Nüfusun artması barınma ve beslenme problemini doğurduğu gibi, teknolojinin hayatımıza girmesi, ahlâk ve yaşam biçimimizi etkilemiş, toplumun değer yargıları, gelenek ve görenekleri altüst olmuştur. İnsanlar ferdileşerek, gece gündüz koşturup, dünyanın hızına ayak uydurmaya çalışmaktadırlar.

Çoğalan ve gelişen nüfusla birlikte, araç sayısı artmış, trafik problemi ortaya çıkmıştır. Dolayısiyla güvenlik sorunu, gasp, boşanmalar toplumu rahatsız eder seviyelere ulaşmıştır. Kanunlar yapılmış, bu kanunlar uygulamada görülen aksaklıklar nedeniyle suç ve suçlu sayısını artırmış, güvenlik güçlerini görev yapamaz duruma sokmuştur. 

Bu durum toplumun ve görevlilerin hem moralini bozmuş, hem de etkisini azaltmıştır. Polisi ise sadece yakalayıp teslim eden etkisiz bir duruma sokmuştur. Suçluların serbest kalması, ceza almadıkları için onları tekrar suç işlemeye itmiş, dolayısıyla emniyet güçlerinin işlerinin de zorlaşmasına neden olmuştur.

Eskiden trafik polisleri gezerek yanlış yere park yapanlara ceza yazardı. Şimdi maalesef bunlar yok. Halbuki suç işleme yollarının önceden alınacak tedbirlerle kapatılması suçun işlenmesini dolayısıyla suçluları azaltacaktır.

Her mahallenin bir polisi olmalı. Belki de vardır ama  görev yapıyorlar mı bilmiyorum. Bu mahalle güvenlik görevlileri, gerekirse sivil olarak halkın arasında dolaşıp olaya anında müdahale imkanı sağlamalıdır.

Sarhoş halde bağırıp çağırıp insanları rahatsız edenlere, gerekli tedbirler alınarak bu taşkınlıkları önlenemez mi? Asker uğurlaması ya da düğünleri bahane ederek huzuru bozanlara gerekli tedbirler alınamaz mı? Silah kullananlara, gerekli ceza verilerek halkın huzuru sağlanamaz mı?

Problem varsa çözümü de olmalıdır. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Güçlü devlet halkının huzurunu, baskı ve kuvvet kullanmadan alacağı tedbirlerle sağlayan devlettir.