Bir İhtar
Her bir ayetin müteaddit manaları vardır. Hem, her
bir mana küllîdir, her asırda efradı bulunur; bahsimizde,
bu asrımıza bakan yalnız mana-i işarî tabakasıdır. Hem,
o küllî manada asrımız bir ferttir. Fakat hususiyet kesbet-
miş ki, ona tarihiyle bakar. Ben, dört senedir bu harbin
ne safahatını ve ne de neticelerini ve ne de sulh olmuş
olmamış bilmediğimden ve sormadığımdan, “Bu kudsî
surenin, daha ne kadar, bu asra ve bu harbe işareti var?”
diye, daha onun kapısını çalmadım. Yoksa bu hazinede
daha çok esrar var olduğunu risale-i nur’un eczaların-
dan hususan rumuzat-ı semaniye risalelerinde beyan
ve ispat edildiğinden, onlara havale edip kısa kesiyorum.
* * *
Hatıra Gelebilen Bir Sualin Cevabıdır
Bu lem’a-i i’caziyede, baştaki
(1)
n
?n
?`n
N Én
e u
ôn
°T r
øp
e
’da hem
r
øp
e
, hem
u
ôn
°T
kelimeleri hesaba girmesi; ve ahirde,
(2)
n
ó°n
ùn
M Gn
Pp
G m
óp
°SÉn
M u
ôn
°T r
øp
en
h
yalnız
u
ôn
°T
kelimesi girmesi
r
øp
en
h
girmemesi; ve
(3)
p
ón
?o
©r
dG p
‘
p
äÉn
KÉs
Øs
ædG u
ôn
°T r
øp
en
h
ikisi de hesap
edilmemesi gayet ince ve lâtif bir münasebete ima ve re-
miz içindir. Çünkü, halk’larda şerden başka hayırlar da
ahir:
son.
asr:
yüzyıl.
ayet:
Kur’an’ın her bir cümlesi.
bahis:
konu.
beyan etmek:
açıklamak, bildir-
mek, izah etmek.
ecza:
cüz’ler, parçalar, kısımlar.
efrat:
fertler.
esrar:
sırlar, gizli hakikatler.
gayet:
son derece.
halk:
yaratma, yaratış.
harp:
savaş, cenk, devletler arasın-
da meydana gelen kanlı ve silahlı
kavga.
harp:
savaş, cenk, devletler arasın-
da meydana gelen kanlı ve silahlı
kavga.
havale:
bir şeyi başka bir yere ve-
ya zamana bırakma.
hazine:
zengin ve değerli kaynak.
hususan:
bilhassa, özellikle.
hususîyet:
hususîlik, ayırıcı özellik.
İhtar:
hatırlatma, uyarı.
ima:
dolaylı, üstü kapalı ifade et-
me.
ispat:
doğruyu delillerle gösterme.
kesb:
kazanma.
kudsî:
mukaddes, yüce.
küllî:
umumî, genel, bütün
olan.
latîf:
güzel, hoş.
lem’a-i î’câziye:
mucize dere-
cesinde parıltı.
mana-yı işarî:
yazı ve işaret-
lerle ifade edilen mana.
münasebet:
ilişki, alâka.
müteaddit:
çeşitli, bir çok.
remiz:
işaret, işaretle anlatma,
isteğini işaretle ifade etme.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
Rumuzat-ı semaniye:
sekiz
işaret anlamında Bediüzza-
man Said Nursî’ye ait bir ese-
rin ismi.
safahat:
safhalar, devreler.
sual:
soru.
sulh:
barış, anlaşarak düşman-
lığı kaldırma.
sure:
Kur’ân-ı Kerîm’in ayrıldığı
114 bölümden her biri.
şer:
kötülük.
tabaka:
kat, katman
on BirinCi mesele
| 138 |
M
eYve
R
isalesi
AsA-yı MûsA
1.
Yarattığı şeylerin şerrinden. (Felâk Suresi: 2.)
2.
Hased ettiğinde hasetçinin şerrinden. (Felâk Suresi: 5.)
3.
Düğümlere üfleyen büyücülerin şerrineden. (Felâk Suresi: 4.)