Sözler - page 1166

İki kavs-i mevhume tinnîn yâd edilmiş, hayalî bir teş-
bihle isim müsemma olmuş. Tinnîn ise yılandır.
• • •
MÜBALÂĞA ZEMM-İ ZIMNÎDİR
Hangi şeyi vasfetsen, olduğu gibi vasfet. Medhin mü-
balâğası bence zemm-i zımnîdir.
İhsan-ı İlâhîden fazla ihsan, ihsan değildir...
• • •
ŞÖHRET ZALİMEDİR
Şöhret bir müstebittir; sahibine mal eder başkasının
malını. Meşhur Hoca Nasreddin, letaifi içinde, zekâtı asıl
malı.
(HÂŞİYE)
Rüstem-i Sistanî, onun hayal şanı, garet etti bir asır
mefahir-i İran’ı. Gasp ve garetle şişti, o namdar hayalî,
hurafata karıştı, attı nev-i insanı.
• • •
DİN İLE HAYAT KABİL-İ TEFRİK OLDUĞUNU ZANNEDENLER
FELÂKETE SEBEPTİRLER
Şu Jön Türkün hatası: Bilmedi o, bizdeki din hayatın
esası; millet ve İslâmiyet ayrı ayrı zannetti.
Medeniyet müstemir, müstevli vehmeyledi; saadet-i ha-
yatı içinde görüyordu. Şimdi zaman gösterdi:
HAŞİYE:
Yani, onda biri.
asıl:
esas, kendisine ait olan.
asır:
yüzyıl.
esas:
temel, olmazsa olmazı.
garet etme:
yağma etme, yutma,
sahiplenme.
gasp:
zorla alma.
haşiye:
dipnot.
hayal şan:
hayalde büyütülen
şöhret.
hurafat:
batıl inançlar, mitoloji.
ihsan:
ikram, bağış.
ihsan-ı İlâhî:
Allah’ın vergisi.
isim:
ad, ünvan.
İslâmiyet:
İslâm dini.
işaret-i gaybiye:
geleceğe işaret
etme.
Jön Türk:
yeni Türk, Avrupalılaş-
ma hayranı olan Türkler.
kabil-i tefrik:
ayırma imkânı.
kavs-i mevhume:
hayalî yay, yö-
rünge.
letaif:
fıkra, nükte.
medeniyet:
aklın ürünü olan, ha-
yata geçirilen kültür ve sanat, ge-
lişmişlik.
medih:
övgü.
mefahir-i İran:
İran’ın övündüğü
tüm kahramanca olaylar.
meşhur:
herkesçe tanınan, bili-
nen.
millet:
aynı dine ve dile men-
sup topluluk.
muzır:
zararlı.
mübalâğa:
abartma.
müsemma:
asıl yerine geçen
benzetme ismi. benzetme
için verilen isim gerçek isim
olmuş.
müstebit:
baskıcı, zorlayıcı,
zorba.
müstemir:
devamlı.
müstevli:
her yere yayılmış.
namdar hayalî:
ünlü hayalî
kahraman.
nev-i insan:
insanlık, insanlık
türü.
Rüstem-i Sistanî:
İranlıların
millî kahramanı.
saadet-i hayat:
hayatın mut-
luluğu.
sekerat:
ölüm anı.
sistem:
mantık bütünlüğü
içindeki fikir ve prensipler bü-
tünü.
şöhret:
meşhur olma, her-
kesçe tanınma, bilinme.
tecrübe-i kat’iye:
kesin tec-
rübe.
teşbih:
benzetme.
tinnîn:
iki büyük yılan.
vasfetmek:
nitelemek, özelli-
ğini ifade etmek.
vehmeylemek:
hayal etmek,
esassız, gerçek dışı hayallere
kapılmak.
yâd edilme:
anılma, isimlen-
dirilme.
zalime:
haksızlık ve zulme
sebep.
zannetmek:
sanmak.
zekât:
kırkta bir.
zem:
yerme, kötüleme.
zemm-i zımnî:
gizli kötüle-
me, ayıplama.
zımnî:
gizli.
L
EMAAT
| 1166 | SÖZLER
1...,1156,1157,1158,1159,1160,1161,1162,1163,1164,1165 1167,1168,1169,1170,1171,1172,1173,1174,1175,1176,...1482
Powered by FlippingBook