Büveyhîleri mağlup etti ve Irak’ın önemli bir bölümünü topraklarına kattı. Ancak, iktidarının sonuna
doğru, Türkmenlerin Amu-Derya’yı geçmeleri ve Horasan’a yerleşmelerine izin vermesi, sonraki dö-
nemde devleti için büyük sıkıntılara vesile oldu. Çok büyük başarılara imza atıp devletine parlak dönem
yaşatan Sultan 1030 tarihinde Gazne’de vefat etti. Öldüğü zaman devletinin sınırları batıda Azerbey-
can’a, doğuda Hindistan’ın Ganj vadisine, Harezm’den Hint Okyanusu sahillerine kadar uzanıyordu.
Kalabalık ordusunu binlerce kilometrelik sahada, her hangi bir sızıltıya meydan vermeden sevk ve ida-
re etme başarısını gösteren Sultan Mahmud, coğrafî konumu ve iklim şartlarına uygun muharebe
tekniklerini tatbik etti. Askerî sınıflar yetiştirmede büyük bir maharet gösterdi. Sultan Mahmud, ilim
adamlarına büyük değer verdi ve bir çoğunu himayesine aldı. Harezm’i ele geçirdikten sonra meşhur
Ebu Reyhan el-Birunî’yi Gazne’ye getirtti. Birunî, Sultanın Hindistan’a yaptığı seferlere katılma şansını
elde etti. Birunî, bu seferler neticesinde Hindistan hakkında edinmiş olduğu muhtelif konulara ait bil-
gileri kaleme aldı ve Tahkik Mali’l-Hind adlı büyük eserini vücuda getirdi. Hindistan’ın dinî, ilmî yapısı
ve coğrafyası hakkındaki çok önemli bilgilere bu eserinde geniş yer ayırdı. Ayrıca Birunî’nin hocalarıy-
la beraber, ünlü hekim ve filozof olan Ebü’l-Hayr İbnü’l-Hammar’ı da başkentine getirdi. Diğer taraftan
tarih yazıcılığı açısından da parlak bir dönem yaşandı. Mimarî faaliyetlere de büyük önem veren Sul-
tan Mahmud, halkın istifadesine sunulan çarşı, köprü, su yolu kemerleri gibi eserlerin inşa edilmesini
sağladı. Çok sayıda cami yaptırdı. Allah’tan korkan, zeki, cesur, ileri görüşlü, ihtiyatlı ve adil bir hüküm-
dar olarak tanındı. Adaleti sağlamada gösterdiği titizliğe, Nizamülmülk’ün Siyasetname adlı eserinde
kayıtlı bir hadisede oğlunu yargılamaktan çekinmemesi örnek olarak gösterilmektedir (Doğuştan Gü-
nümüze İslâm Tarihi, Çağ Yay., 6. C., İstanbul 1987, s. 256).
SÜFYAN:
Ahir zamanda geleceği ve ümmetin karanlık günler yaşamasına sebep olacağı sahih ha-
dislerde bildirilen dehşetli, dinsiz ve münafık şahıs.
SIDDIK SÜLEYMAN:
Sıddık Süleyman Kervancı 1898 yılında Barla’da doğdu. 1965 yılında Barla’da
vefat etti. Kabri de Barla’dadır. Üstat 1926 yılında Barla’ya sürgün edildiğinde onunla tanıştı . Üstat Bar-
la’da kaldığı sekiz yıl boyunca ona sadakatle hizmet ettiği için “sıddık” ünvanını aldı. Uzun yıllar Nurlar
için çalıştı. Güzel hattıyla Nurları yazdı. Risale-i Nur’dan 28. Söz olan “Cennet Bahsi” onun bahçesinde
yazıldı. Bu bahçe Risale-i Nur’da Cennet Bahçesi diye geçer. Sıddık Süleyman’ın Risale-i Nur’da fikir ve
hislerine ait birçok mektubu bulunmaktadır.
SÜFYAN İBNİ UYEYNE (725-813):
Tabiînin önde gelen hadis ve tefsir âlimlerindendir. Kûfe’de doğ-
du. Henüz dört yaşındayken Kur’ân-ı Kerîm’i ezberledi. Yedi yaşlarında hadis yazmaya başladı. Süfyan
bin Uyeyne, Kûfe’den Mekke’ye gelerek yerleşti ve vefatına kadar orada kaldı. Pek çok âlimler yetiş-
tirdi. İmam-ı Şafiî onun talebelerindendir. Hadis ve tefsir ilimlerine dair kitaplar telif etmiştir. Bunlardan
ikisi, el-Tefsir ve el-Cami’dir.
SÜLEYMAN (
AS
):
Kur’an-ı Kerîm’de adı geçen peygamberlerden olan Hz. Süleyman, İsrailoğullarına
peygamber olarak gönderilmiştir. Hz. Davut’un oğlu olup onun saltanat ve peygamberliğine vâris kılın-
mıştır. Hz. Süleyman kırk sene hem peygamberlik yapmış, hem de devleti idare etmiştir.
Beytü’l-Makdis’i (Mescid-i Aksa) yaptıran Hz. Süleyman’ın cinleri ve hayvanları emrinde çalıştırdığı ve
insan, hayvan ve cinlerden oluşan muhteşem bir ordusunun bulunduğu bilinenler arasındadır. Hz. Sü-
leyman’ın Saba Melikesi Belkıs’ı dinine davet etmesi üzerine Belkıs, kavmiyle birlikte iman etmiştir.
Ş
AHIS
B
İLGİLERİ
| 1298 | SÖZLER