Œ
1
œ
(2)
/
?p
ór
ªn
ëp
H o
íu
Ñ°n
ùo
j s
’p
G rm
Ån
°T r
øp
e r
¿p
Gn
h
(1)
@ o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
(3)
Ék
ªp
FGn
O Gk
ón
Hn
G o
¬o
JÉn
cn
ôn
Hn
h$G o
án
ªr
Mn
Qn
h r
ºo
µ
r
«n
?n
Y o
?n
Ós
°ùdn
G
Emirdağ’dakikardeşlerime!
Benim hakkımda evham edenlere deyiniz ki:
“Biz hizmet ettiğimiz bu adamın yirmi senelik hayatı-
nın bütün mahrem ve gayr-i mahrem mektuplarını ve ki-
taplarını ve esrarını, hükûmet şiddetli taharriyatla elde
etti. dokuz ay, hem Isparta, hem denizli, hem Ankara
adliyeleri, tetkikten sonra, birtek gün cezayı, birtek tale-
besine vermeyi mucip bir madde –beş sandık kitapların-
da ve evraklarında– bulunmadı ki, hem Ankara ehl-i vu-
kufu, hem denizli Mahkemesi ittifakla beraatına karar
verdiler.
“Hem, bu zarurî işlerini ihtiyarlığına hürmeten gördü-
ğümüz adam, mahkemece dava etmiş ve bütün hazır ar-
kadaşlarını şahit gösterip tasdik ettirmiş ki: Yirmi sene-
dir hiçbir gazeteyi ve siyasî eserleri ne okumuş, ne sor-
muş, ne bahsetmiş; ve on senedir, hükümetin iki reisin-
den ve bir vali ve bir mebusundan başka hiçbir erkânı ve
büyük memurlarını bilmiyor ve tanımıyor ve tanımaya
merak etmemiş. Ve üç senedir Harb-i Umumîyi ne sor-
muş, ne bilmiş, ne merak etmiş, ne radyo dinlemiş. Ve
intişar eden yüz otuz telifatından, yirmi sene zarfında
Emirdağ Lâhikası – ı | 37 |
mebus:
milletvekili.
merak:
bir şeyi öğrenmek iste-
mek, çok şiddetli arzu, heves, düş-
künlük.
mucip:
icap eden, gerektiren.
reis:
başkan.
siyasî:
siyasetle ilgili, siyasete ait.
taharriyat:
araştırmalar, aramalar,
incelemeler, tahkik etmeler.
talebe:
öğrenci.
tasdik:
doğrulama, onaylama.
telifât:
telifler, kaleme alınan eser-
ler, yazılanlar.
tetkik:
dikkatle araştırma, ince-
leme.
zarfında:
süresince.
zarurî:
zorunlu.
adliye:
mahkeme, yargılama
işleriyle uğraşan daire.
beraat:
serbest kalma, suçsuz
bulunma, aklanma.
dava:
iddia, hak aramak mak-
sadıyla mahkemeye müracaat
etme.
ehl-i vukuf:
bir mesele hak-
kında bilgi ve yetki sahibi
olanlar, hâkimler.
erkân:
reisler, ileri gelenler.
esrar:
sırlar, gizli hakikatler.
evham:
vehimler, zanlar, ku-
runtular.
evrak:
işlem gören kâğıtlar.
gayr-i mahrem:
mahrem ol-
mayan, gizli ve özel olmayan.
harb-i Umumî:
genel harp,
umumî savaş; 1914-1918 yıl-
ları arasında cereyan eden Bi-
rinci Dünya Savaşı.
hizmet:
görev, vazife.
hürmeten:
hürmet olsun diye;
hürmet, saygı ve ikram mak-
sadıyla.
intişar:
yayılma, yaygınlaşma,
neşrolunma.
ittifak:
fikir birliği, söz birliği.
mahrem:
herkesçe bilinme-
mesi gereken, gizli.
1.
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
2.
Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsra Suresi: 44.)
3.
Allah’ın selâmı, rahmeti ve berekâtı ebedî olarak daima üzerinize olsun.