"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Darbeler…

Raşit YÜCEL
17 Temmuz 2024, Çarşamba
İnsanlık tarihinde cebir ve kuvvete dayalı müdahaleler hiç eksik olmadı. Adem (as)’ın çocukları arasında yaşanan elim cinayet, daha sonra da devam etti ve kıyamete kadar da devam edecek bir hadisedir.

Yaşadığımız Muharrem ayı içinde Peygamberimiz’in (asm) sevgili torunu Hz. Hüseyin efendimizin ve yetmiş Müslümanın vahşice katledilmesi, yine hakimiyet ve iktidar hareketinin bir müdahalesi idi.

Bazı padişahların darbe ile görevlerine son verilmesi de buna benzer hadiselerdendir.

Ülkemizde Osmanlı ailesinin yurt dışına sürülmesi de aynı müdahalenin bir versiyonudur.

Daha sonra gelen tek şahıs hakimiyeti, 1950’ye kadar adevam etti. Dış ülkelerin baskısı ile çok partili hayata mecbur olan ülkemiz, Demokrat Parti’nin ezici üstünlük ile iktidara gelmesiyle, on yıl iktidarda kaldı. Bu durum yine müdahale sahiplerini harekete geçirmiş, 27 Mayıs 1960 darbesiyle bir çok partili hayatından olmuş, bir başbakan ve iki bakan arkadaşı da dar ağacında sallandırılmıştır.

Bu gelenek 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz hareketleri ile de devam etmiş, müdahale heveslileri bu serüveni devam ettirmekten geri durmamıştır.

Demokrasi ve hürriyeti, insan haklarını hiçe sayan hunhar insanlar, yüzlerce insanın ölümüne, mağdur olmasına yol açmıştır.

“Asr-ı Saadet” diye andığımız o saadetli yıllar, dördüncü halifenin katli ile “ısırıcı bir saltanat”a dönüşmüştür.

İslam dünyasına bin yıl liderlik yapan milletimiz, Kur’ân’ın senâsına ve övgüsüne mazhar olmuş, dört kıtada hakimiyetini muhafaza etmiştir.

Son olarak 15 Temmuz hareketi olmuş, binlerce insan mağdur edilmiş, eline silah bıçak almayan insanların hayatı mahvolmuştur. Kimisi işinden aşından olmuş, kimisi hayatından olmuş, kimisi de özgürlüğünü kaybetmiş ve hâlâ hapis hayatları devam etmektedir.

Bu harekete fiilen müdahale etmiş insanlar, elbette gerekli cezayı almalılar. Ancak fiilî hiçbir müdahalede bulunmayan binlerce insanı ve sevdiklerini mahzun, mağdur etmenin, insaf ve adalete sığması mümkün değildir.

27 Mayıs’ı bayram yapanlar, kendi elleri ile bu bayramı iptal ettiler. Yoktan suç bulanlar mahcup oldular. Asırlarca bu müdahaleleri yapanlar, tarih huzurunda hep hesap verdiler. Bundan sonra yapanlar da yine hesap vereceklerdir. Tarih bunun örnekleriyle doludur.

Okunma Sayısı: 4861
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Burhan Kula

    17.7.2024 20:00:38

    KHK larla bu kadar zulme uğrayan insanın ahı var, adalet dönmeden bu memlekete hak hukuk yerini bulmadan, hiçbirşey düzelmeyecek, masum insanları açlığa mahkum edip hapse atanları onlara destek verenleri alkış tutanları, keyif alanları, sessiz kalanları Allah a havale ediyoruz

  • Erdem MASTAR

    17.7.2024 16:14:11

    İhanet hep içeriden olmuştur çalan cırpana dur denilince kendi ikbali ve saltanatı İcin binlerce masum mazlumlar yaratan bu kemalist rejim versiyonu yine kana dayalı düzenini devam ettiriyor Allah tehir eder ama unutmaz zalimler için yaşasın cehennem

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı