İzmir’de nurun teksirinde alâkalarını devam ettirecekleri-
ne dair mektubu hapishanede nurun küçük bir kahrama-
nı olan Bayram getirdi. Ve Ahmed Feyzi onunla bir mik-
tar zeytin ve zeytinyağı göndermiş. Ben Abdülmecid kar-
deşimin hediyesini kabul etmediğim hâlde, Ahmed Feyzi
kardeşimi daha ziyade kendime yakın gördüğümden, he-
diyesini kabule mecbur oldum. Fakat kaidem bozulma-
mak için o hediyeye mukabil benim hesabıma bir sözler
mecmuası, beş tane
Cevşenü’l-Kebir
, üç tane nazif’in
mektubunda yazdığı bana ait nüshalardan ve İstanbul’dan
size gelecek
Hizb-iNuriyeyi ona gönderiniz.
İki nurcu Ankara’ya gittiler. Hem Başvekil, hem dâ-
hiliye Vekili, hem Maarif Vekili lehimizdedir. Ve bize müj-
deli haber geldi. onun için beni merak etmeyiniz. Ben
gelen sıkıntıdan manevî sürur duyuyorum.
ì®í
Œ
2 8 1
œ
(1)
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
[Seyyid Salih’in mektubundan bir parçadır.]
Bu sene on beş talebe birlikte Hicaz’a gidecekler. Hi-
caz’da olan masraflarını da Hicaz almayacak. kendileri-
ne düşen masraf çok az bir şey olacak. dönüşlerinde sa-
lih ile bir iki arkadaşı, İran ve diğer hükûmetleri gezdik-
ten sonra pakistan’a İslâm gençlik konferansına aza ola-
rak gidecekler. Belki bunların yol masrafını hükûmet ve-
recek. Bu hususta emirlerinizi intizar ediyoruz.
Emirdağ Lâhikası – ıı | 593 |
ziyade:
çok, fazla.
alâka:
ilgi, ilişki, yakınlık.
aza:
üye.
başvekil:
başbakan.
Cevşenü’l-kebir:
büyük zırh
anlamındaki Hz. Muhammed
(asm) Efendimize vahiyle ge-
len, Esma-i Hüsna’yı içine alan
emsalsiz bir münacat ve ben-
zersiz bir dua.
dair:
alakalı, ilgili.
haber:
bilgi, bilgilendirme.
husus:
mevzu, konu.
intizar:
bekleme, gözleme.
kaide:
kural, esas, düstur.
leh:
fayda, taraf.
manevî:
iç âlemi, ruhen.
masraf:
bir iş görmek veya bir
şey almak için harcanan para.
mecmua:
kitap, eser.
merak:
endişe.
mukabil:
karşılık.
Nur:
Risale-i Nur, Risale-i Nur
hizmeti.
Nurcu:
Bediüzzaman Said Nur-
sî’nin eserlerine ve fikirlerine
taraftar olan, Risale-i Nur’ları
okuyup neşreden kimse.
nüsha:
kitap.
seyyid:
Hz. Muhammed’in
(asm) torunu Hz. Hasan’ın so-
yundan olan kimse; Hz. Mu-
hammed’in temiz soyundan
gelen kimse.
sürur:
sevinç, mutluluk.
talebe:
öğrenci.
teksir:
çoğaltma.
1.
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.