Vaktiyle birlikte hizmet ettiğimiz bir fikir ve kalem ehlinin seçim öncesi yaptığı değerlendirmelerden bazı bölümler:
Sahih bir İslâm itikadına ve akıl nimetine sahip olan bir mü’min, yarım asırdan fazla bir zaman önceki kişi ve kuruluşlar hakkında o zaman söylenmiş sözleri bugünün kişi ve kuruluşları hakkında söylenmiş gibi telâkki edemez ve bunu bir iman meselesi haline getiremez. Hele bir de o partinin bugünkü idarecileri inanç özgürlüğünü zedeleyen geçmiş politikalar hakkında redd-i miras ederek helâllik istemişlerse, bir mü’mine düşen şey, uzatılan eli geri çevirmek değil, samimiyetle sıkmak ve ülkenin barış ortamına kavuşması için elbirliğiyle çalışmanın yollarını araştırmak olmalıdır. Herhangi bir siyasî partiye oy veren kimsenin kullandığı oy sebebiyle imanının gideceği yönünde piyasaya sürülen iddia ve senaryoların ise hiçbir gerçekliği yoktur; olmasına imkân da yoktur. Dine yönelik bir saldırı olmadığı müddetçe, oy vermek demek, kendine hizmetçi seçmek demektir; hizmetçi seçerken de kimden ne bekleneceğini düşünür ve ona göre seçiminizi yaparsınız, o kadar.
Bazı dostlarımız ısrarla hükûmetin iyilikleriyle kötülüklerini karşılaştırıp ona göre hüküm vermemiz gerektiğini hatırlatıyorlar.
Biz burada hükûmetin değerlendirmesini yapmıyoruz, ülkenin kaderini bütünüyle tek bir kişiye teslim etmek isteyen bir anlayış ile hürriyet arasında tercih yapıyoruz:
“Ayasofya’yı açtı” diye bütün bir milletin kaderi bir kişinin ağzından çıkacak söze teslim edilir mi? Farzımuhal bütün icraatı baştan sonra hasenattan ibaret olsaydı dahi bu kadar iyilik, bir kişiyi milletin başına despot olarak tayin etmek için gerekçe olur muydu?
Biz böyle bir kurtarıcılık macerasını Cumhuriyetin kuruluşunda yaşamıştık. O yaşadıklarımız, aynı şeyin İslâmî versiyonunu uygulamakla değil, hak ve özgürlükleri garanti altına almak ve hizmet eden ile hizmet edileni doğru bir şekilde ayırt ederek herkese hakkını vermek suretiyle telâfi edilebilir.
Oy vereceğiniz kimselerin ne kadar dindar olduğuna değil, onların idaresi altında ne kadar insanın dine yöneldiğine veya dinden uzaklaştığına bakarsanız, yönetici seçme konusunda daha isabetli davranmış olursunuz.