‡
107
·
(1)
o
¬o
JÉn
c
n
ôn
Hn
h $G o
án
ªr
Mn
Qn
h r
ºo
µ
r
«n
?n
Y o
?n
Ó°s
ùdn
G @ o
¬n
fÉn
ër
Ñ°o
S /
¬p
ª°r
SÉp
H
Aziz, SıddıkKardeşlerim!
Bu parça hem lâhikaya, hem i’caz-ı kur’ân’ın ahirine
yazılacak. Birkaç gün sonra, ehemmiyetli bir parçayı da
göndereceğiz.
Mübarek ramazanın, leyle-i kadir sırrıyla, seksen üç
sene bir ömr-i manevî kazandırması sırr-ı hikmetiyle ve
Risale-i Nur
’un şakirtlerindeki sırr-ı ihlâsla, tesanüt ve iş-
tirak-i a’mal-i uhrevî düsturuyla, her bir sadık şakirt o
fevkalâde manevî kazancı elde edeceğine gayet kuvvetli
bir delili budur ki: Bu daire içinde kırk bin, belki yüz bin
halis, hakikî mü’minlerin içinde hakikat-i leyle-i kadri
elde edecek bir-iki, on-yirmi değil, belki yüzlerin elde et-
mesi ihtimali kavîdir.
sırr-ı ihlâsla ve iştirak-i a’mal-i uhrevî düsturunun sır-
rıyla, biz ve siz bu hakikate müteveccihen, bu ramazan-ı
şerifte herbirimiz umumun hesabına ve umum arkadaş-
ları içinde kendini farz edip,
nun
-i mütekellim-i maal-
gayrı, yani daima
r
?n
©r
Ln
h @ Én
fp
ór
gGn
h @ Én
æ`r
? u
an
hn
h @ Én
æn
dr
ôp
Ør
ZGn
h @ Én
æ`r
ªn
Mr
Qp
G @ Én
`fr
ôp
Ln
G
(2)
m
ôr
¡n
°T p
?r
dn
G r
øp
e Én
æ`u
?n
M ?/
a Gk
ôr
«n
N n
¿É°n
†n
es
ôdG Gn
ò'
g ?/
a p
Qr
ón
?r
dG n
án
? r
«n
d
K
astamonu
L
âhiKası
| 255 |
iştirak-i a’mal-i uhreviye:
ahire-
te ait olan işlerdeki ortaklık, ahi-
retle ilgili amellere ortak olma.
kavi:
kuvvetli, güçlü.
Leyle-i Kadir:
Kadir Gecesi,
Kur’ân-ı Kerîm’in dünya semasına
nazil olduğu gece, Ramazan’ın 27.
gecesi.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
mübarek:
feyizli, bereketli, kutlu.
mü’min:
iman eden, inanan.
müteveccihen:
teveccüh ederek,
yönelerek.
nun-i mütekellim-i maalgayr:
konuşan kimseyi de içine alan ve
fiil ifade eden ‘nun’lu ifadeler, ke-
limeler.
ömr-i manevî:
dünyaya ait ol-
mayan, maddî olmayan ömür;
ahiret hayatı.
ramazan-ı şerif:
mübarek, şerefli
Ramazan ayı.
Risale-i nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
adı.
sadık:
sözünde, işinde doğru
olan, dostluğu ve bağlılığı içten
olan.
sıddık:
çok doğru, dürüst, hakkı
ve hakikati tereddütsüz kabulle-
nen.
sır:
gizli hakikat, bir şeyin dikkat
ve tecrübe ile anlaşılan en ince
yanı.
sır:
gizli hakikat.
sırr-ı hikmet:
hikmet sırrı, herke-
sin bilmediği gizli sebep.
sırr-ı ihlâs:
ihlas sırrı, samimiyet
ve doğruluğun sırrı.
şakirt:
talebe, öğrenci.
tesanüt:
dayanışma, birbirine da-
yanma ve destek olma.
umum:
bütün, herkes.
ahir:
son.
a’mal-i uhreviye:
ahirete ait
iş, hareket ve ibadetler.
aziz:
izzetli, muhterem, say-
gın.
delil:
bir davayı ispata yara-
yan şey, burhan.
düstur:
kaide, esas, prensip.
ehemmiyetli:
önemli.
farz:
bir netice elde etmek
için gerçek olarak kabul edi-
len bir tahminde bulunma.
fevkalâde:
olağanüstü.
gayet:
son derece.
hakikat:
gerçek, esas.
hakikat-i Leyle-i Kadir:
Kadir
Gecesinin esası, mahiyeti.
hakikî:
gerçek.
halis:
samimî, her amelini
yalnız Allah rızası için işleyen.
i’caz-ı Kur’ân:
Kur’ân’ın mu’-
cizeliği, yüksek ve erişilmez
ifadesi.
ihtimal:
olabilirlik.
1.
Her türlü kusur ve noksandan münezzeh olan Allah’ın adıyla. • Allah’ın rahmeti ve bere-
kâtı üzerinize olsun.
2.
Bizi koru. Bize merhamet et. Bizi bağışla. Bizi muvaffak kıl. Bizi hidayete erdir. Ve bu rama-
zandaki Leyle-i Kadri bizim hakkımızda bin aydan hayırlı eyle.