"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Küre-i arz emir tahtında depreniyor

Risale-i Nur'dan
07 Şubat 2023, Salı
ON DÖRDÜNCÜ SÖZ’ÜN ZEYLİ

“Ne zaman ki yer müthiş bir sarsıntıyla sarsılır. • Ve yeryüzü bütün ağırlıklarını dışarı çıkarır. • Ve insan ‘Ne oluyor buna?’ der. • O gün yeryüzü, üzerinde herkesin ne iş yaptığını haber verir. • Çünkü Rabbin ona konuşmasını emretmiştir. (ilâ âhir) (Zilzal Suresi: 1-5.)”

Şu sure kat’iyen ifade ediyor ki, küre-i arz, hareket ve zelzelesinde vahiy ve ilhama mazhar olarak emir tahtında depreniyor, bazen de titriyor.

Manevî ve ehemmiyetli bir cânibden, şimdiki zelzele münasebetiyle altı yedi cüz’î suâle karşı, yine manevî ihtar yardımıyla cevapları kalbe geldi. Tafsilen yazmak kaç defa niyet ettimse de, izin verilmedi. Yalnız icmalen, kısacık yazılacak.

ZELZELENİN DEVAMINDAN GELEN KORKU

Birinci suâl: Bu büyük zelzelenin maddî musibetinden daha elîm, manevî bir musibeti olarak, şu zelzelenin devamından gelen korku ve me’yusiyet, ekser halkın ekser memlekette gece istirahatini selbederek, dehşetli bir azap vermesi nedendir?

Yine manevî cevap: Şöyle denildi ki: Ramazan-ı Şerifin teravih vaktinde, kemâl-i neş’e ve sürur ile, sarhoşçasına, gayet heveskârâne şarkıları ve bazen kızların sesleriyle, radyo ağzıyla bu mübarek merkez-i İslâmiyet’in her köşesinde câzibedarâne işittirilmesi, bu korku azabını netice verdi.

NİÇİN BU BÎÇARE MÜSLÜMANLARA GELİYOR?

İkinci suâl: Niçin gâvurların memleketlerinde bu semavî tokat başlarına gelmiyor, bu bîçare Müslümanlara iniyor?

Elcevap: Büyük hatalar ve cinayetler, tehir ile büyük merkezlerde ve küçücük cinayetler, tacil ile küçük merkezlerde verildiği gibi; mühim bir hikmete binaen ehl-i küfrün cinayetlerinin kısm-ı a’zamı, mahkeme-i kübra-i haşre tehir edilerek, ehl-i imanın hataları, kısmen bu dünyada cezası verilir. (HÂŞİYE)

UMUMÎ ŞEKLE GİRMESİNİN SEBEBİ NEDİR?

Üçüncü suâl: Bazı eşhasın hatasından gelen bu musibet, bir derece memlekette umumî şekle girmesinin sebebi nedir?

Elcevap: Umumî musibet, ekseriyetin hatasından ileri gelmesi cihetiyle, ekser nâsın o zalim eşhasın harekâtına fiilen veya iltizamen veya iltihaken taraftar olmasıyla, manen iştirak eder, musibet-i ammeye sebebiyet verir.

HÂŞİYE: Hem Rus gibi olanlar, mensuh ve tahrif edilmiş bir dini terk etmekle, hak ve ebedî ve kàbil-i nesih olmayan bir dine ihanet etmek derecesinde gayretullaha dokunmadığından zemin şimdilik onları bırakıp bunlara hiddet ediyor.

(Devamı var)

Sözler, s. 198

Devamını okumak için tıklayınız

LÛ­GAT­ÇE:

emir tahtında: emir altında.

eşhas: şahıslar, kişiler.

iltizamen: taraftar olarak, gerekli görerek.

kabil-i nesih olmayan: hükmü kaldırılmayan.

kısm-ı a’zam: büyük kısım.

küre-i arz: dünya, yer küre.

mahkeme-i kübra-i haşir: insanların öldükten sonra diriltilerek hesaba çekilmek üzere toplanacağı büyük mahkeme.

mensuh: hükmü kaldırılmış.

me’yusiyet: ümitsizlik.

musibet-i amme: umumî musibet, genel felâket.

nâs: insanlar.

selbetme: ortadan kaldırma.

tacil: çabuklaştırma.

zelzele: deprem, sarsıntı.

