Mesnevi-i Nuriye - page 392

İkincisi, sıfat-ı iradeden gelen ve evamir-i tekviniye
tesmiye edilen şeriat-ı fıtriyedir ki, bütün kâinatta cari
olan kavanin-i âdâtullahın muhassalasından ibarettir.
evvelki şeriat nasıl kavanin-i akliyeden ibarettir; tabiat
denilen ikinci şeriat dahi mecmu-i kavanin-i itibariyeden
ibarettir, sıfat-ı kudretin hassası olan tesir ve icada malik
değillerdir.
sabıkan, sırr-ı tevhid beyanında demiştik: Her şey,
her şeyle bağlıdır. Bir şey, her şeysiz yapılmaz. Bir şeyi
halk eden, her şeyi halk etmiştir. öyle ise, bir şeyi ya-
pan,
Vahid, Ehad, Ferd, Samed
olmak zarurîdir.
Şu ehl-i dalâletin gösterdikleri esbab-ı tabiiye, hem
müteaddit, hem birbirinden haberi yok, hem kör; iki
elinde iki kör olan tesadüf-i âmâ ve ittifakıyet-i avranın
eline vermiştir.
(1)
n
¿ƒo
Ñn
©r
?n
j r
ºp
¡°p
Vr
ƒn
N ?/
a r
ºo
gr
Qn
P s
º o
K *G p
?o
b
Elhâsıl:
İkinci bürhanımız olan kitab-ı kebir-i kâinatta-
ki nazım ve nizam, intizam ve telifindeki i’caz, güneş gi-
bi gösteriyor ki, bir kudret-i gayr-i mütenahi, bir ilm-i lâ-
yetenahâ, bir irade-i ezeliyenin eserleridir.
Sual:
Nazım ve nizam-ı tamme ne ile sabittir?
Elcevap:
nev-i beşerin havas ve cevasisi hükmünde
olan fünun-i ekvan, istikra-i tamme ile o nizamı keşfet-
mişlerdir. Çünkü, her bir nev’e dair bir fen ya teşekkül
etmiş veya etmeye kabildir. Her bir fen, külliyet-i kaide
hasebiyle kendi nev’indeki nazım ve intizamı gösteriyor.
bürhan:
delil, ispat, hüccet.
cari:
cereyan eden, akan, işleyen.
cevasis:
araştırmacı.
ehad:
zatında ve sıfatlarında tek
ve yegâne olduğu her bir şeyde
görülen.
ehl-i dalâlet:
dalâlet ehli; yoldan
çıkanlar, azgın ve sapkın kimseler.
esbab-ı tabiiye:
tabiî, olağan se-
bepler.
evamir-i tekviniye:
yaratma içe-
ren emirler, varlığın yaratılışıyla il-
gili işler.
fen:
tecrübî, ispatla meydana gel-
miş ilimlere verilen genel ad.
Ferd:
tek ve yekta olan Allah.
fünun-i ekvan:
kâinata ait fenler,
ilimler.
halk:
yaratma, yoktan var etme.
hasebiyle:
dolayısıyla, yönüyle;
gereğince.
hassa:
bir kimseye has olan özel-
lik, nitelik veya tesir.
havas:
bilgin, ilim adamı.
i’caz:
mu’cizelik, insanların benze-
rini yapmaktan âciz kaldıkları şe-
yi yapmak.
ilm-i lâyetenahâ:
sonsuz ilim.
intizam:
düzenlilik, düzgünlük.
irade-i ezeliye:
zaman ve mekân-
la sınırlı olmayan Cenab-ı Hakkın
iradesi.
istikra-i tamme:
tam ve iyice in-
celeme, tetkik.
ittifakıyet-i avra:
şaşı gibi davra-
nan bileşim, birleşim ve karışım
olayları.
kabil:
olan, olabilir, mümkün, ihti-
mal dairesinde.
kavanin-i âdetullah:
âdetullah
kanunları, kâinatta işleyen İlâhî
kanunlar, yaratılış kanunları.
kavanin-i akliye:
akla, mantığa
dayalı kanunlar.
keşif:
gizli bir şeyi bulma, meyda-
na çıkarma.
kitab-ı kebir-i kâinat:
büyük kâi-
nat kitabı.
kudret-i gayr-i mütenahi:
sınırsız
güç, kuvvet.
külliyet-i kaide:
kaidenin, kuralın
genel oluşu, umumîliği.
mecmu-i kavanin-i itibariye:
gerçek kıymeti olmadığı hâlde
kıymetli kabul edilen ve varlıkları
farazî, izafî olup, başka şeylere kı-
yas edilerek varlığı bilinen kanun-
ların toplamı.
muhassala:
sonuç, toplam; elde
edilmiş olanların hepsi.
nazım ve nizam-ı tamme:
tam,
hassas düzen ve ölçülülük.
nazım:
sıra, tertip, düzen.
nev-i beşer:
insanoğlu, insanlar.
nevi:
tür, çeşit.
nizam:
düzen, tertip; düzgünlük.
sabıkan:
evvelce, önceden.
samed:
Cenab-ı Hakkın ‘her
şey kendisine muhtaç olduğu
hâlde, kendisi hiç bir şeye
muhtaç olmayan’ manasında-
ki ismi.
şeriat:
kurallar ve kanunlar.
şeriat-ı fıtriye:
kâinatta düze-
ni ve ahengi sağlayan, bütün
varlıkların uymak zorunda ol-
duğu kanun ve kuralların ta-
mamı.
sıfat-ı irade:
irade sıfatı, Ce-
nab-ı Hakkın emir ve iradesini
bildiren, gösteren hâl ve key-
fiyet.
sıfat-ı kudret:
Allah’ın her şe-
ye gücü yeterli oluş sıfatı.
sırr-ı tevhid:
Allah’ın birliği
hususu.
tabiat:
görünen tüm yaratık-
ların tâbi olduğu kural ve ka-
nunların tümü.
tesadüf-i âmâ:
kör rastlantı;
sadece maddesel yönü olan,
mana yönü kör olan tesadüf.
teşekkül:
kurulma, oluşma,
şekillenme.
tesmiye:
isimlendirme, ad
verme.
vahid:
her bir şeyin, zatında
ve sıfatlarında tek ve yegâne
olduğunu gösterdiği.
zarurî:
zorunlu.
1.
De ki: “Kitabı indiren Allah’tır” Sonra da onları daldıkları batakta bırak, oyalanadursunlar.
(En’am Suresi: 91.)
n
okTa
| 392 | Mesnevî-i nuriye
1...,382,383,384,385,386,387,388,389,390,391 393,394,395,396,397,398,399,400,401,402,...528
Powered by FlippingBook