarının tek bir şahısta gösterildiği bir olgu olarak kabul edilmektedir.
— S —
SAİD NURSÎ:
Bakınız BEDİÜZZAMAN SAİD NURSÎ
SA’D-I TAFTAZANÎ:
(1322-1395) Belâgat, mantık, matematik, kelâm, fıkıh ve diğer ilimlerde tanın-
mış bir âlim olup Şark ve İslâm dünyası medreselerinde okunan birçok kitabın müellefidir. Hicrî 722’de
(1332) Horasan’da büyük bir kasaba olan Taftazan’da doğdu. Hicrî 797 (1395) yılında vefat etti. Taftaza-
nî hem Şafii, hem de Hanefi fıkhı hakkında eserler vermiştir. Eserleri: Şerhü’l-Tasrifü’l-İzzi. (Sa’diya) 2.
İrşad; Mutavval; Muhtasarü’l-Maani; Şerhü’l Kısım el-Salis mine’l-Miftah; Şerhü’l-Şemsiya; Makasid; Tah-
zibü’l-Mantık ve’l-Kelam; Şerhü’l-Akaid el-Nasafiya; Talvih ila Keşf hakaikü’l-Tankih; Miftah.
SATİH:
Peygamberimizin doğumundan önce Arabistan’da yaşayan, kehanetleriyle meşhur Arab kâ-
hini. Satih devamlı yatak üzerinde yatan ve yer değiştireceği zaman halı gibi yuvarlanan kemik ve
adaleden mahrum, hilkat garibesi bir insandı. Bu yüzden kendisine “organlarınn zayıflığından dolayı
ayağı kalkamayan” manasına gelen satih deniliyordu. Satih kendisine sorulan bir rüya hakkında yap-
tığı yorumda Peygamberimizin geleceğini önceden haber vermişti.
SÖZLER | 1295 |
Ş
AHIS
B
İLGİLERİ