"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kerbelâ’nın ateşi

M. Latif SALİHOĞLU
10 Ekim 2024, Perşembe
Günün Tarihi: 10 EKİM 680

Hazret-i İmam-ı Ali’nin (kv) evlâdı, Âl-i Beyt’ten ve “evlâd–ı Resûl”den olan Hz. Hüseyin (ra), Milâdî tarihle 10 Ekim 680’de Kerbelâ’da şehit edildi. Hicrî’ye göre ise, bu tarih 10 Muharrem günü ve 61 senesidir.

Bu elîm hadise, ümmetin kalbinde öyle yaralar açtı ki, kıyâmete kadar geçmeyecek ve unutulmayacak türden.

Gelişmeleri özet halinde sunmak gerekirse, şunları söylemek mümkün:

Emevi Sultanı Yezid, Suriye bölgesinde ve Şam merkezli olarak babası Hz. Muaviye’nin kurmuş olduğu saltanatı devam ettiriyordu. Hz. Hüseyin (ra) ise, Haremeyn–i Şerifeyn’de (Mekke–Medine) manevî hakimiyetini kurmuş ve halifeliğini ilân etmiş durumdaydı.

O zamanki İslâm âlemi, “Hilâfet ve Saltanat” meselesinde yol ayrımı noktasına gelip kelimenin tam anlamıyla ikiye ayrılmıştı. Çatışma kaçınılmaz bir hâle gelmişti. Kimin (aklı değil) kılıcı keskin ve kalbi (parlak değil) katı ise, o günün konjonktüründe o kazanacak gibi görünüyordu. Ne var ki, Hz. Hüseyin, hayatı pahasına da olsa “kılıcını istibdadın başına havale” edecekti. (Münazarat)

Kerbelâ’da karşı karşıya gelen iki tarafın kuvvet dengeleri arasında “dağlar kadar fark” vardı. Yezid’in 5 bini aşan askerî gücüne mukabil, Hz. Hüseyin’in yanında sadece ve sadece 72 kişi kalmıştı. Onlar da, günlerdir aç ve susuz bırakılmıştı. 

Nihayet, Muharrem’in 10. günü Kerbelâ yakınlarında karşılaşan iki taraf arasında şiddetli bir müsademe başladı. Detayları ve sonuçları itibariyle de yürekleri dağlayan bu çatışmada, başta Hz. Hüseyin ve çocukları olmak üzere, taraftarlarının çoğu oracıkta şehit edildi. Zalimlikte-gaddarlıkta gelinen son nokta şu ki: Orada Hz. Hüseyin’in mübarek başı da kesilerek götürülüp Emevî Sultanı Yezid’e gösterildi.

Acaba bu vahim noktaya nasıl gelindi? Biraz da ona bakalım.

Hz. Muaviye’nin vefatından sonra, hilâfet makamına önceden olduğu gibi yine Hz. Hüseyin gelecekti. Ne var ki, gelişmeler tam aksi yönde seyretti. Hz. Muaviye’nin oğlu Yezid, Hilâfetin Emevîler eliyle devam etmesi yönünde gayet sert ve keskin kararlar aldı. Kendisine mutlak itaat edilmesini istedi. İtaat etmeyenlerin şiddetle cezalandırılacağı yönünde de fermânlar yayınladı.

İşte, Hz. Hüseyin, onun bu müstebidane (diktatörce) politikasını kabul etmedi. Bütün mevcudiyetiyle reddetti ve buna karşı koymaya karar verdi. Öyle ki, kendisine yapılan bütün ısrarlara ve artan baskılara rağmen, Sultan Yezid’e biat etmedi. 

Devleti Şam’dan yöneten Yezid ise, işbaşına getirdiği valilerin eliyle, kendisine muhalif olanların cebren ve gerektiğinde kan dökerek de olsa hareketlerini bastırma, onları yıldırma ve varlıklarını ortadan kaldırma yolunu tercih etti. Elinde devlet kuvveti olduğu için de, bunu yapabilecek durumdaydı. Nitekim, o politikayı acımasızca uyguladı. Bu sebeple de, bütün âlem-i İslâmı hem kendisine ve Emevî politikasına karşı derinden derine küstürmüş oldu. O küskünlük ve kırgınlık, yer yer nefret boyutunda günümüzde de aynen devam ediyor.

Son sözü, Mucizat-ı Ahmediye Risalesi 5. ve 6. Nüktesinin fihristinden kısacık bir bölüm iktibas ederek tamamlayalım:

“Resul-i Ekrem (asm) umur-u gaybiyeye dair hadislerde, hem Hazret-i Hasan (ra) ile Hazret-i Muaviye’nin (ra) muharebe ve musalâhasını, hem Hazret-i Ali’nin (ra) katlini; hem Hazret-i Hüseyin’in (ra) Kerbelâ’da katlini, hem zâtından (asm) sonra Al-i Beyti katl ve          nefye maruz kalacaklarını, hem hilâfet ne için Al-i Beyt-i Nebevîde takarrur etmediğini, hem Asr-ı Saadetin başına gelen o dehşetli fitnenin hikmetini haber vermiş.” 

Okunma Sayısı: 347
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı