Kelâm kitaplarında Allah’ın sıfatları konusu iki veya üç kısımda ifade edilir: 1- Sıfat-ı Selbiye (Zâtî Sıfatlar). 2- Sıfat-ı Subutiye (Vacib sıfatlar). 3- Sıfat-ı Esmâ (Fiilî Sıfatlar). Bunların bütünüyle Külliyat’ın değişik yerlerinde ve selefden yer yer farklı yorumlarını, Üstad’ın kaleminden okuyoruz. Söz misâli “Kudret” sıfatı subutî sıfatlardan sayılırken; Üstad, Zâtî sıfatlardan sayar ve ifade eder demiştik önceki yazılarımızda.1
Evvela bir hususu tesbite ihtiyacımız var, o da şudur: “Hakikat-ı mutlaka, mukayyed enzar ile ihata edilmez.”2 hakikatından anlıyoruz ki; mutlak hakikatlar, kayıtlı ve sınırlı bakışlarla bütünüyle idrak edilemez. Allah’ın bütün sıfatları istisnasız mutlaktır, sonsuzdur, kayıt altına alınamaz. Bu sıfatların kayıtlı, sınırlı ve mahlûk olan akılla, hakkıyla idrak edilemeyeceğini her müstakim akıl, şüphesiz kabul eder. Sıfatı hakkıyla idrak edilemeyenin, zâtının da hakkıyla bilinemeyeceği ise çok açık bir hakikattır.
Üzerinde durduğumuz, mütalâaya niyetlendiğimiz konu mutlak hakikatın ta kendisi olan Allah’tır. Diğer hakikatlar da Allâh’ın, Zat’ının lâzım-ı zarurisi olan hakikatlardır. Onlar ise şuunat, sıfat, esmâ, fiil ve eşyaya müteveccih hakikatlardır.3
Risâle-i Nur’un dikkatle okunması hakikatların ortaya çıkmasına vesile olmakta. Zira dikkat, feyzin dâvetçisidir. Alınan feyz ile eşyanın hakikatı üzerindeki sırlar açılır. Bu sırlar “Hak” isminde saklıdır. Esmanın sıfata delâlet etmesi noktasından hareket ederek Üstad’ın bu noktadaki değerlendirmesine bakalım.
İşaratü’l- İ’câz’da4 “Bismillah” kelimesinin tefsirinde Allah (cc) lâfza-i Celâl’inin sıfat-ı ayniyeye işaret ettiğini; er-Rahim’in de sıfat-ı gayriyeye ima ettiğini; Er-Rahman dahi ne ayniye ve ne de gayriye olan sıfat-ı seb’aya remzettiğini söyler.
Bediüzzaman, Allâh’ın sıfat ve isimlerini üç grupta ifade etmiştir.
1. Aynî Sıfatlar: Sıfat-ı Selbiye veya vacib sıfatlar olarak isimlendirilir. Bunlar: 1. Vücûd, 2. Kıdem, 3. Beka, 4. Muhâlefetün lil-havâdis, 5. Kıyâm Bi-nefsihî, 6. Vahdâniyet’dir. Allah’ı, Kendisine yakışmayan, hakkında imkânsız olan vasıflardan tenzih etmek için “Sıfat-ı Selbiye” adını almıştır.
2. Gayrı sıfatlar: Allah’ın fiilî olan sıfatlarına denir. Bunlar ise Gaffar ve Rezzak, Muhyi ve Mümit gibi.
3. Ne aynî, ne gayrı Sıfatlar: Zati Sıfatlar, Subuti Sıfatlar, olarak isimlendirilir. Bunlar: 1. Hayât, 2. İlim, 3. İrâde, 4. Kudret, 5. Sem, 6. Basar 7. Kelâm. Ehl-i Kelâm bu sıfatlara “tekvin” sıfatını ilâve ederek sekize çıkarır. Üstad ise yedi olarak sıralar.5 Bu sıfatlar selbî ve gayrî sıfatlar gibi mâneviye ve tenzihi sıfatlar değildirler. Allâh’ın Zâtından başka mâna ve esasları olan, ama ondan da müstakîl ve bağımsız olmayan sıfatlardır. Bu yedi sıfatı; Allâh kendi zatını tanımaları ve insanın eşya ile münasebet kurarak tecellî eden isimleri okuyabilmeleri için cüz’î olarak insana ve diğer mahlûklarına verdiği sıfatlarıdır.
Şuunat-ı İlâhiye dediğimiz Allâh’ın hallâkıyetini, rububiyetini ifade ve işaret eden İlâhî isimler, sıfatlar ve fiilleri vardır. Kur’ân’da anlamını kavrayamadığımız başka sıfatlar var. Müteşabihat yolu ile anlatılır. Kur’ân’da “tenezzül-ü İlâhî” olarak kullarının anlayışlarına muvafık konuşması ile bu sıfatları alışageldiğimiz ifadelerle anlatır. Biz bunların nasıl olduğunu anlamaktan aciziz. Ancak bizler Allah’ın bize verdiği göz, kulak, dil, burun vasıtasıyla varlıklarla münasebet kurar ve onlardan istifade ederek Allâh’ın ilim, irade ve kudretini ve diğer sıfatlarını anlarız. Teşbih yapılarak bizim kullandığımız kalıplarla ifadelerle anlatılan manaları, beşerî ve mahlûkî manalar vermeden tefekkür etmeliyiz.
Allâh nasip ederse bu konuya biraz daha bakalım.
Dipnotlar: 1- Bknz: Kadir-i Mutlak’ın Kudreti Zatidir (1), Yeni Asya, 16.2.2012., 2- Sözler, sh. 713., 3- Sözler, sh. 1088., 4- İşaratü’l-İ’caz, sh. 32., 5- İşaratü’l-İ’caz, sh. 33.