Meşhûr “Ali Şükrü Bey Cinayeti”, 1923 yılı Mart ayı sonlarında işlendi. Yakın tarihimizin aydınlatılması açısından, biz bu hadiseyi son derece önemsiyoruz?
Sebebine gelince… Şuna inanıyoruz ki, yeni Türkiye’nin karanlıkta kalan hemen bütün hadiselerinin iç yüzünü aydınlatabilmenin yolu, ilk başlarda işlenen bu ilk cinayetin bihakkın aydınlatılmasıyla ancak mümkün hale gelebilir.
Bu sebeple, buradan bir kez daha, açıkça ve yüksek sesle ilân ediyoruz ki: Lozan görüşmelerinin bütün hararetiyle devam ettiği günlerde işlenen Ali Şükrü Bey cinayetinin perde arkası aydınlatılmadıkça, aşağıda madde madde sıralamış olduğumuz yakın tarihin belli başlı hadiselerinin de perde gerisi aydınlatılamaz, vüzuha kavuşturulamaz. İşte, o hadiselerden birkaç misal:
BİR: Çerkez Ethem hadisesi aydınlatılamaz.
Gerçi, Çerkez Ethem hadisesi o tarihten iki sene kadar evvel yaşanmıştı. Ancak, hiç şüphe yok ki, Ali Şükrü Beyin muarızları ile Çerkez Ethem'in muarızları aynı kafanın, aynı anlayışın mensuplarıydı. Ethem Bey şayet 1921 yılı başlarında hudut haricine çıkmasaydı, onun âkıbeti de Şükrü Beyden pek farklı olmayacaktı.
İKİ: Topal Osman hadisesi aydınlatılamaz.
Şurası muhakkak ki, Topal Osman'ın Ali Şükrü Beye karşı geçmiş günlere dayanan muhalefet yahut husûmeti, onun vücudunu ortadan kaldırmayı gerektirecek raddeye varmış değildi. Biri Giresunlu, diğeri Trabzonlu olan bu iki hemşehri, aynı zamanda "millî dâvâ" arkadaşıydı. Demek ki, birileri Osman Ağayı tesirli bir sûrette gizlice kışkırtarak onu can yoldaşının can düşmanı haline getirdi, onu katil yaptı ve hemen ardından onun da vücudunu ortadan kaldırttı. Böylelikle, cinayetin izi ve adresi karartılmış oldu.
ÜÇ: İzmir Sûikastı gerekçesiyle idam edilen Ziya Hurşit hadisesi aydınlatılamaz. Dolayısıyla, kumpaslı sûikast senaryosu da aydınlatılamaz.
Ali Şükrü Bey gibi, Ziya Hurşit de "Lazistan" mebusuydu. Meclis'teki "Lozan gizli görüşmeleri"nde müşterek hareket ediyordu. Eş zamanlı olarak Ali Şükrü Beyin ortadan kaybolması ve katil zanlısı Topal Osman'ın ifadesi alınmadan alelacele öldürülmesi onu hiddete getirmişti. Meclis'te şöyle diyordu: "Topal Osman'ı muhakeme etmeden vuran ve her ihtimale karşı kafasını gövdesinden ayıranlar hek kim ise, Ali Şükrü Bey cinayetinin azmettiricileri de onlardır. Zira, cinayetin izini bilerek kaybettirdiler."
Bu düşüncelerin sahibi olan Ziya Bey, "İzmir Sûikastı"nın başta gelen faili ithamıyla İstiklâl Mahkemesi’nde yargılandı ve idam edildi.
DÖRT: Halid Paşa cinayeti aydınlatılamaz.
İstiklâl Harbi kahramanlarından olan Ardahan mebusu (Deli) Halid Paşa, 1925 yılı başlarında Meclis binasının içinde vurularak öldürüldü. Onu vuran kişi, Ali Şükrü Beyin de muhalifi olan Ali Çetinkaya'dır. Bu şahıs, aynı zamanda Ziya Hurşit'i idam ettiren İstiklâl Mahkemesi’nin başkanıdır.
BEŞ: Mehmed Âkif'in neden vatanını terk ettiği hakkıyla izah edilemez.
İstiklâl Marşı şairi, aynı zamanda Meclis'te mebus olan Mehmed Âkif, Bahriye Kurmay Binbaşısı Ali Şükrü Beyle hem aile dostu, hem ev komşusu, hem de Ankara'ya birlikte gelen iki samimî arkadaş idi. Şükrü Beyin katledilmesinden sonra Meclis'ten soğuyan ve İstanbul'a gelen M. Âkif, aynı sene içinde Kahire'ye gitti ve ömrünün geri kalan kısmını orada geçirdi.
ALTI: Meclis'teki ilk muhalefet hareketinin neden bastırıldığı ve muhaliflerin niçin susturularak siyasetten dışlandığı lâyık-ı veçhiyle izah edilemez.
Başta, Ali Şükrü Beyin arkadaşları olan Erzurum mebusu Hüseyin Avni Bey ve Nureddin Paşa olmak üzere, 1924'te kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın özellikle yönetim kademesindeki şahsiyetler (Karabekir, Bele, Cebesoy, Adıvar...) bu meyanda zikredilebilir.
YEDİ: Bediüzzaman Said Nursî'nin, "en kara bir hava" hissederek bir-iki ay sonra Ankara'dan niçin ayrıldığı hususu hakkıyla izah edilemez.
Üstad Bediüzzaman ile Ali Şükrü Bey, iki samimî dost idiler. İçkinin yasaklanmasında fikrî müştereklikleri bulunduğu gibi, neşriyat sahasında da müşterek çalışmaları vardı. Üstad'ın bazı eserleri, Şükrü Bey’in Tan Matbaası’nda basıldı.
SEKİZ: Lozan Konferansı’nın içyüzü hakkıyla aydınlatılamaz.
Zira, o günlerde Meclis'te defalarca "gizli celse" yapıldı. İsmet Paşa yandaşları ile Ali Şükrü Bey, görüşme safhasında defalarca karşı karşıya geldi. Zaman zaman sert tartışmalar, hatta tehdit yüklü sataşmalar yaşandı.
DOKUZ: Daha sonraları vuku bulan sûikastlar ve kanlı darbelerin mahiyeti anlaşılamaz.
Çünkü, vesayetçi zihniyetinin farklı bir sese, yahut bir başka siyasî temayüle tahammülü yoktur. Bunlar göründüğü anda, en sert şekilde bastırılmaktan çekinilmedi. Ali Şükrü Bey cinayetiyle başlayan istibdat halkaları, yıllar yılı zincirleme devam etti ve defalarca demokrasinin canına okundu. Hürriyet ve demokrasimiz, hâlâ tam ve güvenilir şekilde koruma altında değildir. Yani, tarihteki benzer tehlikelere maruz kalmaktan hâlâ mahfuz değildir. Bunu, 15 Temmuz Hadisesi ve devamındaki gelişmelerle bir kez daha görmüş olduk.