Risale-i Nur mesleğine sadakat ve sebat ile dâhil olmuş Nur talebelerinin, farklı mekânlarda ve farklı zaman dilimlerinde olması, onların kardeşliğine ve manevî münasebetine mâni değildir. Birisi batıda birisi doğuda birisi dünyada birisi ahirette de olsa, aralarındaki manevî irtibat asla kopmaz ve bozulmaz. Samimi ihlâs ve kardeşlik duygusu, Nur talebelerinin önündeki bu manileri bir bir aşarak adeta bir mekânda bir zamanda bir boyutta onları bir araya getiriyor. Her daim bu hakikati der hatır ettiğimiz manen bir ve beraber olduğumuz abla ve kardeşlerimizle madden ve cismen de buluşmak arzusundayız. “Lillah için bir saniye mülakat, bir senedir” sırrınca yıl boyu bize kâfi gelecek bir şevk ve teselliyi veren bu programı sabırsızlıkla bekliyoruz. İşte bu hissiyatla dört bir yandan, meşakkatli yolculuklar neticesinde Barla kürsüsünde Yeni Asya Tesisimizin salonunda bir kez daha kavuştuk.

Devrinin müstebitleri Bediüzzaman’da gördükleri ışığın, ancak Barla gibi ücra, hâli bir yerde sönüp gitmesi umuduyla beklerken, hidayet nurunun, saadet güneşinin dünyaya buradan tulû edeceğini hesap edemediler. İşte o nurun müştakları ve müşterileri her fırsatta aynı maksat için Barla kürsüsündeki o muazzam derse iştirak ederler. “Bir maksat için hareket edenler, birbirinin aynı hükmündedirler” mülahazasınca, tüm abla ve kardeşlerin hissiyat ve ruhiyatı aynı minval üzeredir. Hüzünler bir, sevinçler bir, ümitler bir…

Yek vücut olmuş bu mücessem bedenin hanım azaları ders salonunda birbiri ardınca ders müzakerelerini yaparken, diğer bir salonda üniversite ve liseli kardeşlere münhasır ders okumaları yapıldı. Yeni binanın mescidinde ilk ve ortaokul grubundaki kız yavrularımıza, eski mescitte de erkek yavrularımıza onların seviyelerine uygun dersler okundu, Kuranı Kerim ve tesbihat talimleri yapıldı. Hanımlar, beyler, gençler çocuklar… İç içe müteşekkil daireler halinde bir yandan iman hakikatleri terennüm edilirken diğer yandan keyifli çay-kahve muhabbetleri ve hoş sohbetlerle her yaş grubundaki kardeşler arasında adeta bir akdi uhuvvet edildi.

“Onlar, beni bir köyde mahpus zannediyor. Zındıkların rağmına olarak, bilakis Barla kürsî-i ders olup Isparta gibi çok yerler medrese hükmüne geçti” diyen Üstadımızın sözlerini tahakkuk ettirircesine onun ayak izlerinin bulunduğu Çamdağı, Cennet bahçesi, kabristan, eski ve yeni Barla, kısacası Yıldız Sarayının fevkinde gördüğü o nurlu menzillerin her bir köşesi bir kez daha enfüsî ve afakî okumalar ve tefekkürler yaptığımız bir açık hava dershanesinde dönüştü.

Tüm katılımcılar beş gün boyunca yapılan münazaralı okumalarda ve dinlenilen iman hakikatlerinde, adeta lisanı halleriyle Kâinatın kuvveti toplansa bizi Üstâd Said Nursî’den ve Risale-i Nur’dan ve birbirimizden ayıramazlar diye ahdu peyman verdiler.

Program sonunda yapılan hissiyat aktarımında bazı ablalarımızın bu geleneksel hanım programına kendisini “bağımlı” olarak nitelendirdiği, tebessüme medar tanımlamaya biz Diyarbakır ekibi de aynen iştirak ediyoruz. Bu müspet ve hayırlı bağımlılığın müfritane irtibat manasında her daim devam etmesini Hâlıkımızdan niyaz ediyoruz. Madem ahbaplarla buluşmalarımız lillah içindir, o zaman firak elemi yoktur ve bu mülakat lezzeti daimî olur.

Birbirinden hiç vazgeçmeyen bu bağımlıların nice sürurlu, latif, şevk dolu buluşmalarına inşallah…