"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir dilbilgisi nüktesi ve İlâhî lütuf

MUHAMMED ŞEVİKER
05 Eylül 2024, Perşembe
Her bir ayet grubunda, ayetinde, ayetin kelimelerinde, hatta harflerinde nice nükteler barındıran Kur’ân-ı Hakîm’in iki farklı ayetinde, Mısırlı bir âlim1 vesilesiyle fark ettiğim bir nüansı ve neticesi olan İlâhî lütfu okuyucularla paylaşayım istedim:

Bilenlere malum olduğu üzere, Arapçada iki tip cümle vardır; fiil cümlesi ve isim cümlesi.

Ali içti, içer ya da içecek. Fiil cümlesi. Geçmişte olmuş, şu anda olan ve gelecekte olacak eylemleri ifade eder.

Ama “Ali içicidir” dediğimizde, gece gündüz; sabah akşam içen, her fırsatta içen, artık içicilik onun ayırıcı özelliği hâline gelmiş bir Ali anlaşılır.

Antrparantez,  (her nefis ölümü tadıcıdır)” ayetine eksik mana veriliyor. Her nefis ölümü tadacaktır, değil. Her anında atomik ve moleküler seviyelerde vücudunda hep ölüme ve dirilmeye maruz olan, her can taşıyan mevcut, yani nefis ölümü ve dirilmeyi tadıp durmaktadır, ileride, çok ileride tadacaktır, değil.

Bu girişten sonra, farklı surelerdeki şu iki ayete bakalım:

“Oysa sen aralarında bulunduğun, [vefatından sonra da senin izinde gidip Sünnet’ine tâbi oldukları] müddetçe Allah onlara [insanlara] azap edecek [onları toptan imha edecek] değildir. Bir de [Sen aralarında olmasan bile,] yaptıklarına pişmanlık duyup günahlarının bağışlanmasını diledikleri sürece de Allah onlara [aynı şekilde] azap edecek değildir.” (Enfal Suresi: 33.)2

“Ama Rabbin, merkez konumunda bulunan şehirde halka ayetlerimizi iletecek bir resul görevlendirmedikçe herhangi bir memleketi helâk edici değildir. Biz, ahalisi [şirki, küfrü, haksızlığı meslek edinmiş] zalimler hâline gelmedikçe herhangi bir memleketi helâk etmeyiz.” (Kasas Suresi: 59.)3

Dikkat edilirse birinci ayetteki azap etmeme, belâ göndermeme vaadi istiğfar etmeye bağlanmış ve burada fiil cümlesi kullanılmıştır: “müstağfirûn” değil, “yestağfirûn”. Yani istiğfar ederler, bir müddet önce istiğfar etmişlerdi, şu anda da ederler ve ileride de edebilirler. Onlarda istiğfar edip durmak sürekli bir özellik hâlini almamıştır. Ancak, lütfa bakın ki, istiğfar sürekli bir özellik, ayrılmaz bir nitelik hâline gelmemiş olsa da Rabbimiz onlara rahmet ve lütfuyla muamele edecektir.

İkinci ayette ise bir beldeye, ülkeye belânın, yer ya da gökten gelen bir musibetin gelmesi ifade edilirken sürekliliği, ayrılmaz bir niteliği ifade eden “zâlimûn” kullanılmıştır, ara sıra ortaya çıkıp tekrar terk edilen bir zulüm manasını ifade eden “yazlimûn” değil. Yani bir ülkeye belânın, musibetin gelmesi, zulmün o beldede ülkede sürekli bir hâl alması, adeta bazı insanların ayrılmaz bir özelliği hâline gelmesine bağlanmıştır.

Anlaşılan o ki Rabb-i Rahîm, sürekli olarak istiğfar etmesek de ara sıra istiğfar ediyor olmamızı affetmek için yeterli bulurken, İzzeti ve Hikmeti gereği belâ vereceği zaman zulmün, kötülüğün ve tiranlığın sürekli bir özellik, o topluluktan ayrılmaz bir nitelik olmasını Sabûr (Çok Sabırlı) ismi ile bekliyor.

Bu İlâhî âdetten alacağımız dersler var, ayrı bir yazının konusu. Ara sıra yaptığı yanlışlardan dolayı bir mü’minin bütün doğrularını görmezden gelme, onları yok sayma yanlışından vazgeçmeliyiz.

Bir ülke halkının dünyadaki belâlardan ve ebedî âlemdeki dehşetli azaptan kurtulmaları, bilenlerin bildiği kadarıyla, yanlış yapanları meşru yollarla ikaz etmelerine bağlı. Dünya Cennet olamaz, illâki yanlışlar olacak ama zulüm ayırıcı niteliğimiz hâline gelmemeli. Değilse Allah korusun semavî ve arzî musibetlerle sınanabiliriz.

Dipnotlar:

1- Dr. Fadel Saleh As-Samarrai.

2- Ünal, A. (2007) Allah Kelâmı Kur’ân-ı Kerîm’in Açıklamalı Meali, s. 390, Defne Yayınları, İSTANBUL.

3- Age., s. 861.

Okunma Sayısı: 1376
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • selma

    5.9.2024 15:55:06

    Kendilerini geliştirmek isteyenler için çok aydınlatıcı bir yazı olmuş. Devamını ısrarla bekliyoruz.

  • Şerafettin Birol

    5.9.2024 11:16:37

    Selamünaleyküm . gönlüne kalemine sağlık Muhammed hocam kur'andaki bu belagati bu inceliği anlamaya vesile oldunuz teşekkürler

  • Nahit Topaloğlu

    5.9.2024 09:53:02

    Tebrikler kardeşim, Güzel bir dikkat! Rabb'im kalemine kuvvet ihsan buyursun. Fî emânillah

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı