"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risâleler ve başka eserler

M. Latif SALİHOĞLU
04 Ekim 2024, Cuma
Herkes istediği kitabı okumaktan hürdür, serbesttir. Kimse kimseye herhangi bir kitabı okumaya zorlayamaz.

Bununla beraber, bize “Oku!” diye gelen bir emir, bir İlâhî fermân var. Dolayısıyla, biz “okumak” ile mükellef olan bir ümmetin fertleriyiz.

Onun içindir ki, her fırsatta okuyoruz ve okumamız lâzım.

Bize ilk İlâhi mesaj olarak gelen şu “Oku!” emr û fermânına hakkıyla uymayan çalışan Hz. Bediüzzaman ve talebeleri, bu uğurda büyük zahmet-meşakkat çektiler ve çok ağır bedeller ödediler. Ayrıca, bu vâdide çok ağır itham ve isnatlara mâruz kaldılar.

İşte, adeta bir kara propagandaya dönüşen o itham ve isnatlar biri şudur: “Siz neden Risâl-i Nur’un yanı sıra diğer dinî eserleri ve tefsirleri okumuyorsunuz ve yanınızda bulundurmuyorsunuz?”

Kastamonu Lâhikası 128. Mektupta yer aldığı şekliyle söz konusu ifade şöyledir: “Bîçare bazı hocaları ve sofuları Risale-i Nur’a karşı bir çekinmek, bir soğukluk vermek için hiç hatıra gelmeyen bir vesileyi bulmuşlar. Şöyle ki: Diyorlar: ‘Said, yanında başka kitapları bulundurmuyor. Demek onları beğenmiyor. Ve İmam-ı Gazalî’yi de (ra) tam beğenmiyor ki, eserlerini yanına getirmiyor.”

Vakıa, biz de yıllardır aynı tarz sözlerle karşılaşıyoruz. Risâle-i Nur, bizim için “Hakaik-ı İslâmiyeye dair ihtiyaçlara kâfi geldiği ve başka eserlere ihtiyaç bırakmadığı” hâlde, sanki bir yerlerden kulaklarına üflenmişçesine “Niçin Mevlânâ’nın, İmâm-ı Gazalin’in, İmâm-ı Rabbani’nin, vd.lerinin kitaplarını yanınızda bulundurmuyor ve okumuyorsunuz?” diye, Nur Talebelerini adeta sığaya çekenler oluyor.

“İyi de kardeşim, ben Risaleleri okuyorum, sen de o kitapları oku; senin elini tutan mı var, karışan mı var” diyorsunuz; ama hayır, illa da onları sana okutturmak istiyor.

Gariptir, kendileri cemaat halinde ve düzenli olarak hiçbir kitabı okumadıkları ve takip etmedikleri halde, senin okuma tarzına müdahale etme hakkını görüyor kendinde.

Her ne ise, bakalım Hz. Bediüzzaman, bu tür müdahaleler nasıl bir cevap veriyor, ona bakalım.

Evet, kasıtlı olarak yöneltilen “Niçin İmam-ı Gazalî’nin ve sair zâtların eserlerini okumu-yorsunuz?” şeklindeki suâllere Üstad Bediüzzaman şu sözlerle cevap veriyor:

“İşte bu acib, manasız sözlerle bir bulantı veriyorlar. Bu nevi hileleri yapan, perde altında ehl-i zındıkadır; fakat, safdil hocaları ve bazı sofuları vasıta yapıyorlar. Buna karşı deriz ki: ‘Hâşâ, yüz defa hâşâ! Risale-i Nur ve şakirdlerinin bir üstadı olan Hüccetü’l-İslâm İmam-ı Gazalî ve beni Hazret-i Ali ile bağlayan yegâne üstadımı beğenmemek değil, belki bütün kuvvetleriyle onların takip ettiği mesleği ehl-i dalâletin hücumundan kurtarmak ve muhafaza etmektir.’”

Bu susturucu cevaptan sonra, Üstad, meselenin gerekçeli izahına şu sözlerle devam ediyor: “Onların zamanında bu dehşetli zındıka hücumu, erkân-ı imaniyeyi sars-mıyordu. O muhakkik ve allâme ve müctehid zatların asırlarına göre, münazara-i ilmiyede ve dîniyede istimal ettikleri silâhlar hem geç elde edilir, hem bu zaman düşmanlarına birden galebe edemediğinden, Risale-i Nur, Kurân-ı Mûcizü’l-Beyandan hem çabuk, hem keskin, hem tam düşmanların başını dağıtacak silâhları bulduğu için, o mübarek ve kudsî zatların tezgâhlarına müracaat etmiyor. Çünkü, umum onların mercîleri ve menbaları ve üstadları olan Kurân, Risale-i Nur’a tam mükemmel bir üstad olmuştur. Hem, her birimizin birer kafası, birer eli, birer dili var; karşımızda da binler mütecaviz var; vaktimiz dar, en son silâh, mitralyoz gibi, Risale-i Nur bürhanlarını gördüğümüzden, mecburiyetle ona sarılıp iktifa ediyoruz.”

Benzer mahiyetteki bir başka hâdise münasebetiyle, Üstad ayrıca şöyle bir beyanda bulunuyor: “Risaletü’n-Nur, hakaik-ı İslâmiyeye dair ihtiyaçlara kâfi geliyor; başka eserlere ihtiyaç bırakmıyor. Kat’î ve çok tecrübelerle anlaşılmış ki, imanı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkikî yapmanın en kısa ve en kolay yolu Risaletü’n-Nur’dadır. Bu fakir kardeşiniz, yirmi seneye yakındır ki, Kurân ve Kurân’dan gelen Resaili’n-Nur bana kâfi geliyorlardı; birtek kitaba muhtaç olmadım, başka kitapları yanımda bulundur-madım. Elbette, siz yirmi derece daha ziyade muhtaç olmamak lâzım gelir. Risaletü’n-Nur’a kanaat etmeniz lâzımdır, belki bu zamanda elzemdir.” (Age, Mektup No: 43)

Okunma Sayısı: 910
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Müjdat Bayar

    4.10.2024 08:31:41

    Tabii ki pergel temsilinde olduğu gibi kalbimizi Risale-i Nur'la sabitledikten sonra dünyevi ve uhrevi faide temin edebileceğimiz her şeyi okuruz. Zaten Nurları okumaya alışan okumadan duramaz ki...

  • Müjdat Bayar

    4.10.2024 08:11:07

    Risale okumak diğer kitapları okumaya engel değildir. Risale okuyan siyer de okur, tarih de okur, fıkıh da okur, edebî eser de okur.

  • Arda Yıldız

    4.10.2024 00:23:03

    Tabiki burfan diğer islami ilimlere dair kitapları okumayın anlamı çıkmaz. Özellikle ders yapma konumunda olan ağabeyler diğer islami ilimlerin müktesebatından haberdar olmalıdır. Ancak sadece ders dinleyicisi olanlar Risale-i Nurları okuyamıyor ki başka kitapları okusunlar. Önce Risale-i Nurları bir okusunlar bakalım.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı