"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Suriye ile nereden nereye?

Muhammet ÖRTLEK
13 Temmuz 2024, Cumartesi
Ankara ve Şam ilişkileri uzun bir dönem terörist başı Abdullah Öcalan’ın Beka Vadisi’ndeki ikameti ve Suriye’deki PKK kamplarının Türkiye’ye güvenlik tehdidi oluşturması nedeniyle gerginliklerle geçti. PKK sorunu, iki ülke ilişkilerinde 1990’lı yılların sonuna kadar belirleyici rol oynadı.

Merhum Süleyman Demirel’in Başbakanlığındaki DYP-SHP koalisyon hükümeti, Suriye topraklarından kaynaklı artan PKK terör eylemlerine karşı, 17 Nisan 1992 tarihli Türkiye-Suriye Güvenlik Protokolü’nün imzalanmasını sağladı. Protokol gereğince Türkiye, Suriye ve Lübnan üç ayda bir güvenlik toplantıları yaparken, bu toplantılara ilerleyen tarihlerde PKK’nın yuvalandığı İran ve Irak diplomatları da katıldılar.

Suriye’ye yapılan baskılar sonuç vermiş, Şam yönetimi bazı kaynaklarda 9 Ekim 1998 ve bazılarında da 17 Ekim 1998’de Öcalan’ı sınır dışı etmişti. Yine Cumhurbaşkanı Demirel’in liderliğinde 20 Ekim 1998’de imzalanan Adana Mutabakatı dönüm noktasıdır.

Bununla birlikte son yıllarda Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde gerçekleştirdiği Bahar Kalkanı Harekatı, Barış Pınarı Harekatı ve PKK unsurlarına yönelik sınır ötesi vd. operasyonların meşru dayanağı Adana Mutabakatı’dır. Bu durum AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in Suriye sınırının ötesindeki “varlığımız meşru müdafaa hakkımıza ve BM’nin 52. Maddesi ve Adana Mutabakatı çerçevesine dayanmaktadır” ifadeleriyle birçok defa teyit edilmiştir. Dolayısıyla Adana Mutabakatı’nın mimarı merhum Demirel’i rahmetle hatırlamak yerinde olacaktır.

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in 2000’de vefat eden Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad’ın cenaze törenine katılmak üzere Şam’a gitmesi, ardından Suriye Devlet Başkan Yardımcısı Abdülhalim Haddam’ın iade-i ziyarette bulunarak Sezer’e ilişkilerin geliştirilmesinin gerektiğini bildirmesi ve karşılıklı diplomatik geziler Türkiye-Suriye ilişkilerinin ilerletilmesine katkıda bulundu.

Beşşar Esad’ın 2004’te Türkiye’ye gelmesi, karşılıklı resmî ziyaretleri zirveye taşıdı. Hatta Esad’ın ailesiyle birlikte 5 Ağustos 2008’de Bodrum’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ailesiyle yaptıkları tatil basında geniş yer bulmuştu. Sonra 2011’de Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde başlayan Arap Baharı/Uyanışı halk hareketleri Tunus, Libya ve Mısır gibi ülkelerde 30-40 yıllık yöneticilerin iktidardan uzaklaştırılmasıyla neticelendi.

Aynı şekilde Arap Baharı’nın Suriye’ye yansıması da muhalif kesimlerin rejime karşı ayaklanmasıydı. Sert biçimde ayaklanmaları bastırmaya çalışan rejim, bunda başarılı olamayarak 13 yıldır devam eden iç savaşın başlangıcıyla yüzleşmiştir. Rejimin hakimiyetinin olmadığı Suriye topraklarında Rusya, ABD, Fransa vd. uluslararası aktörlerin askerî unsurları da konuşlandılar.

İç savaşın başlamasıyla birlikte Türkiye-Suriye ilişkileri bozulmuş ve Esad’ı ikna çabaları da yeterli olmamıştır. Ancak Türkiye, iç savaşın başlangıcında Suriye içinden Esad’ı ve rejimi destekleyen toplumsal tabanı görmekte gecikmiştir. Unutulmamalıdır ki Aleviler, Dürziler, bazı Kürt gruplar, birçok Arap ileri gelenleri hâlen Esad’ı destekleyenler arasındadır. Suriye’de rejim muhalifleri ve taraftarları kimlerdir, görüşleri nedir, amaçları nedir? Bunları bilmeden Suriye’yi rasyonel bir şekilde değerlendiremeyiz. Diğer taraftan sadece Özgür Suriye Ordusu, Suriye Ulusal Konseyi ve diğer muhalif unsurların kimilerince desteklendiği veya kimilerince de desteklenmediği iddiaları Esad’ı devirmeye yetmemektedir.

Türkiye, Mısır’la olduğu gibi Suriye’yle de ilişkilerini normalleştirme çabaları içerisindedir. Aslında bir süredir bu yönde girişimler gerçekleştiriliyor. Birde 13 yılın sonunda siyasî, ekonomik, sosyolojik, güvenlik vd. kayıpların iki ülkeyi birbirine yaklaştırdığı gözden kaçırılmamalı.

Ancak normalleşmenin geleceğinin, Esad’ın “önce Türk askeri topraklarımızdan çekilsin” ön şartını ne kadar esnettiğine göre şekilleneceği kuvvetle muhtemeldir.

Okunma Sayısı: 1281
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Arda Yıldız

    13.7.2024 19:59:58

    Avni bey güzel bir soru sormuş. Bu soruyu şu an muhalefet yapan sayın Ahmet Davutoğlu beye sormak lazım. Hani şam emevi camiinde namaz kılıyordun Ahmet bey?

  • Avni Aladağ

    13.7.2024 16:34:23

    Suriye ile barış doğru bir çabadır.Ancak islamcılar bir sorunun cevabını vermek mecburiyetinde;Madem Suriye ile n sonunda barışılacaktı,niçin küresel projelere figüranlık yaparak bir milyon insanın öldürülmesine,yüzbinlerce kadına tecavüz edilmesine sebep oldunuz? Hasenat olarak gördüğünüz tüm amelleriniz bir insanın hakkını ödemeye yetecek mi? Öldürülen yaklaşık bir milyon insanın vebalini kaldırabilecek misiniz? Vicdanınız(varsa) hiç sızlamıyor mu?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı