Bir karınca başka bir karıncaya içten bir muhabbet besler. Bir yanlış görüldüğünde Karınca diğer arkadaşına emir değil, bir öğüt bir nasihat nevinden hatasını uyarmak suretiyle yanlışına son verir. Tabi her zaman işler istenilen şekilde yürümeyebilir, parazit dediğimiz konakçıya zarar veren varlıklar bu taifenin beyinlerine yerleşerek bazı karıncalarda istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Zaten karıncalar sadece içlerindeki aykırı karıncaların diğer karıncaları vazifelerinden menederek ya da başka bir karınca popülasyonu ile savaşarak yıkılırlar. Yoksa Halık-ı Zülcelalın vermiş olduğu ilham ile kurmuş oldukları yuva yapıları ve kendi metabolizmalarının mükemmel surette oluşu, doğal afet veyahut diğer hayvanlar tarafından tamamen dağıtılmaya karşıdır.
Karıncalar aslında bizim göremediğimiz bir bağ ile birbirlerine bağlı ve mahkumdurlar yani eğer bir açlık durumu varsa bu toplu bir açlığa dönüşür, hatta daha hayret verici olan şey ise yemek yemek için birbirlerine mahkûm oluşlarıdır çünkü sosyal kese diye tabir edilen özel oluşum patlayacak kadar şişse bile mideye bir damla besin geçirmez. Mideye besinin girebilmesinin tek yolu diğer bir karıncanın sosyal kesesini kusması ile diğer karıncanın onu yemesi ile olabilir. Bu yüzden karıncalar cimri olamaz, çünkü cimrilik ve bencillik onlar için öldürücüdür.
Ayrıca karıncalar birer temizlik abidesidir. “Temizlik imandandır” düsturunu fıtratlarında harikulade bir vaziyette yaşarlar. Bir karınca arkadaşlarının yardımı ile günde yirmi kez kendini tarar ovalar ve parlatır.
Buraya kadar olan kısımlara baktığımızda böyle uhuvvetkarane, ihlasane çalışan ve kendi terakkiyatını bu kadar önemsemeyen bir canlı belki de dünya üzerinde yoktur. Biraz bu narin ve sadık taifeyi tefekkür edebilsek bizlerin yaşantımıza çok güzel örnekler sergilediğini biraz olsun anlamışızdır.
Karıncalar karanlığa meftundur. Gözleri olmasına rağmen kış aylarında uzun süre toprak altında kaldıkları ve ardından bir anda gün ışığı ile karşılaştıkları için kör olurlar veya görme kabiliyetler büyük oranda kaybolur. Yönlerini antenleri ile bulurlar. Hatta öyle ki Kraliçenin tüm hayatı gün ışığını görmeden geçer ve halkının selameti içinde bir kez olsun gün ışığını görmeden bu fani dünyadan göçer gider.
Uzun müddet çaba sarf edip mesai harcadıkları yuvaya besin getirme vazifesi de çok gariptir ki karıncalar o getirdikleri besinlerin sadece küçük bir kısmını yerler çünkü onlar için iktisad ilk düsturlardan biridir. Kış boyu tüketilen çoğu besini ise yeni fertler tüketir.
—DEVAMI VAR—