Her insan belli bir fıtrat üzere yaratılmıştır.
Hayatı boyunca da buna uyum göstermesi ve ona uygun hareketlerde bulunması gerekir. Vücuttaki her organın nasıl fıtri bir vazifesi varsa insanın da vazifesi fıtratına yüklenmiş cihazlarla uyum içerisinde yaşamak olmalı.
Fıtratta kalmak, insanı yanlışlardan da alıkoyar. Çünkü her insan İslam fıtratı üzere doğar. İslamiyet, bizi doğruya götürür. Bediüzzaman’ın da dediği gibi “Fıtrat, fıtri ve layık olmayan şeyi reddeder, atar.”1 Bu masumiyeti korumak gerek.
Şimdilerde fıtrata zarar veren sapkın fikirlerle karşı karşıyayız. Cinsiyet karmaşası yaşayan LGBT’li bireyler, aileyi ve nesilleri tehdit ediyor.
Lut kavminin helakine sebep olan bu sapkınlığı Peygamber Efendimiz (asm) yasaklamıştır: Kadına benzemeye çalışan erkekleri ve erkeğe benzemeye çalışan kadınları lanetle anmış.2
Bilerek ve isteyerek o hayatları tercih edenler, fıtratla uyuşmuyor. Bu sebeple cinsiyet kimliği bozukluğu konusunda toplumu, aileleri ve gençleri bilgilendirmek gerekiyor. Gerekiyorsa destek alınmalı, fıtrata dönüş yapılmalıdır.
Dinimizde kadın ve erkeğin yaratılışlarına uygun hareket etmesi emrediliyor. Bu noktada ailelere büyük görevler düşüyor. Anne-baba davranışlarında, hal ve hareketlerinde, iletişimde, giyim kuşamda dahi evlatlarına model olmalıdır. Gerek davranışlarıyla gerek sözleriyle fıtratlarına uygun davranılması gerektiğini telkin etmelidir. Okullarda da fıtrat eğitiminin verilmesi oldukça önemlidir.
Velhasıl, bizi yanlışlardan alıkoyan fıtri hale bürünmek gerekiyor. Fıtrat hareketiyle aileye ve topluma zarar veren fikirlere karşı dur demeliyiz.
Dipnotlar
1- Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, s. 358.
2- Buhari, Libas 61-62.