"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zulmün konuşulmadığı dünya

Faruk ÇAKIR
30 Kasım 2024, Cumartesi
Haksızlığın ve zulmün adının değişmesi hakikati ve gerçekleri değiştirebilir mi? “Zalim ülke”ler kendi vatandaşlarına ya da komşularına zulmederken buna hakları varmış gibi dünyayı yanıltmanın da peşindeler. Zulüm o kadar çoğaldı ki, artık zalimlere ‘zalim’ demek de yadırganır oldu.

Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) tarafından “Barışın ve Bilimin Işığında Ruh Sağlığını ve Yaşam Hakkını Savunmak” temasıyla 60’ıncısı düzenlenen psikiyatri kongresi gerçekleştirilmiş. TPD Genel Başkanı Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım, toplantıda yaptığı konuşmada “Savaşlar tüm coğrafyalarda sıradanlaşmış, katliamlar uluslararası kamuoyunda konuşulmaz olmuş, Filistin’de ölen binlerce bebek bile barışı savunmak zorunda olan uluslararası kuruluşları ve başta Batı devlet yönetimleri olmak üzere dünyayı harekete geçirememiştir. Bu amaçla tüm dünyaya barış için, barış olmaz ise ruh sağlığı olmaz diye çağrıda bulunduk” demiş. (ANKA, 1 Kasım 2024)

Türkiye’de ve dünyada artan şiddet hadiselerine dikkati çeken Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım şöyle bir tablo çizmiş: “Bizler barışı ve bilimin gerekliliğini, onların varlığı ile yaşama hakkının ve ruhsal sağlığın mümkün olacağını yüksek sesle haykırmak, bu gerçekliği bilimsel toplantılarda tartışmak ve görünür kılmak istedik. Çünkü barışa ve bilime en çok ihtiyaç duyulan bir dönemdeyiz. Neden böyle bir kongre yaptık ve neden acil çağrı istiyoruz? Savaşlar tüm coğrafyalarda sıradanlaşmış, katliamlar uluslararası kamuoyunda konuşulmaz olmuş, Filistin’de ölen binlerce bebek bile barışı savunmak zorunda olan uluslararası kuruluşları ve başta Batı devlet yönetimleri olmak üzere dünyayı harekete geçirememiştir. Bu amaçla tüm dünyaya barış için, ‘barış olmaz ise ruh sağlığı olmaz’ diye çağrıda bulunduk. (...) Dolaylı ya da doğrudan giderek artan ve sıradan hale gelen şiddet olayları gündelik hayatı ve güvenlik algısını tehdit edecek boyutlardadır artık. Bir çocuğun en güvende olması gereken ailesinin yanında öldürülmesi, çocukların ve kadınların güvende olmamaları ve geleceklerinin göz göre göre yok olması, başta kurumlar olmak üzere hepimizin faili ve sorumlusu olduğu bir suçtur.”

Zulmün, haksızlığın ve adaletsizliğin sıradanlaşması başlı başına bir yıkım değil mi? Zulme ve haksızlığa ortak tepki gösterilebilmiş olsa “zalim ülkelerin idarecileri” bu kadar rahat hareket edebilir miydi? Nitekim uygulanıp uygulanmayacağı tartışmalı olan İsrail yöneticileri hakkındaki Uluslar Arası Ceza Mahkemesi’nin ‘tutuklama kararı’ bile zalim İsrail idarecilerini korkutmuş görünüyor. Böyle bir kararın uygulandığını düşünelim. Başka bir ülkenin idarecisi dünyayı karşısına alma pahasına zulümlere imza atabilir miydi?

Haksızlık ve zulümlerin konuşulamaz hale gelmiş olması, ‘alışılmış’ olması kesinlikle kabul edilmemeli ve zalimlere itiraz sesleri yükselmelidir. İsrail zulmüne karşı Avrupa başta olmak üzere pek çok ülkede yükselen sesler bugün değilse yarın bu katmerli zulmün sona ermesine vesile olacak inşallah. 

Zulümler ve zalimler konuşulup kınanmalı ki dünya huzura erebilsin vesselâm.

Okunma Sayısı: 280
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı