Geçtiğimiz yıl hac döneminde (2022) Cenâb-ı Hakk’ın iki yıl Covid-19 arasından sonra Kabe’ye gelmesine izin verdiği kullarından olmak nasip oldu. Düzce’den üç arkadaş eşlerimizle birlikte o mübarek beldelerde idik.
Giderken hizmet niyetiyle ve bazı kardeşlerimizin de desteği ile 400’den fazla İngilizce, Fransızca ve Arapça tercüme Risale-i Nur götürdük. Nasıl ki biz o mübarek beldelere gitmeye müştak idik, diğer ülkelerden gelen kardeşlerimiz de öyle idiler. Anladık ki hizmet için alt yapı hazır.
Ayrı bir yazı konusu olabilecek şekilde Suudi Arabistan gümrüğünü test ederek kitaplarla birlikte ülkeye giriş yapmıştık elhamdülillah.
Kardeşlerle birlikte şahs-ı manevî namına hizmetlere başladık. Farklı ülkelerden kardeşlerimizle diyaloğa girerek Hacc’ın Risâle-i Nur’da izah edilen kongre manasını nazara verip bir kitap hediye ediyoruz. Diyaloglar genelde İngilizce oluyor. Kitapları, okuyup ve okutturacaklarına söz vermelerini isteyerek hediye ediyoruz.
Cumartesi akşamları Mekke’de dersaneye gidip Nur derslerine de iştirak ettik. Bir akşam derste Ömer kardeş salonda tam karşımda oturuyor ve bir kardeşimizle muhabbet ediyor, bir ara göz göze gelince beni yanına çağırdı, gittim. Kardeşimizle tanıştık: Abdullah. Uzun yıllar Amerika’da kalmış, doktorasını yapmış ve Belçika’da bir üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışıyor.
Ben neler yaptığımızı anlattım.
-Ben de bazı kitaplar getirdim ama kiminle konuşsam İngilizceleri iyi değil bu kitapları nasıl okuyup anlayacaklar, dedi.
- Kardeşim, bizim vazifemiz insanların Risale-i Nur ile ve onun cümleleri, kelimeleri ile muhatap olmalarına vesile olmak, netice Allah’a aittir, bize ait değil. Eline kitabı alıp hiç açmadan on yıl sonra okuyup Nur Talebesi olanlar var, kaldı ki okumaya söz verdikten sonra hediye ediyoruz.
Bu kardeşimiz “Tamam, anladım” dedi. “Yanınızda ne kadar kitap varsa hepsini bana verin, ben de dağıtacağım.”
Meseleyi iyi anladığını hissettik. Üç arkadaş çantalarımızda kalan kitapları çıkardık toplam on üç adet kitabı aldı ve “İngilizcelerinin iyi olup olmadığına bakmadan vereceğim” dedi.
Biz de bu kardeşimizi tebrik ederek ders bitiminde huzurlu bir şekilde ayrıldık.
Özellikle hizmetlerde olmak üzere her şeyin neticesi Allah’a aittir, çünkü Allah “Siz bilmezsiniz, size sevimsiz gelen şeyler belki hakkınızda daha hayırlıdır.”(Bakara 216) buyuruyor.
Bazen gayretler boşa gidecekmiş veya bizim arzumuzun hilafına netice çıkacakmış gibi gözükebilir. Ancak bu bizim gayretimizi etkilememeli ve şevkimizi kırmamalıdır.
Bütün imkânlarımızla gayrete ve duaya devam edelim inşallah.