BOBBY KOH: BİR ARKADAŞIM BENİ İSLÂMÎ KONULARIN KONUŞULDUĞU BİR TOPLULUĞA DÂVET ETTİ. GİTTİĞİM YER BİR EVİN GARAJIYDI. İŞTE BENİM İLK RİSALE-İ NUR’LA TANIŞTIĞIM YER ORASI OLDU. RİSALE-İ NUR’DAN ÇOK KÜÇÜK BİR YER OKUDULAR, FAKAT BEN BİRÇOK SUALİME CEVAPLAR BULDUM. DİNİMİN HAKİKATİNİ ANLAMAMIN KAPISI ARALANMIŞTI. İŞTE BUDUR DEDİM. SORULARIMIN CEVAPLARI BURADA.
MELBOURNE’DE RİSALE-İ NUR DERSLERİNE KATILAN BOBBY KOH, HAYATINI ANLATTI
RÖPORTAJ - EMRE TUNCEL
***
Avustralya / Melbourne’den Bobby Koh ile yaptığımız mülâkatısizlere sunuyoruz.
Esselâmu aleyküm. Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız, lütfen?
Ve aleyküm selâm. İsmim Bobby Koh, 42 yaşındayım. Lise yıllarımdan bu yana fiilen Müslümanım. Çoğu benim mühtedi, yanisonradan Müslüman olduğumu düşünüyor. Fakat işin aslı öyle değil. Babam kendisi bir mühtedi. Ancak ben bir Müslüman olarak yetiştirilmedim. Domuz eti yedim, alkol aldım ve kız arkadaşlarım oldu.
Büyüyüp gençlik çağıma gelince babam benimle ciddî bir konuşma yaptı ve kendisinin Müslüman olduğunu, benim de Müslüman olup olmamak kendi tercihim olacağını söyledi. Şaşırmıştım çünkü babamı ne namaz kılarken ne de oruç tutarken görmüştüm. Hatta Müslüman arkadaşının olduğunu bile bilmiyordum. O benim bir seçim yapmamı istiyordu, fakat ben böyle bir seçeneğin olduğunu hiç düşünmedim. Ben Müslüman olmadım o gün. O gün ben Müslüman olduğumu öğrendim. Evet, o benim bir parçamdı.
Ondan sonra İslâm’ın hakikatini araştırmak benim merakım, vazifem hatta yaşama tarzım olmuştu. Taa ki 10 sene sonra suallerimin cevabını Risale-i Nur’da bulana dek.
Risale-i Nur’la nasıl tanıştınız?
Müslüman olduğumu öğrenmemin üzerinden on yıl geçmişti. 27 yaşlarındaydım. Evlendim ve bir bankada çalışıyordum. Çoğu zaman asabi olduğumu hatırlıyorum. İslâm’ı anlamıyordum. Bana yapılan nasihatler hep neticesiz kalıyordu.
‘Daha çok duâ et, camiye daha çok git, şu tefsiri oku, bu hadisi oku, daha fazla zikir yap, Allah’ı daha çok sev, Müslüman kardeşlerini daha çok sev, sohbetleri arttır, dersleri daha fazla dinle, daha İslâmî giyin, sakal bırak, daha çok sadâka ver!’ İslâm’ın hakikatini anlamama hiçbirinin yardımı olmuyordu. Uzun süren çabalarımın neticesiz kalması hayatımda büyük bir boşluk oluşturdu. Kendi dinimi anla- madığım için çoğu zaman öfheleniyor ve- ya dikkatimi başka tarafa dağıtıyordum.
Birgün buna son verdim. Kararım Avustralya’yı terk etmek ve dünyanın bir parçası olmaktı. İyi insan olma düşüncesini bırakıp eşimle dünyanın eğlencesine bakacaktık. İşimden ayrılmayı ve uzun seyahatler yapabileceğim bir iş bulmayı planlıyordum. Birkaç farklı iş başvurusunda bulundum. Bu başvurularımın birinde şirket, başvuru yapan diğer adaylarla birlikte gün boyu bize sınav ve değerlendirme yapacaktı.
Erkenden gittim ve başka bir adayla tanıştım. Sadece ikimiz gelmiştik. Baktığımda onun da bir Müslüman olabileceğini düşündüm. İsmi de Müslüman ismi gibiydi. Sebebini bilmiyorum, fakat işyerinde namaz kılıp kılamadığını sordum ona. Sınav öncesi İslâmiyet hakkında kısaca sohbetimiz oldu. Sınav sonrası ikimiz de işe alınmadık. Görüştüğümüzde beni İslâmî konuların konuşulduğu bir topluluğa dâvet etti. Gittiğim yer bir evin garajıydı. İşte benim ilk Risale-i Nur’la tanıştığım yer orası oldu. Risale-i Nur’dan çok küçük bir yer okudular, fakat ben birçok sualime cevaplar buldum. Dinimin hakikatini anlamamın kapısı aralanmıştı. İşte budur dedim. Sorularımın cevapları burada.
Sence Risale-i Nur okuyanla okumayanın farkı nedir?
Bir zaman birisi bana “Risale-i Nurlar bu zamanın hastalıklarına bir ilâçtır” de- mişti. Eğer bu doğruysa, Nur Talebeleri de bir hastanenin doktorları gibi değil midir? Evet, bir hastanede sağlık personeli ve hemşireler de vardır, fakat en fazla mesuliyet doktorlarındır. Fizikî hastalıklar için en ziyade doktorlar mesul oldukları gibi, ruhî ve kalbî hastalıklar için de en ziyade Nur Talebeleri mesuldürler. Okuyanın, okumayana nazaran daha çok sorumluluğu vardır. Daha başka farkları da vardır kesinlikle. Ben sadece İngilizce lisanından okudum Risaleleri, bu yüzden bu sorunuza verdiğim cevap çok isabetli olmayabilir. Risaleleri orijinalinden okumaya henüz muvaffak olamadım. Belki ben de okumayanlardan sayılabilirim.
Risale-i Nur ve talebeleri hakkında başka görüş ve düşünceleriniz varsa buyrun?
Şu bana çok ilginç geliyor ki; Risale-i Nur grupları haricinde Risaleler çok az biliniyor. Önceden evim Türkiye‘den gelen Müslümanların yoğun olarak gittiği bir camiye yakındı ve üniversitede arkadaşlarımdan bazıları Türk’tü. Fakat ben Risale-i Nur ismini on seneden sonra duyabildim.Kitapları okumaya başladıktan sonra arkadaşlarıma sordum. Niye bana hiç Risalelerden bahsetmediniz? Onlar için sıradan bir kitap olduğunu söylediler. Belli ki okumamışlardı. Okuyanlar ise uzakta ve ulaşması kolay değildi. Bugün de çok farklı değil. Avustralya‘da Risale-i Nuru öğrenmek veya okumak için arasanız hemen bulamayabilirsiniz.
Avustralya Nur Vakfı ile tanışmanız nasıl oldu?
Risaleleri okumaya başladıktan yaklaşık beş sene sonra tanıştım. Buradaki çoğu Nur grupları Melbourne şehrinde yer alıyor. Dört veya beş farklı topluluk var. Bir gün Nur Vakfı bu topluluklara bir dâvet yaptı ve ben de katılanlar arasındaydım.
Dostane tavırlarından ve düzenledikleri programdan etkilenmiştim. O zaman başka bir Nurtopluluğu ile okumalara devam ediyordum. Ondan sonra Nur Vakfı’nın sohbetlerine devam ediyorum.
Türkçe dilinde çok sohbetler oluyor. Haftada bir de İngilizce sohbetimiz oluyor. İnşaallah Türkçe’yi öğrenip Risaleleri orijinalinden okumak ve Nur sohbetlerine daha çok anlayarak katılmak istiyorum.
Çok teşekkür ederim zaman ayırdığınız için sevgili Bobby.
Rica ederim.
(Salgın döneminde güzel bir salgın haline gelen çevrimiçi derslere Melbourne’den Mustafa Abinin dâvetiyle katılıp tanıştığımız Bobby ile iki hafada bir Nurlu okumalara devam ediyoruz. Kendisi ecnebi lisanına hakim olduğu için o okuyor biz de dinleyip ara sıra müzakere ediyoruz. Türkiye’ye dâvet ettik.İnşallahmüsaid bir vakit gelmek istiyor.)