Mektubat - page 618

ve kavileri, insanların bir kısmını abd ve memlûk ittihaz
edip hayvan derecesine indirmişler.
sonra bu memlûklar dahi bir intibaha düşüp gayrete
gelerek, o devri esir devrine çevirmişler; yani, memlûki-
yetten kurtulup, fakat
(1)
p
Öp
dÉn
¨r
?p
d o
ºr
µ`o
ër
dn
G
olan zalim düstu-
ruyla yine insanların kavileri zayıflarına esir muamelesi
yapmışlar.
sonra, ‹htilâl-i kebir gibi çok inkılâplarla, o devir de
ecir devrine inkılâp etmiş. Yani, zenginler olan havas ta-
bakası, avamı ve fukarayı ücret mukabilinde hizmetkâr
ittihaz etmesi, yani sermaye sahipleri ehl-i sa’yi ve ame-
leyi küçük bir ücrete mukabil istihdam etmeleridir.
Bu devirde suiistimalât o dereceye vardı ki, bir serma-
yedar, kendi yerinde oturup, bankalar vasıtasıyla bir
günde bir milyon kazandığı hâlde; bir bîçare amele, sa-
bahtan akşama kadar, tahtelarz madenlerde çalışıp, kut-
i lâyemut derecesinde, on kuruşluk bir ücret kazanıyor.
Şu hâl, müthiş bir kin, bir iğbirar verdi ki, avam tabaka-
sı havassa ilân-ı isyan etti. Şu asrın tabiriyle, sosyalistlik,
Bolşeviklik suretinde, evvel rusya’yı zirüzeber edip ge-
çen Harb-i Umumîden istifade ederek, her yerde kök
saldılar. Şu bolşevizmin perdesi altındaki kıyam-ı avam,
havassa karşı bir kin ve bir tezyif fikrini verdiğinden, bü-
yüklere ve havassa ait medar-ı şeref her şeyi kırmak için
bir cesaret vermiş.
abd:
köle.
amele:
işçi, ırgat.
asır:
yüzyıl, çağ.
avam:
halk.
bîçare:
çaresiz, zavallı.
bolşevik:
Rus komünistlerinin Le-
nin’i tutan kesimi, Rus komünisti.
bolşevizm:
Lenin tarafından ge-
liştirilen komünist nazariye ve
uygulama, ihtilâl yoluyla prole-
tarya iktidarı kurma taraftarlığı,
Bolşeviklik, hürriyet adına bütün
insanî değerleri tahribe yönele-
rek, hiçbir kanun, ölçü, değer ta-
nımaksızın sosyalist hedeflere
varmayı benimseyen görüş.
devir:
zaman, dönem.
düstur:
kanun, kural, prensip,
esas.
ecir:
ücretle çalışan, ücretli, işçi.
ehl-i sa’y ve amele:
emekçi ve
işçiler.
esir devri:
fert ve toplumsal sö-
mürgecilik dönemi.
evvel:
önce.
fukara:
fakirler, yoksullar.
gayret:
çalışma, çabalama.
Harb-i umumî:
Birinci Dünya Sa-
vaşı.
havas:
üst tabaka, zenginler sını-
fı.
hizmetkâr:
hizmetçi.
hüküm:
karar vermek.
iğbirar:
gücenme, kırılma, darıl-
ma.
‹htilâl-i kebir:
Büyük Fransız ‹hti-
lâli.
ilân-ı isyan:
ayaklanma ilânı, is-
yan ettiğini bildirme.
inkılâp:
değişim, dönüşüm.
intibah:
uyanıklık, uyanma.
istifade:
faydalanma, yararlan-
ma.
istihdam:
hizmet ettirme.
ittihaz:
edinme, kabul etme.
kavi:
kuvvetli, güçlü.
kin:
gizli düşmanlık.
kut-i lâyemut:
ölmeyecek
kadar alınan yiyecek.
kıyam-ı avam:
halk ayaklan-
ması.
medar-ı şeref:
şeref sebebi.
memlûk:
köle.
memlûkiyet:
kölelik.
muamele:
davranma, davra-
nış.
mukabil:
karşılık.
sermaye:
ana para.
sermayedar:
kapitalist, yatı-
rımcı.
sosyalist:
sosyalizm yanlısı,
üretim araçlarının ferdi ol-
maktan çıkarılıp kamuya ma-
ledilmesini ve gelir paylaşı-
mın düzenlenmesi esaslarına
dayanan sisteme taraftar
olan.
suiistimalât:
kötüye kullan-
malar.
suret:
biçim, tarz, şekil.
tabaka:
topluluk, sınıf, zümre.
tabir:
ifade, deyim.
tahtelarz:
yeraltı.
tezyif:
küçük düşürme, haka-
ret.
vasıta:
aracı, aracılık.
zaif:
zayıf, güçsüz.
zalim:
acımasız, merhamet-
siz.
zirüzeber:
alt üst etme.
1.
Galip olan hükmeder.
Y
irmi
S
ekizinci
m
ekTup
| 618 | Mektubat
1...,608,609,610,611,612,613,614,615,616,617 619,620,621,622,623,624,625,626,627,628,...1086
Powered by FlippingBook