YirminciMektup
(2)
/
?p
ór
ªn
ë
p
H
o
íp
q
Ñ°n
ùo
j s
’p
G m
Ar
?n
T r
øp
e r
¿p
Gn
h
|}
(1)
o
¬n
fÉn
ër
Ñ°o
S /
¬p
ª°r
SÉp
H
W
o
â«
p
ªo
jn
h»
p
«r
ëo
j o
ór
ªn
?r
G o
¬n
dn
h o
?r
?o
Ÿr
G o
¬n
d o
¬n
d n
?j
p
ôn
°T n
’ o
?n
ór
Mn
h *G s
’p
G n
¬ '
dp
G n
B’
(3)
o
Ò°
p
ün
Ÿr
G p
¬r
«n
dp
Gn
h l
ôj
p
ón
b m
A r
?n
T pq
?o
c '
¤n
Y n
ƒo
gn
h o
ôr
«n
ÿr
G p
?p
ó n
«p
H o
äƒ o
ª n
j n
’ w
»n
Mn
ƒo
gn
h
S
ABAH VE AKŞAM
namazındansonratekrarıpek
çokfaziletibulunan
(4)
vebirrivayet-isahihadaİsm-i
Azammertebesinitaşıyan
(5)
şucümle-itevhidiyeninon
birkelimesivar.Herbirkelimesinde,hembirermüjde
vebeşaret,hembirermertebe-itevhid-irububiyet,hem
birİsm-i Azamnoktasındabirkibriya-ivahdetvebirke-
mal-ivahdaniyetvardır.Bubüyükveulvîhakikatlerin
izahınısairSözlerehavaleedip,birvaadebinaen,şim-
dilikmücmelbirhulâsasuretindeikiMakam,birMukad-
dimeileonabirfihristeyapacağız.
Mukaddime
kat’iyen bil ki, hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en
yüce neticesi iman-ı billâhtır. Ve insaniyetin en âlî merte-
besi ve beşeriyetin en büyük makamı, iman-ı billâh için-
deki marifetullahtır. Cin ve insin en parlak saadeti ve
âlî mertebe:
yüce mertebe, yük-
sek derece.
bâkî âlem:
ebedî, sonsuz, sürekli
ve kalıcı olan âlem.
beşaret:
müjde, sevindirici haber.
beşeriyet:
insanlık.
cümle-i tevhidiye:
Allah’ın birli-
ğiyle ilgili cümle.
ebed:
sonu olmayan gelecek za-
man, sonsuzluk, daîmilik.
ebedî:
varlığının sonu olmayan.
ezel:
başlangıcı olmayan geçmiş
zaman, öncesizlik.
ezelî:
varlığının başlangıcı olma-
yan.
fihriste:
liste.
fıtrat:
yaratılış.
gaye:
maksat, hedef; netice.
hamd:
methetme, övme.
havale etme:
bırakma, bir işi ve-
ya bir şeyi başka birine bırakma.
hilkat:
yaratılış.
hulâsa:
özet olarak.
iman-ı billâh:
Allah’a iman.
ins:
insan
İsm-i azam:
Cenab-ı Hakkın bin
bir isminden en büyük ve mana-
ca diğer isimleri kuşatmış olanı.
kemal-i vahdaniyet:
Allah’ın bir-
liğinin mükemmelliği.
kibriya-i vahdet:
Cenab-ı Allah’ın
birliğinin büyüklük ve azameti.
marifetullah:
Allah’ı bilme, isim
ve sıfatlarıyla tanıma.
mertebe-i tevhid-i rububiyet:
bü-
tün varlıkları terbiye ve idare edi-
ci olan Allah’ın birliğine inanma-
nın mertebesi, derecesi.
minnet:
iyiliğe karşı duyulan şü-
kür hissi.
mukaddime:
başlangıç, giriş.
mücmel:
kısa ve özet hâlinde.
mülk:
sahip olunan üzerinde ta-
sarruf hakkı bulunan şey; varlık.
Rahîm:
çok merhametli olan, esir-
geyen, koruyan, acıyan Allah.
rivayet-i sahiha:
Peygamberimiz-
den doğru olarak, sahih olarak
nakledilmiş hadisler.
saadet:
mutluluk.
suret:
biçim.
tenzih:
Allah’ı şanına lâyık olma-
yan şeylerden, her türlü eksik ve
noksandan uzak ve yüce tutma,
münezzeh sayma.
tesbih:
Allah’ı bütün kusur ve nok-
sanlardan uzak tutma, Cenab-ı
Hakkı şanına lâyık ifadelerle an-
ma.
ulvî:
yüksek, yüce.
vaat:
söz verme.
Y
irminci
m
ekTup
| 374 | Mektubat
1.
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
2.
Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsra Suresi: 44.)
3.
Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. • Allah’tan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur. O
birdir. Allah bir olur, ortağı yoktur. Mülk Onundur. Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü,
şükür ve minnet Ona mahsustur ve Ona lâyıktır. Hayatı veren ve devam ettiren yine Odur.
Ölümü de yaratan ve bâkî âleme alan da Odur. O ezelî ve ebedî hayat sahibidir. Her hayır
Onun elindedir; yapılan her hayrı da kaydeder ve karşılığını verir. Onun her şeye gücü ye-
ter ve hiçbir şey Ona ağır gelmez. Dönüş yalnız Onadır. (Buharî, Ezan: 155, Teheccüt: 21, Ci-
had: 133; Müslim, Zikir: 28, 30, 74, 75, 76, Vitir: 24, Cihad: 158; Tirmizî, Mevakit: 108, Hac: 104;
İbniMâce, Menasik: 34, Edep: 58, Dua: 10, 14, 16; EbuDavud, Menasik: 56; Darimî, Salât: 88,
90; Müsned, 1:47, 2:5, 3:320.)
4.
Müsned, 4:50, 5:415; Mecmaü’z-Zevaid, 10:107.
5.
İbniMâce, Dua: 9.
?
YirminciMektup, Bar-
la’da 1928’de Türkçe
olarak telif edilmiştir.