"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AB projesi taraftarları ve muhalifleri

İbrahim ERSOYLU
13 Eylül 2024, Cuma
Avrupa Birliği (AB ) demokrasi, hukuk, hürriyet ve refah organizasyonudur.

Şartlarını yerine getirerek bu organizasyona dahil olan devletler, demokrasi ve refahta dünya sıralamasının en önünde yer almışlardır. Türkiye bu organizasyona daha önce üyelik müracaatı yapmış olsa da, müracaatı ancak 2004’te kabul edilmiş ve 2005’te üyelik için müzakere sürecine girmiştir.

Türkiye’nin AB’ye, AB ülkelerinin Türkiye’ye muhtaç olduğu bir hakikattir. Ancak her iki tarafta, bu sürece taraftar olanlar kadar, onu sabote etmeye çalışanlar unsurlar vardır. Türkiye, AB’nin yardımı olmadan kendi dinamikleriyle içine sokulduğu Kemalist kıskaçtan arınarak, hürriyetçi demokrasiye geçmesi çok zordur. Avrupa ülkelerinin de, İslâm âlemine ve onların geniş pazarına Türkiye köprüsü olmadan ulaşmaları pek kolay değildir.

AB’Yİ İSTEYENLER VE İSTEMEYENLER

Avrupa’da Türkiye’nin, dinsizlik ve ahlâksızlık projelerini uygulayabilecekleri demokrasi, adalet ve hürriyetlerin olmadığı kaos içinde çırpınan, geri kalmış fakir bir ülke olmasını isteyen ikinci Avrupa yanlıları vardır.

Rusya, Çin, Orta Doğu’daki tek adam rejimleri, demokratik bir idare yerine, menfaatleri için tek adam rejimiyle her şeye tek başına karar vererek Türkiye’yi temsil eden bir lidere muhatap olmak isterler.

Dahilde Türkiye’nin bir an evvel AB’ye girmesini, girmese dahi onun standartlarına yükselmesini isteyen kesimler; Ahrar/Demokratlar ile Sosyal Demokratlardır.

AB’yi zinhar istemeyen ve sürecini sabote edenlerin başında, devletin derin katmanlarında yuvalanmış, ülke siyasetinin belirlenmesinde ağırlıkları olan Kemalistlerdir. Bunlar, AB üyeliğinin gerçekleşmesi durumunda, ideolojilerinin iflâs edeceğini, kanun, tüzük ve yönetmeliklerle devlet idaresinde haksız olarak sahip oldukları ağırlıklarının yok olacağını çok iyi bilmektedirler.

AB projesini reddeden diğer bir kesim; demokrasinin küfür rejimi olduğunu iddia eden dinde hassas, muhakeme-i akliyede noksan bazı dinî gruplardır. Bunlara göre proje gerçekleşirse ülkemizde din elden gidecek, Müslüman kimliğimiz kaybolacaktır. Bu endişe yersizdir. Zira Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte Avrupa’nın olumsuz âdetleri ülkemize kanun ve güvenlik görevlileri yoluyla cebren dayatılmıştır.

Diğer bir grup Türkçüler ile Kürtçülerdir. Bunlara göre bu iş olursa, Türkiye demokratikleşecek, devlet bütün ırk mensuplarına eşit bir mesafede duracak onlara ırkçılık yapacak istismar alanı kalmayacaktır.

İKİ AVRUPA GERÇEĞİ

Üstad Bediüzzaman, iki Avrupa cereyanı bulun-duğunu beyan etmektedir. Onlardan biri; hakikî Hıristiyanlık dininden aldığı feyz ile fen, sanat, teknoloji ve demokratik değerlerle insanlığa hizmet eden birinci Avrupa cereyanı, diğeri tabiat felsefesinden beslenen, insanları dinsizlik ve ahlâksızlığa sevk eden ikinci Avrupa cereyanıdır. Kendisinin birinciye değil, ikincisine karşı olduğunu ifade etmiştir. (Lem’alar, 2017, s. 208., vd.)

