Asâ-yı Mûsa - page 134

Tetimme
nasıl ki, vahdet ve ehadiyet sırrıyla kâinatın her tara-
fında aynı kudret, aynı isim, aynı hikmet, aynı sanat bu-
lunmasıyla, Hâlık’ın vahdet ve tasarrufu ve icat ve rubu-
biyeti ve hallâkıyet ve kudsiyeti cüz’î-küllî her bir masnu-
un hâl dili ile ilân ediliyor; aynen öyle de, her tarafta me-
lekleri halk edip, her mahlûkun lisan-ı hâl ile şuursuz
yaptıkları tesbihatı meleklerin ubudiyetkârâne dilleriyle
yaptırıyor.
Meleklerin hiçbir cihette hilâf-ı emir hareketleri yok-
tur. Halis bir ubudiyetten başka hiçbir icat ve emirsiz hiç-
bir müdahale, hatta izinsiz şefaatleri dahi olmaz.
tam,
(2)
n
¿ho
ôn
erD
ƒo
j Én
e n
¿ƒo
?n
©r
Øn
jn
h
(1)
@ n
¿ƒo
en
ôr
µo
e l
OÉn
Ñp
Y r
?n
H
sırrına
mazhardırlar.
@
cihet:
yön.
cüz’î:
tek maddeden meydana
gelmiş, bütüne ait olmayıp özel
olan.
ehadiyet:
Allah’ın her bir şeyde
birliğinin tecelli etmesi, görünme-
si.
hâl:
bir şeyin duruşu, görünüşü ve
içinde bulunan durum ve şartların
tümü.
Hâlık:
yoktan yaratan, her şeyi
yoktan var eden, yaratıcı; Allah.
halis:
saf, samimî.
halk:
yaratma, yaratış.
hallâkıyet:
yaratıcılık.
hikmet:
İlahî gaye, yüksek bilgi.
hilâf-ı emir:
verilen emre zıt, aykı-
rı.
icat:
vücuda getirme, yoktan var
etme.
ilân:
yayma, duyurma, bildirme.
kâinat:
yaratılmış olan şeylerin ta-
mamı, bütün âlemler, varlıklar.
kudret:
güç, kuvvet, iktidar.
kudsiyet:
kutsallık, mukaddeslik,
azizlik.
kusur:
eksiklik, noksan, özür.
küllî:
umumî, genel, bütün olan.
lisan-ı hâl:
hâl dili, bir şeyin duru-
şu ve görünüşü ile bir mana ifade
etmesi.
mahlûk:
yaratık, Allah tarafından
yaratılmış olan.
mahsus:
bir şeye veya kişiye has
olan.
masnu:
sanatla yapılmış eşya, var-
lık.
mazhar:
nail olma, şereflenme.
mübarek:
feyizli, bereketli, kutlu.
müdahale:
karışma.
rububiyet:
Cenab-ı Hakk’ın
her zaman, her yerde, her
mahluka muhtaç olduğu şey-
leri vermesi, onu terbiye et-
mesi ve idaresi altında bulun-
durma vasfı.
sır:
gizli hakikat.
sure:
Kur’ân-ı Kerîm’in ayrıldığı
114 bölümden her biri.
şefaat:
Hz. Peygamberin ve di-
ğer salih kulların, bazı günah-
kâr mü’minleri bağışlamasını
Allah’tan dilemeleri.
şuursuz:
idraksiz, bilgisiz.
tasarruf:
bir şeyin sahibi olup
idare etme, mülkünü istediği
gibi kullanma.
tesbihat:
tesbihler, Cenab-ı
Hakkın bütün noksan sıfatlar-
dan uzak ve bütün kemal sı-
fatlara sahip olduğunu ifade
eden sözler.
tetimme:
bit konuyu veya
eseri tamamlamak için ekle-
nen kısım, ek.
ubudiyet:
kulluk.
ubudiyetkârâne:
kul olana
yakışır şekilde, kulluğa yakışır
tarzda.
vahdet:
birlik ve teklik
on BirinCi mesele
| 134 |
M
eYve
R
isalesi
AsA-yı MûsA
1.
Allah’ın ikramda bulunduğu kullardır. (Enbiya Suresi: 26.)
2.
…..ve emredildikleri şeyi yaparlar. (Tahrim Suresi: 6.)
1...,124,125,126,127,128,129,130,131,132,133 135,136,137,138,139,140,141,142,143,144,...570
Powered by FlippingBook