İkincikısımise:
1948-1949 Afyon Cezaevinde yirmi
ay mevkufen kalıp tahliyeden sonra tekrar emirdağ’ına
avdet edip orada bir müddet kaldıktan sonra, 1951 yı-
lında eskişehir’de iki ay ikameti müteakip, oradan da
GençlikRehberimahkemesi münasebetiyle iki defa İs-
tanbul’a gelip üçer ay İstanbul’da kaldığı 1952-1953 ta-
rihlerinde ve daha sonra yine emirdağ’ında iken talebe-
lerine yazdığı mektuplar ve mahkemelere ve davalara te-
mas eden meselelere dair müteaddit bahislerdir.
1953’ten sonra ikamet eylediği Isparta’da da ara sıra
yazdığı mektuplar da vardır. eskişehir, denizli ve Afyon
cezaevlerinde iken hapisteki talebelerine yazdığı pek kıy-
mettar hapishane mektupları ise, yine Müellif-i Muhte-
rem Hazret-i üstadın neşrini tensibiyle
Şualar
mecmu-
asında aynen neşredilmiştir. Bu lâhikalarda geçen tale-
belerin mektupları, nurlardan aldıkları feyz-i iman, ihlâs
ve sadakatlerini, şehamet-i imaniyelerini ifade ile üstad-
larına arz etmek ve teşekküratlarını bildirmekle, bu za-
manda zuhur eden bu ders-i kur’âniyenin muhatapları
olduklarını izhar ediyor ve risale-i nur’un hakkaniyetine
ve Hazret-i üstadın davasına birer şahit hükmünde bulu-
nuyor.
risale-i nur’un telifi ve neşriyle beraber bu lâhika
mektuplarının zuhuru, devamı ve neşri, bizzat Muhterem
Müellifi tarafından yapılması ve tensip edilmesi ve müte-
addit mektuplarda da bu lâhikaların kıymetini ifade bu-
yurmaları ve nazara vermeleri, herhalde bu lâhikaların
ehemmiyetini tebarüze kâfidir.
Emirdağ Lâhikası – ı | 31 |
neşir:
yayım, yayın.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
adı.
sadâkat:
bağlılık, doğruluk.
şehamet-i imanîye:
imandan ge-
len yiğitlik, imanın kazandırdığı
akla ve zekâya dayanan cesaret.
tahliye:
tutukluyu serbest bı-
rakma.
talebe:
öğrenci.
tebarüz:
belli olma, görünme, ba-
riz hâle gelme.
telif:
kitap yazma, eser ortaya
koyma.
tensip:
uygun görme, münasip
kılma, uygun bulma.
teşekkürat:
teşekkürler, minnet,
memnuniyt ve şükür ifade etme-
ler.
Üstad:
Bediüzzaman Said Nursî.
zuhur:
ortaya çıkma.
arz:
sunma.
avdet:
geri gelme, dönüş.
bahis:
konu.
bizzat:
kendisi, şahsen.
dair:
alakalı, ilgili.
dava:
yargı konusu, sav.
defa:
kere, kez, yol.
ders-i kur’âniye:
Kur’ân dersi,
Kur’ân’a ait ders.
ehemmiyet:
önem, değer,
kıymet.
feyz-i iman:
iman bereketi.
hakkaniyet:
hak ve adalete
uygunluk.
hazret-i Üstad:
Üstad Hazret-
leri, Bediüzzaman Said Nursî.
hükmünde:
değerinde, ye-
rinde.
ihlâs:
samimiyet, bir ameli
başka bir karşılık beklemeksi-
zin, sırf Allah rızası için yapma.
ikamet:
oturma, bir yerde
kalma.
izhar:
gösterme, açığa vurma.
kâfî:
yeterli.
kıymet:
değer.
kıymettar:
kıymetli, değerli.
lâhika:
ek, ilave.
mecmua:
toplanıp, biriktiril-
miş, düzenlenmiş yazıların
hepsi.
mesele:
konu.
mevkufen:
mevkuf olarak, tu-
tuklu olarak.
müddet:
süre, zaman.
müellif:
eser telif eden, yazan.
müellif-i muhterem:
muhte-
rem müellif, saygıdeğer yazar.
muhterem:
saygı değer, hür-
mete layık, saygın.
münasebet:
ilişki, alâka.
müteaddit:
bir çok kere, de-
falarca.
müteakip:
takip eden.
nazar:
bakış, dikkat.