Birinci Avrupa cereyanı mensupları, 1950’de tek parti istibdadından kurtulup demokrasiye geçmemize yardım etmişlerdi. Allahualem 2000’lerin başında AB’deki bu cereyan mensuplarının desteği olmasaydı, mevcut AKP iktidarı, Kemalist yargı ve askerî vesayet çemberini kırmaları ve iktidarda kalmaları mümkün olmayacaktı.

Son söz: AKP iktidarı, Birliğin istediği ve bizim menfaatimize olan reformları gerçekleştirme yerine, hamasî meydan okuyuşlarla AB sürecinden vaz geçip, Ankara Kriterleri’yle yola devam edebileceklerini ilân etmeleri, onların ve ülkenin hayrına değildir.

Ankara Kriterleri demek; demokrasiden, hukuktan ve hürriyetlerden vaz geçip, ülkeyi maddî manevî yönden geri bırakan Kemalizm’e esir olup, mutsuz, huzursuz çatışma içinde fakir bir hayat yaşamaya devam etmek demektir.

Okunma Sayısı: 1288
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Oğuz Yiğiter

    13.9.2024 12:09:30

    Bu yazı münderecatı belli peryotlarda sık sık tazelenmeli değişik kalemlerimiz tarafından. Faruk Çakır kardeşimiz bu misyonu büyük ölçüde yerine getiriyor ama tahşidatın diri tutulmasına ihtiyaç var. Zira ülkenin bu karanlık dehliz ve girdaptan çıkmak için başkaca da bir yolu görünmüyor. Tebrikler, dualar Ersoylu Hocam.

  • S.topuz

    13.9.2024 08:11:33

    .."İşte böyle bir sırada, o cereyan pek kuvvetli göründüğü bir zamanda, Hazret-i İsa aleyhisselâmın şahsiyet-i maneviyesinden ibaret olan hakiki İsevîlik dini zuhur edecek, yani rahmet-i İlahiyenin semasından nüzul edecek; hal-i hazır Hristiyanlık dini o hakikate karşı tasaffi edecek, hurafattan ve tahrifattan sıyrılacak, hakaik-i İslâmiye ile birleşecek; manen Hristiyanlık bir nevi İslâmiyet'e inkılab edecektir. Ve Kur'an'a iktida ederek o İsevîlik şahs-ı manevîsi tabi ve İslâmiyet metbu makamında kalacak; din-i hak bu iltihak neticesinde azîm bir kuvvet bulacaktır.Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlup olan İsevîlik ve İslâmiyet ittihat neticesinde, dinsizlik cereyanına galebe edip dağıtacak istidadında iken; âlem-i semavatta cism-i beşerîsiyle bulunan şahs-ı İsa aleyhisselâm, o din-i hak cereyanının başına geçeceğini, bir Muhbir-i Sadık, bir Kadîr-i külli şey'in vaadine istinad ederek haber vermiştir. Madem haber vermiş, haktır;... Mektubat[Y] - 61

  • S.topuz

    13.9.2024 08:06:45

    ..."Hadîs-i sahihte rivayet edilen "Hazret-i İsa aleyhisselâmın geleceğini ve şeriat-ı İslâmiye ile amel edeceğini, Deccal'ı öldüreceğini" imanı zayıf olanlar istib'ad(Akıldan uzakgörüyorlar) ediyorlar. Onun hakikati izah edilse hiç istib'ad yeri kalmaz. Şöyle ki: O hadîsin ve Süfyan ve Mehdi hakkındaki hadîslerin ifade ettikleri mana budur ki: Âhir zamanda dinsizliğin iki cereyanı kuvvet bulacak: Birisi: Nifak perdesi altında, risalet-i Ahmediyeyi (asm) inkâr edecek Süfyan namında müthiş bir şahıs, ehl-i nifakın başına geçecek, şeriat-ı İslâmiyenin tahribine çalışacaktır. Ona karşı Âl-i Beyt-i Nebevînin silsile-i nuranisine bağlanan, ehl-i velayet ve ehl-i kemalin başına geçecek Âl-i Beyt'ten Muhammed Mehdi isminde bir zat-ı nurani, o Süfyan'ın şahs-ı manevîsi olan cereyan-ı münafıkaneyi öldürüp dağıtacaktır."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Mektubat[Y] - 60

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı