Her Müslümanın “iman mukabilinde bu zemin yüzü kadar bağlar ve kasırlar ile müzeyyen ve bâki ve daimî bir tarla ve mülkü kazanmak veya kaybetmek davası başına açılmış. Eğer iman vesikasını sağlam elde etmezse kaybedecek. Ve bu asırda, maddiyyunluk taunuyla çoklar o davasını kaybediyor.” (Asa-yı Musa)
Geçen senelerde koronavirüs ile imtihan olduk, bayramlarımız buruk geçti. Çeşitli afatlar; deprem, sel, yangın ve fırtınalar ile imtihan oluyoruz. Bu günlerde ise, Filistin ve dünyanın değişik yerlerindeki savaşlar yaşanıyor.
Bu dünya imtihan yeri, imtihan olan ise biz insanlardır. Her müslümanın önüne bir imtihan zemini hazırlanmış: kaybetmek yada kazanmak.
Hastalık ve sağlık, makam ve mevki hırsı, mal mülk sevgisi aşırıya kaçtığında bizlerin ayağımızın kaymasına sebep olabilmektedir. Her nefis sahibini aldatmalar ile şeytana yardımcı olmaktadır. Koronavirüs belası bizleri çekidüzene sokması gerekirken, maalesef ibret almadık. Tıpkı geçmiş kavimlerin, başlarına gelen bela ve musibetlere aldırış etmeyip, helak oldukları gibi. Allah muhafaza bizlere de, daha büyük bela ve musibetler gelebilir. Vakit varken ikazlara kulak verelim.
Dünyanın cazip zevk ve sefasına aldanıp, hem dünya hem de ahiret hayatımızı, yok etmeyelim.
Dünya sevgisi mal mülk hırsı bizim basiretimizi köreltmesin. Dost ve arkadaşlarımızı akraba ve yakınlarımızı unutup, bizleri sılayı rahmi keser duruma düşürmesin. Allah’a kullukta örnek olan sahabeler bize rehber olmalıdır.
Mescitlerimiz, camilerimiz cemaatsiz kalmasın, bizler ibadet ve sevaptan mahrum olmayalım.
Mescit kuşu iken, mal mülk sevdası, evladı iyal kaygısı ile imtihanı kaybeden sahabe Salebe’nin durumuna düşüp Allah Rasulünün (asm) “Salebe’ye yazık oldu” dediği vaziyete düşmeyelim. İman ile ahirete göçmeye, imtihanı başarıyla kazanıp, Cennete ve rızay-ı ilahiyeye mazhar olmaya çalışalım.
Allah bizleri bela ve musibetlerden korusun.