“Modern” kelimesi Latince “modernus”tan türetilmiş olup, “hemen şimdi” anlamına gelen “modo” kelimesinden gelir. Modernite, bu bağlamda, çağın gerekliliklerine uygun olmayı ifade eder.
Kâinatta ve beşeriyette süreklilik arz eden bir tekâmül hali vardır ve bu, zamanın akışıyla birlikte maddi bir terakkiyi de beraberinde getirir.
Modernitenin esasen maddi terakkiden bahsettiği bu noktada, fen ve sanayi başta olmak üzere, hukukun dahi bu gelişimden nasibini aldığı görülmektedir.
Avrupa’nın fen, sanayi ve hukukta önde olduğu bir gerçektir. Avrupa bu yönüyle, asrı takip etmiş ve moderniteyi toplumsal yapısına entegre etmiştir.
Ancak burada, Avrupa’nın ahlaki ve sosyal sorunlarına da dikkat çekmek gerekmektedir. Açık saçıklık, gayri meşru ilişkiler, sadakatsizlikler ve gayri ahlaki davranışlar moderniteyle bağdaştırılmamalıdır. Modern bir toplum inşası, faydalı ve gereklidir; ancak insan fıtratına ve toplumun ahlakına zıt olan davranışlar modern olma idealiyle ilişkilendirilemez.
***
Bediüzzaman Said Nursi’nin de belirttiği gibi, Avrupa ve Amerika da Kur’ân’ı ve onun hakikatlerini arayacaktır. Modernitenin doğru bir şekilde algılanıp uygulanması durumunda, İslam’ın hakiki değeri anlaşılacaktır.
Modernite ve İslam arasında doğru orantılı bir bağ olduğu söylenebilir. Örneğin, kalp krizi geçiren babasını hastaneye yetiştirmek için özel otomobilini kullanan kişi moderndir ve bu modern hayatı ona sunan Rabb’ine şükreder. Ancak, aynı otomobili sadece gösteriş için kullanan kişi, modernlikle değil, nefsinin hevesiyle hareket etmektedir.
***
Günümüzde, Amerika kıtası başta olmak üzere dünya genelinde; dine, özellikle İslam’a dönüş hareketleri görülmektedir. Osmanlı’da 19. yüzyılın son çeyreğinde Tıbbiye ve Harbiye mekteplerinde pozitivist akımların etkisiyle yazılan eserlerden ve 1924 itibariyle dinî toplumsal motifleri (şeairi) ortadan kaldırmaya yönelik devrimlerden sonra bilimsel gelişmelerin dinin etkisini azalacağı zannediliyordu. Gelinen aşamada materyalist tezlerin geçerliliği kalmamış, küfrün beli kırılmıştır. Bu durum, gerçek modern hayatın bir intikamı olarak görülebilir.
***
İnsanlık maddi ve manevi olarak tekâmül etmelidir ve edecektir.
Modernite, doğru algılanıp uygulandığında dinle, özellikle de İslam’la uyumlu bir şekilde var olabilir. Ancak, modernitenin içindeki ahlaki ve sosyal çöküntüler modernlikten ziyade bireysel ve toplumsal sapmalardır. İnsanlık maddi terakkinin yanında manevi olarak da gelişmeli ve tekâmül etmelidir.
Bu süreç, bazı engellere -bu arada İsrail’in mezalimine- rağmen din-i hakkın kemal bulmasıyla sonuçlanacaktır. Vesselam.