"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İstibdadın failleri

Hakan Özlen
21 Eylül 2024, Cumartesi
Türkiye’nin hukuk devleti anlayışı, hem teorik hem de pratik açıdan tartışmalı bir konu.

Hukuk devleti kavramı, hukuk kurallarının milletin iradesine dayanmasını ve âdil ve eşit şekilde uygulanmasını gerektirirken, kanun devleti sadece yazılı kuralların varlığı ile yetinir. 

Türkiye’de yaşanan gelişmeler, hukukun üstünlüğü ve adaletin sağlanmasında ciddi eksiklikler olduğunu gösteriyor.

Hukuk devleti ile kanun devleti arasındaki temel fark, yasaların uygulanma biçimindedir. 

Hukuk devleti, yasaların sadece varlığını değil, aynı zamanda âdil ve eşit bir biçimde uygulanmasını öngörür. Kanun devleti ise, yasaların sadece varlığını ifade eder, adaletin sağlanması konusuna ise değinmez. 

Türkiye’deki uygulamalar, yasaların âdil ve etkili bir biçimde işlediği konusunda soru işaretleri oluşturuyor. 

Örneğin, TBMM’de yaşanan kavga sonrası verilen cezaların dengesizliği, yasaların keyfî bir şekilde uygulanıp uygulanmadığına dair endişeler ortaya çıkarıyor ve adaletsizliğin somut örneklerini sunuyor.

Ahmet Şık’a verilen kınama cezası ile Alpay Özalan’ın eylemine verilen aynı cezanın arasındaki adaletsizlik, Mecliste bile adaletin sadece kâğıt üzerinde var olduğunu ve pratikte eksik olduğunu gösteriyor. 

İstibdad, yasaların ve kuralların keyfî bir şekilde uygulanmasına ve dolayısıyla adaletsizliğe yol açar. 

Ancak istibdad, sadece siyasi liderlerin değil, tüm kurumların ve bireylerin etkisiyle şekillenen bir olgudur. Dolayısıyla, istibdadın faillerini belirlerken sadece karar vericileri değil, bu düzeni destekleyen veya katkıda bulunan tüm kesimleri de değerlendirmek gerekir. 

Şu durumda Meclis ve milletvekilleri istibdadın failleri olabilirler mi? 

Türkiye’nin hukukun üstünlüğünü ve demokratik değerleri sağlaması için, yasaların varlığından daha fazlasına ihtiyaç vardır. 

Bu ise yasaların âdil ve eşit bir şekilde uygulanmasını, demokratik bir yönetime ve etkin denetim mekanizmalarına sahip olmayı gerektirir. 

Toplumun tüm kesimlerinin bu hedefe yönelik ortak bir çaba içinde olması, hukukun üstünlüğü ve demokrasiyi yeniden tesis edebilmek adına kritik öneme sahiptir. 

Bilhassa Meclis -ve diğer yetkili organların- sadece yasaları değil, adaletin tarafsız bir şekilde uygulanmasını da sağlamaları gerekir ki örnek olabilsinler. Böylece şahıs istibdadına imkan vermemiş olsunlar.

Sonuç olarak, Türkiye’nin gerçek bir hukuk devleti olabilmesi için mevcut uygulamaların eleştirilmesi ve iyileştirilmesi, demokratik denetim mekanizmalarının etkin hale getirilmesi zorunludur. 

Özellikle İstibdadın faillerinin doğru bir şekilde belirlenmesi ve bu kişilerin hesap vermesi, hukukun üstünlüğünü ve demokratik değerleri yeniden tesis etme yolunda atılacak önemli adımlardan biridir.

Okunma Sayısı: 233
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı