eğer hüzn-i yetimî veya şevk-i nefsanî verse, alet ha-
ramdır. değişir eşhasa göre; herkes birbirine benze-
mez.
ì@í
W
n
Ú/
?n
°Sr
ôo
ªr
dG p
óu
«°n
S '
¤n
Y o
Iƒ'
`?°s
üdGn
h n
Ú/
ªn
dÉn
©r
dG u
Ün
Q ! o
ór
ªn
ër
dn
G
(1)
n
Ú/
©n
ªr
Ln
G =/
¬p
Ñr
ën
°Un
h /
¬p
d'
G '
=¤n
Yn
h
TEVHidiNiKiBÜrHaN-IMuaZZaMI
VESurE-iiHLÂS’INBirNÜKTE-ii'CaZI
Şu kâinat tamamıyla bir bürhan-ı muazzamdır. lisan-ı
gayb, şahadetle müsebbihtir, muvahhiddir. evet, tev-
hid-i rahman’la, büyük bir sesle zakirdir ki:
(2)
n
ƒo
g s
’p
G n
¬'
dp
GB
n
’
Bütün zerrat-ı hüceyratı, bütün erkân ve azası birer lisan-ı
zakirdir; o büyük sesle beraber der ki:
n
ƒo
g s
’p
G n
¬'
dp
G B
n
’
o dillerde tenevvü var, o seslerde meratip var. Fakat, bir
noktada toplar onun zikri, onun savtı ki:
n
ƒo
g s
’p
G n
¬'
dp
G B
n
’
Bu bir lisan-ı ekberdir; büyük sesle eder zikri. Bütün ec-
zası, zerratı, küçücük sesleriyle, o bülend sesle beraber
der ki:
n
ƒo
g s
’p
G n
¬'
dp
G B
n
’
aza:
organlar, uzuvlar.
bülent:
yüksek, yüce.
bürhan-ı muazzam:
muazzam,
büyük delil, heybetli ve haşmetli
delil.
ecza:
cüz’ler, parçalar, kısımlar.
erkân:
rükünler, esaslar.
eşhas:
şahıslar, kimseler.
haram:
İslâmiyetçe yasaklanan
işler.
hüzn-i yetimî:
ümitsizlik aşıla-
yan, yetimâne hüzün.
kâinat:
evren; yaratılmış olan
şeylerin tamamı, bütün âlemler.
lisan-ı ekber:
en büyük dil.
lisan-ı gayp:
gaybın haberlerini
bildiren dil, ahiret ahvalini veya
bizce bilinmeyen gayp hükmün-
deki haberleri söyleyen, Kur’ân-ı
Kerîm.
lisan-ı zakir:
Allah’ı zikir ve tes-
bih eden diller.
meratip:
mertebeler, basamak-
lar.
muvahhid:
tevhit eden, Ce-
nab-ı Hakkın varlığına ve bir-
liğine inanan, Allah’ı birleyen.
müsebbih:
tesbih çeken,
sübhanallah diyen.
savt:
ses, sadâ.
şahadet:
gözle görülen şey-
ler, varlıklar, dünya.
şevk-i nefsanî:
nefse ait
şevk, nefsin hoşuna giden
tahrik edici şeyler.
tenevvü:
çeşitlenme, çeşit
çeşit olma, çeşitlilik.
tevhid:
Allah’ın bir olduğuna
inanma, birleme.
tevhid-i Rahman:
bütün
yarattıklarının ihtiyaç ve rızık-
larını şefkatle veren Allah’ın
birliği.
zakir:
zikreden, Allah’ı zikre-
derek dua eden.
zerrat:
zerreler, atomlar.
zerrat-ı hüceyrat:
hücrecik-
lerin zerreleri, atomları.
zikir:
Allah’ın adlarını anarak
dua etme, Allah’ı anma.
1.
Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd, Peygamberlerin Efendisi olan zata ve onun bütün Âl
ve Ashabına salât olsun.
2.
Ondan başka ilâh yoktur. (Kasas Suresi: 88.)
| 250 | K
astamonu
L
âhiKası