var. Hem, bütün şer herkese gelmez. Buna, remzen
bazıyeti ifade eden
r
øp
e
ve
u
ôn
°T
girmişler. Hasid, haset etti-
ği zaman bütün şerdir. Bazıyete lüzum yoktur. Ve
(1)
p
ón
?o
©r
dG p
‘
p
äÉn
KÉs
Øs
ædG
remziyle, kendi menfaatleri için küre-i
arza ateş atan üfleyicilerin ve sihirbaz o diplomatların
tahribata ait bütün işleri ayn-ı şerdir diye, daha
u
ôn
°T
keli-
mesine lüzum kalmadı.
* * *
Bu Sureye Ait Bir Nükte-i İ’caziyenin
Haşiyesidir
nasıl, bu sure beş cümlesinden dört cümlesi ile bu as-
rımızın dört büyük şerli inkılâplarına ve fırtınalarına ma-
na-i işarî ile bakar; aynen öyle de, dört defa tekraren
u
ôn
°T r
øp
e
(şedde sayılmaz) kelimesiyle âlem-i İslâm’ca en
dehşetli olan Cengiz ve Hülâgû fitnesinin ve Abbasi dev-
letinin inkıraz zamanının asrına dört defa mana-i işarî ile
ve makam-ı cifrî ile bakar ve parmak basar.
evet, şeddesiz
u
ôn
°T
beş yüz (500) eder;
r
øp
e
doksandır
(90). İstikbale bakan çok ayetler hem bu asrımıza, hem
o asırlara işaret etmeleri cihetinde, istikbalden haber ve-
ren İmam-ı Ali (
rA
) ve gavs-ı Azam (
ks
) dahi, aynen hem
bu asrımıza, hem o asra bakıp haber vermişler.
AsA-yı MûsA
M
eYve
R
isalesi
| 139 |
on BirinCi mesele
lan netice, sayı değeri.
mana-yı işarî:
yazı ve işaretlerle
ifade edilen mana.
menfaat:
fayda.
nükte-i i’caziye:
şaşırtan, âciz bı-
rakan, mu’cizevî mana ihtiva eden
söz; çok veciz ve çarpıcı nükte.
remz:
işaret, işaretle anlatma, iste-
ğini işaretle ifade etme.
remzen:
remiz ile, işaret ederek,
işaretle.
sihirbaz:
büyü yapan, büyücü, si-
hirbaz.
sure:
Kur’ân-ı Kerîm’in ayrıldığı
114 bölümden her biri.
sure:
Kur’ân-ı Kerîm’in ayrıldığı
114 bölümden her biri.
şedde:
Arabca ve Farsçada iki defa
okunması gereken bir harfin üzeri-
ne konulan ve o harfi iki defa oku-
tan işaret.
şer:
kötülük.
tahribat:
tahripler, yıkıp bozmalar.
tekraren:
defalarca, tekrarlana-
rak.
âlem-i İslâm:
İslâm âlemi, İs-
lâm dünyası.
asr:
yüzyıl.
ayet:
Kur’an’ın her bir cümlesi.
ayn-ı şer:
şerrin, kötülüğün tâ
kendisi.
bazıyet:
bazılarına ait oluş,
herkese ait olmama, herkesle
alâkalı olmama.
bazıyet:
bazılarına ait oluş,
herkese ait olmama, herkesle
alâkalı olmama.
cihet:
yön.
dehşetli:
ürkütücü, korkunç.
diplomat:
siyasette becerikli
olan, siyasetçi, siyasî.
fitne:
karışıklık.
Gavs-ı Azam:
en büyük gavs,
Abdülkadir-i Geylânî Hazretle-
rinin namı.
haset:
kıskançlık, kıskanma,
çekemezlik.
Hâsid:
haset eden, kıskanan.
haşiye:
dipnot.
inkılâp:
bir halden başka bir
hale geçme, değişme, dönüş-
me.
inkıraz:
sönme, yok olma, tü-
kenme, bitme.
istikbal:
gelecek zaman.
küre-i arz:
yer küre, dünya.
makam-ı cifrî:
cifre ait ma-
kam, cifir hesabına göre ulaşı-
1.
Düğümlere üfleyen büyücüler. (Felâk Suresi: 4.)