Kastamonu Lahikası - page 257

109
·
Aziz, SıddıkKardeşlerim!
Bu ramazan-ı şerifte afaka bakmamak ve dünyayı
unutmaya çok muhtaç olduğum hâlde, maatteessüf,
dünyaya ara sıra bakmaya bizi mecbur ediyorlar. İnşaal-
lah, bu bakmakta niyetimiz hizmet-i imaniye olduğun-
dan, o da bir nevi ibadet sayılır.
evet, size iliştikleri gibi, bize de ayrı ayrı suretlerde te-
cavüzlerini ihsas ediyorlar. Fakat, Cenab-ı Hakka şükür
ki, onların tecavüzleri, aksülamel nev’inde,
Risale-i
Nur
’un fütuhatına yardım ediyor. İstanbul’daki ihtiyar
adamın itirazı münasebetiyle kahraman nazif yazıyor ki,
o itiraz,
Risale-i Nur
’un İstanbul’da fütuhat yapmaya ve
parlamaya vesile oldu. Ve bize karşı başka cihetlerde kü-
çücük tecavüzler de öyle netice veriyor. Fakat şimdi, bî-
çare bazı hocaları ve sofuları
Risale-i Nur
’a karşı bir çe-
kinmek, bir soğukluk vermek için hiç hatıra gelmeyen bir
vesileyi bulmuşlar. Şöyle ki:
diyorlar:
“Said, yanında başka kitapları bulundurmu-
yor, demek onları beğenmiyor. Ve İmam-ı Gazalî’yi de
(
RA
)
tam beğenmiyor ki, eserlerini yanına getirmiyor.”
İşte bu acip, manasız sözlerle bir bulantı veriyorlar. Bu
nevi hileleri yapan, perde altında ehl-i zındıkadır; fakat,
safdil hocaları ve bazı sofuları vasıta yapıyorlar. Buna
karşı deriz ki:
K
astamonu
L
âhiKası
| 257 |
suret:
biçim, şekil, tarz.
şükür:
Allah’ın nimetlerine karşı
memnunluk gösterme, gerek dil
ile gerekse hal ile Allah’ı hamd
etme.
tecavüz:
saldırma, sınırını aşma.
vesile:
aracı, vasıta.
acip:
tuhaf, hayrette bırakan.
afak:
bütün dünya, gözle gö-
rülen âlem.
aksülamel:
tepki, reaksiyon.
aziz:
izzetli, muhterem, say-
gın.
bîçare:
çaresiz, zavallı.
cihet:
yön.
ehl-i zındıka:
dinsizler, inanç-
sızlar.
fütuhat:
zaferler, fetihler, ga-
libiyetler.
hile:
aldatmaya yönelik dü-
zen, desise.
hizmet-i imaniye:
iman ve
Kur’an hakikatlerinin ikna
edici ve ilmî delillerle anlaşıl-
masına hizmet etme.
ihsas:
hissetirme, sezdirme.
inşaallah:
‘Allah izin verirse’
manasında kullanılan bir dua.
itiraz:
kabul etmediğini belir-
tip karşı çıkma.
maatteessüf:
ne yazık ki,
üzülerek belirteyim ki.
münasebet:
vesile, -dan do-
layı.
nevi:
çeşit, tür.
ramazan-ı şerif:
mübarek,
şerefli Ramazan ayı.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin adı.
safdil:
saf gönüllü; hile, oyun
bilmeyen, kolay aldatılan.
sıddık:
çok doğru, dürüst,
hakkı ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
sofu:
tasavvuf ehli, manevî
kemalât yolunda nefsin bü-
tün isteklerini terk ederek,
dünyadan el-etek çeken.
1...,247,248,249,250,251,252,253,254,255,256 258,259,260,261,262,263,264,265,266,267,...478
Powered by FlippingBook