İman ve Küfür Muvazeneleri - page 224

Yirmi Dördüncü Lem’a
Tesettür Hakkındadır
W
s
øp
¡r
«n
?n
Y n
Ú/
f r
ó o
j n
Ú/
æp
er
D
ƒo
Ÿr
G p
ABɰn
ùp
fn
h n
?p
JÉn
æn
Hn
h n
?p
LGn
hr
Rn
’p
r
? o
b t
»p
Ñ s
ædG Én
¡ t
`jn
G BÉ` n
j
(1)
s
øp
¡p
Ñ«/
Hn
Ón
L r
øp
e
(ilâahir) ayeti, tesettürü emrediyor. Medeniyet-i sefihe
ise, kur’ân’ın bu hükmüne karşı muhalif gidiyor. teset-
türü fıtrî görmüyor, bir esarettir diyor.
(HaşİYe)
HaşİYe:
Mahkemeye karşı ve mahkemeyi susturan lâyiha-i temyizin
müdafaatından bir parça:
“Ben de Adliyenin mahkemesine derim ki: Bin üç yüz elli senede ve her
asırda üç yüz elli milyon insanların hayat-ı içtimaiyesinde en kudsî ve hakikî
ve hakikatli bir düstur-i İlâhîyi, üç yüz elli bin tefsirin tasdiklerine ve
ittifaklarına istinaden ve bin üç yüz elli sene zarfında geçmiş ecdadımızın
itikatlarına iktidaen tefsir eden bir adamı mahkûm eden haksız bir kararı,
elbette rûy-i zeminde adalet varsa, o kararı red ve bu hükmü
nakzedecektir.
adalet:
doğruluk, eşitlik.
adliye:
adalet yeri, mahkeme yeri.
asır:
yüzyıl.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
binaen:
dayanarak, -den dolayı.
düstur-i ilâhî:
İlâhî prensip, Al-
lah’ın emri, kuralı.
ecdat:
cetler, atalar.
ehemmiyet:
önem.
esaret:
esirlik, tutsaklık.
fıtrî:
tabiî, yaratılıştan.
hakikatli:
gerçekçi, asıl, esas olan.
haşiye:
dipnot.
hayat-i içtimaiye:
sosyal hayat,
toplum hayatı.
hüküm:
emir, buyruk; karar.
iktidaen:
uyarak, uyularak.
ilâ âhir:
sonuna kadar.
istinaden:
dayanarak.
itikat:
iman, inanç.
ittifak:
birlik hâlinde, beraberlik.
kudsî:
kutsal, temiz, arınmış, yüce.
kur’ân’ın hükmü:
Kur’ân’ın emri,
buyruğu.
lâyiha-i temyiz:
yerel mahkeme-
nin yargısını denetleyebilen yük-
sek mahkemeye gönderilen yazı.
lem’a:
parıltı, Güneş gibi parlayan.
mahkûm etmek:
ceza vermek,
kötü bir duruma sürüklemek.
medeniyet-i sefihe:
zevk ve eğ-
lenceye sevk edici Batı medeniye-
ti.
mesele:
önemli konu.
muhalif:
karşıt, zıt.
müdafaat:
savunmalar.
mü’min:
Allah’a iman eden,
inanan.
nakzetmek:
bozmak, yok
saymak.
nota:
bildiri, özlü düşünce.
Peygamber:
Allah’ın elçisi, ne-
bî, resul.
rahîm:
çok merhametli olan,
koruyan, acıyan, şefkat eden
Allah.
rahman:
rahmeti herkese ya-
yılan ve bütün yaratılmışların
rızıklarını ve geçim şekillerini
içine alan rahmetin sahibi Al-
lah.
red:
geri çevirme.
rûy-i zemin:
yeryüzü.
tasdik:
doğruluğunu kabul et-
me, onaylama.
tefsir:
yorum, açıklama.
tesettür:
örtünme.
zarfında:
içinde.
1.
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin hanımlarına söyle, evlerinden
çıktıklarında dış örtülerini üzerlerine alsınlar. (Ahzab Suresi: 59.)
Y
irmi
d
ördünCü
l
em
a
| 224 |
iMan ve küfür Muvazeneleri
]
YirmiDördüncüLem’a,
Isparta’da 1934’te Türk-
çe olarak telif edilmiştir.
1...,214,215,216,217,218,219,220,221,222,223 225,226,227,228,229,230,231,232,233,234,...412
Powered by FlippingBook