Okunma Sayısı: 4751
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cenk Çalık

    7.2.2023 09:37:10

    Müslüman memleketlerinde de herkes hata yapmıyor. Yani, zelzeleye sebep verecek günahları işlememesine rağmen bu afetin geneli etkilemesinin sebebi de üçüncü sorunun konusunu oluşturuyor. Bizler için çok ehemmiyetli bir ikaz edilerek izahat yapılıyor: “Ekser nâsın o zalim eşhasın harekâtına fiilen veya iltizamen veya iltihaken taraftar olmasıyla manen iştirak eder” (Sözler, s. 199) Yani o günahlara seyirci kalmak, susmak, elimizle, dilimizle ya da kalbimizle buğz etmememiz o zalimlere destek manası taşırken, bizleri manen onlara katıldığımız anlamına geliyor.

  • Cenk Çalık

    7.2.2023 09:36:16

    Ahir zaman da ise helâk edilme değil, kıyamete kadar süre verilme şeklinde tezahür etmiştir. Ancak, insanlık tarihinde olmadığı kadar afetin bu zamanda vuku bulması “İlâhî ikaz!” olarak yorumlanarak, ibret alınması gerekmektedir. Zelzele sebebini “işlenen günahlar” olarak ifade edilmesi en günahkâr olan gayri müslimlerin neden bu afete maruz kalmadığına dair ikinci soruyu akla getiriyor. Malûmunuz hataların büyük ve küçük olmasına göre mahkemeler değişir. Meselâ, ağır ceza mahkemeleri şehir merkezlerinde bulunur ve büyük cinayetlere orada bakıldığı gibi gayri müslimlerin hataları da tacil edilerek ahirete (büyük mahkemeye) bırakıldığı nazara veriliyor. Bizleri rahatlatan bu izahlar Rabbimizin hikmetini ve şefkatini göstermesi açısından da manidardır.

  • Cenk Çalık

    7.2.2023 09:35:40

    Üstad, zelzele bahsinin giriş kısmında “Küre-i arz, hareket ve zelzelesinde vahiy ve ilhama mazhar olarak emir tahtında depreniyor.” (Sözler, s. 198) cümlesiyle en baştan esbap ve vesaiti aradan çıkararak bizlerin bu durumlarda Rabbimizi hatırlamamız gerektiği hususunda ikaz ediyor. Esbap ve vesait dışında düşünemeyen ve düşünmek istemeyen profesörlerin kulakları çınlasın! İlk soruda zelzelenin istirahat vakti olan gece yarısında gelerek çoğu halkta korku ve meyusiyet vermesinin sebebi soruluyor. Üstad, özetle alenen işlenen (bilhassa teravih vaktinde) günahlar olarak açıklıyor. İlk başta anlamakta zorlanabiliriz. Zira, medyada sürekli olarak sebebinin “tektonik hareketler!” olarak nazara veriliyor. Oysaki yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’de helâk edilen herhangi bir kavme baktığımızda net bir şekilde hakikat ortaya çıkıyor. Helâk edilen her bir kavim işlediği günahlar sebebiyle helâk edilmiştir.

  • Cenk Çalık

    7.2.2023 09:34:40

    Hemen her zelzeleden sonra, medyaya demeç veren profesörleri görmüşüzdür. Teknik bilgiler vererek bir sonraki zelzele hakkında bazı tahminde bulunduklarına hepimiz şahit olmuşuzdur. Ortak cümleleri “her an yeni bir zelzele olabileceği” hususudur. Zelzeleye hazırlıklı olmamız gerektiğini, binaların çoğunun zelzeleye dayanıksız olduğu da ifade edilir. Peki senelerdir aynı cümleler etrafında dönen bu izahatlar gerçeği ne oranda karşılıyor? Bu maddî açıklamalar hakikati yeterli düzeyde ifade ediyor mu? Manevî yönü ihmal edilen bir yaklaşım bizim İlâhî gayenin mesajını almamıza engel teşkil eder mi? Üstad Bediüzzaman ondördüncü sözün zeylinde aslında çoğu insanın zelzele ile ilgili en çok akla takılan hususları soru-cevap şeklinde özetliyor. Çok uzun olmayan bu cevaplar zelzeleye nasıl bakmamız gerektiği konusunda bizlere ışık tutuyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı